Caferpaşa Kültür ve Sanat Merkezi’nin bu haftaki konuğu Merve Kavakçı idi. Sorular üzerinden yapılan söyleşide Merve Kavakçı, başörtüsünden dolayı geçmiş yıllarda yaşadığı baskılardan bahsederek, Müslüman kadınların siyasetteki yaşam öyküsüne ve konuşulan siyasi dil üzerine açıklamalarda bulundu. Cumhuriyetle beraber Müslüman kadına biçilen siyasi rolün devamlı kenarda duran bir şekilde süregeldiğini belirten Kavakçı, “Başörtülü bir kadın olarak mecliste bulunmaya geç bile kalmıştım. Fakat bu planlı yapılan bir çıkış değildi ki zaten erkek egemenli bir bakış açısına sahip olduklarından dolayı kendi parti arkadaşlarım tarafından bile yalnız bırakılmıştım. Başörtüsü sorunu benimle başlamadı. Ben sadece kral çıplak dedim o kadar. Had bildirme mantığı cumhuriyetin Müslüman kadına karşı uyguladığı bir yıldırma tekniği olarak hala farklı şekillerde devam etmektedir” dedi.
“Siyasi Dilimizi Medine Sözleşmesi Üzerinden Kurmalıyız”
Müslümanların 7.yy’daki Medine Sözleşmesi yerine 17.yy’daki Magna Carta’yı temel aldığını için kendi siyasi dillerini oluşturamadıklarını söyleyen Kavakçı, siyasette kadın ve erkek konumlarının tartışılması gerektiğini vurguladı. Merve Kavakçı konuşmasına şöyle devam etti: “Siyaset bir yaşama sanatıdır. İslam sona ermeyeceğine göre iki dünyayı da idrak edebilmek adına İslam’ın ayrılmaz bir parçası olan kültür, sosyalleşme ve siyaset devam edecektir. Müslüman doğu toplumlarında kadınların siyasette karşılaştığı zorluklar Amerika ve Avrupa’da da aynı. Hatta Amerikan halkının çoğu, kök olarak Katolik Hıristiyanlıktan gelme bir devlet yönetimi olduğu için devlet başkanlarının kadın olamayacağı konusunda hem fikirler. Başörtüsü konusunda sadece yönetmelik serbestliği var. Yasal önlemler alınması gerekiyor yoksa ileriki tarihlerde tekrar aynı yasaklarla karşılaşacağız”