gphaber

Davutoğlu: Cumhurbaşkanı ile aramıza parola vardı

GÜNCEL

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Bakü’den Şanlıurfa’ya giderken 49 rehineyle ilgili süreci gazetecilerle paylaştı.

 İşte Vatan Gazetesi'nden Murat Çelik'in derlediği o açıklamalar..
"YASLI GİTTİK, ŞEN GELDİK"

Yaslı gittik, şen geldik... Öyle bir marş var ya, bizimki de öyle oldu şimdi.
Bir süredir, artık bu işin sonuna gelmiştik. Azerbaycan’a Perşembe gecesi mi, Cuma mı geleceğimiz son ana kadar belirsizdi biliyorsunuz. Sebep buydu. Çünkü rehinelerle ilgili gelişme bekliyorduk. Sizler için çok sürpriz oldu ama biz “her an” bekliyorduk. Şimdi sabaha kadar yaşadığım duyguları tarif etmem imkansız...

Gece 23.23’te MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la görüştüm. Yine de temkinliydi çünkü birkaç defa bu noktaya kadar gelmiştik ama olmamıştı. Umutluydu. Sonra yine aradı, bu arada hep tedirginiz bekleyişteyiz..

23.29’da Başkonsolos’la görüştüm, o daha ilk cümlesini söyleyip durumu anlatacakken “Hoş geldin Öztürk” dedim.. “Allah sizden ve devletten razı olsun” dedi. Çok duygulanmıştı tabii, ağladı.. Arka taraftan çocuk sesleri geliyordu, “hepsinin gözlerinden öpüyorum” dedim. Kendisine, “Benden başka kimseyi arama, eşini bile arama”, dedim.

Davutoğlu serbest kalan rehinelere uçakta kırmızı gül dağıttı


"EN UFAK BİR SIZMA OLSAYDI.."

Tehlikeli bir güzergâh dönüş yolu. En önemlisi bu işlerde zaten tahliye süreci. En ufak bir sızma olsa provokasyonlar, kötü niyetliler, Türkiye’nin zor durumda kalmasını isteyenler, Türkiye’yi bir yere zorlamak isteyenler hemen kullanırdı.
Keza, tahliye için tahminimizden daha uzun bir yol oldu; Irak üzerinden almayı düşünüyorduk Suriye üzerinden oldu.

"OPERASYON MU, DİYALOG MU? DETAY VERMEYELİM"

Bir önceki güvenlik toplantısında bazı çalışmalar için talimatlar vermiştik.
Operasyon kelimesini kullanmamızdan kasıt, sürecin kendisi. Operasyon mu, diyalog mu bu ve benzeri konularda daha fazla detay vermeyelim. Allah göstermesin ama yarın bir gün yine bu devlet bir yerde operasyon yapmak zorunda kalır, bu bilgiler gizli kalsın, lazım olur..

"NE YEDİKLERİNİ BİLE BİLİYORUK"

Bütün bu 100 gün boyunca nerede olduklarını bilmediğimiz bir an bile olmadı. İstihbarat kapasitemizi küçümseyenler bunu bilsin. 7-8 defa yer değiştirdiler hepsini anında biliyorduk.
Ne yediklerine kadar biliyorduk; ne alınıp götürülüyor onlar için gibi bilgilere sahiptik. Vatandaşlarımız bu süreç boyunca hiç birbirinden ayrılmadı, hep bir aradaydılar. Ayrılmaları bizim için hiç iyi olmazdı tabii...

Saat sabah 4.30 gibi iyice yaklaştık dediler Türkiye’ye. Yarım saate kadar da giriş yaptılar.

Saat 5.30 gibi Sayın Cumhurbaşkanı’na bilgi verdim; MİT Müsteşarı Hakan Bey de bilgi verdi. Cumhurbaşkanı da bekliyordu zaten böyle bir gelişmeyi.

Operasyon tamamlandığında 2 rekat Şükür namazı kıldım.

Başkonsolosumuzun eşi 2 gün önce bizdeydi; “İnşallah size çifte bayram kutlattıracağız Kurban Bayramı’nda” demiştim kendisine de. Ülkeye dönüşleri haberini de Sare Hanım verdi zaten Başkonsolosun eşine.

"CUMHURBAŞKANI İLE ARAMIZDA PAROLA VARDI"

Bu operasyonun özel bir kod adı yoktu ama Cumhurbaşkanı ile aramızda bu operasyonlarla ilgili bir parola vardı ama ne olduğunu söylemeyeyim. Sadece yine de tabii görüşmelerimizde, “Misafirleri alıyoruz”, “Beklediğiniz müjde geliyor” gibi ifadelerle bilgi veriyordu arkadaşlar.
Telefon geldiğinde ben yine çok gerildim. Sare Hanım, “Merak etme, inşallah bu sefer hayırlı haber” dedi. Yani hepimiz, ailece de yaşadık biz bu dönemi.
Ne kadar spekülasyon yapıldı bu konuda; “Seçimden önce teslim edilecekler” ve benzeri... Sorumluluk mevkiinde olan bilir, nasıl ağır bir yük olduğunu... Ömür törpüsü bir şey bu...
"OPERASYONU YÜRÜTEN EKİP İÇİN ÖDÜL TALEP EDECEĞİM"

Genelkurmay ve Emniyet’in üstlendiği görevler oldu. Bir hafta önce bu operasyonu yürütecek ekiple yüz yüze görüşmek istedim. “Alınlarınızdan öpüyorum, iyi haberlerinizi bekliyorum” dedim. Motive ettim. Bunların kimler olduğunu kimse bilmeyecek; yanınızdan geçecekler belki, tanımayacaksınız. İsimsiz kahramanlar onlar. MİT üzerine bu kadar spekülasyon yaptılar ama bu başarıda bu arkadaşların çok büyük rolü var.
Onların bu operasyon nedeniyle özel olarak ödüllendirilmesini teklif edeceğim.. Onlar beklemez, işlerini yaparlar ama fedakarca yaptıkları çalışmalar ödüllendirilecek. İsimleri gibi bu ödül ve töreni de gizli kalacak tabii..

"KOBANİ'DEN GELEN DE CANDIR"

Bu olay sonucunda aslında düşünülmesi gereken şu; bir tek vatandaşımızın canı bile hepimiz için ne kadar değerli. Şimdi mesela Kobani’den, Suriye’den gelenler için “neden alıyorsunuz?” diye soranlar düşünmeli. Oradan bize canını kurtarmak için sığınanla bizim vatandaşımızın canı aynı.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.