gphaber

Erdoğan Hz. Muhamed'i böyle anlattı

GÜNCEL

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 'Peygamberimizin güzel ahlakına çok ihtiyacımız var' diye konuştu

Başbakan Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen Kutlu Doğum Haftası dolayısıyla Sinan Erdem Spor Salonu'nda düzenlenen "Hazreti Peygamber ve Merhamet Eğitimi" konulu etkinliğe katıldı. Erdoğan konuşmasını yapması için sahneye çıktığında salonu dolduran binlerce vatandaş ayağa kalkarak Erdoğan'ı uzun süre ayakta alkışladı. Vatandaşlar 'Türkiye seninle gurur duyuyor' sloganları attı. Merhametin ve Kutlu Doğum Haftası'nın öneminden bahseden Erdoğan, Hazreti Peygamberin alemlere rahmet olarak gönderildiğini belirtti.
"HZ. MUHAMMED KARANLIĞI AYDINLATTI"

Hazreti Muhammed'in örnek bir hayat sunduğunu belirten Erdoğan, "O vefatıyla dahi insanları, tüm insanlığı aydınlattı" dedi. Erdoğan, Necip Fazıl'ın, "Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber / Hiç güzel olmasaydı, ölür müydü Peygamber" dizelerini hatırlattı.

"BİZİM RUHUMUZUN RENGİ MERHAMETTİR"

Hazreti Peygamber'in, vefatıyla dahi varlığa anlam kattığını söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz, rahmetin, varlıkların bütününü kuşattığı bir dünyanın, bir medeniyetin insanlarıyız. Bizim ruhumuzun rengi merhamettir. Bizim acılarımızın şifası merhamettir. Bu medeniyet öyle bir medeniyettir ki komşusu aç iken tok yatmayı elinin tersiyle iter. Bu medeniyet, sadece yanında, yöresinde değil, yeryüzünün herhangi bir coğrafyasında zulüm varsa, o zulmü ortadan kaldırmadan gözüne uyku girmeyen insanların medeniyetidir. Nerede bir yetim varsa, onun başını okşamadan, ona sahip çıkmadan yüreği ferahlamayan insanların medeniyetidir. Çünkü çocuklara evcik yapan,

onlarla oynayan bir Peygamber'in ümmetidir bu medeniyetin insanları. Biz, işte bu merhamet medeniyetinin mensuplarıyız. Merhametin olmadığı yerde insan yoktur, insaf yoktur."

BAşbakan ERDOĞAN MERHAMETİN ÖNEMİNİ ANLATTI

Merhametin önemini anlatan Erdoğan, "Bizim coğrafyamızdan Tiranlar, Sezarlar, Firavunlar, Neronlar, kanlı

despotlar değil, Mevlanaların, Hacı Bektaşların, Ahi Evranların, Yunusların izinden yürümüş yöneticiler çıkmıştır. Bizim coğrafyamız kanla, kılıçla değil, kalemle, mürekkeple şekillenmiş bir coğrafyadır. Şimdi, bu geniş coğrafyada

yaşayan her bir insanın, şu soruyu kendisine çok güçlü ve çok samimi bir şekilde sormasını, bunun cevabını en samimi şekilde aramasını, araştırmasını ben gönülden arzu ediyorum: Nerede yanlış yaptık ve yapıyoruz? Neden bu haldeyiz? Hangi hata, hangi eksiklik bizim coğrafyamızı, bizim medeniyetimizi buralara getirdi? Bu coğrafyanın tarih boyunca, refahıyla, zenginliğiyle, ilimde, sanatta, mimaride, musikide ortaya koyduğu şaheserlerle anıldı. Kitaplar coğrafyası", "zengin kütüphaneler coğrafyası" olan bu coğrafyanın aynı zamanda bilim insanlarının el üstünde tutuldu. Bilim ve sanatın tarihte en büyük değeri ve itibarı gördüğü coğrafya oldu" diye konuştu.

"HESABA ÇEKİLMEDEN KENDİMİZİ HESABA ÇEKMEK ZORUNDAYIZ"

Erdoğan, "Bu coğrafya neden kanla, gözyaşıyla, acıyla anılan bir coğrafyaya dönüştü? Neden her köşeden feryat yükseliyor? Neden yakın çevremizde, havaya küller savruluyor? Neden çocuklar ölüyor, neden kadınlar umutsuzluk içinde, çaresizlik içinde kıvranıyor? Yoksulluk neden bu coğrafyanın kaderi haline geliyor? Ve evet, neden uzunca bir süredir farklı ülkelerde kardeş kardeşi, aynı kıbleye dönenler birbirlerini katlediyor neden? Bu soruların cevapları, açık söylüyorum, zor cevaplar değildir aslında. Bu soruların cevapları uzaklarda değildir, kalın kitapların derinliklerinde, karmaşık kimyasal denklemlerin içinde değildir kardeşlerim. Bu soruların cevapları başkasında da değil, bizzat bizdedir, kendimizdedir, nefsimizdedir. Çok karmaşık analizler yapmaya hiç gerek yok. Bizi biz yapan değerler terk edildiğinde, işte bu sonuç da kaçınılmaz olacaktır. Bütün sosyolojik, siyasi, ekonomik, jeopolitik analiz ve değerlendirmelerin ötesinde, en önce kalbimizi, ruhumuzu yoklamak durumundayız. Hesaba çekilmeden kendimizi hesaba çekmek zorundayız. Bizim neslimiz de dahil olmak üzere, genç nesiller, çok büyük meselelere, bölgesel, küresel meselelere günlerimizi, gecelerimizi ayırdık. Sabahlara kadar çay eşliğinde yapılan sohbetlerde gençler ülkeleri kurtardı, çağları kapattı, çağları açtı, İslam coğrafyasının her meselesine teorik çözümler üretti ama alt kattaki komşu yatağa aç girmişse, üst kattaki komşunun oğlu, okula gitmek için yol parası bulamıyorsa, tüm o teorik tartışmaların bir karşılığı olabilir mi?"

"MERHAMET ÇADIRIMIZI, ZULMÜN DÜŞTÜĞÜ HER YERE KURMAYA DEVAM EDECEĞİZ"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Her zaman ve her zeminde, merhamet elimizi ateşin düştüğü tüm coğrafyalara uzatmaya devam edeceğiz. Merhamet çadırımızı, zulmün düştüğü her yere kurmaya devam edeceğiz. Bölgemizde yaşanan savaşlar, Irak'ta, Afganistan'da, Filistin'de, Libya'da ve dünyanın daha birçok coğrafyasında süren çatışmalar, vahşetler, merhametten nasibini alamamış bir zihniyetin sebep olduğu feci sonuçlardır" dedi.

"BİZ, MERHAMETİN ÇAĞRISINA KULAK TIKAYANLARDAN OLAMAYIZ"


Erdoğan, "Merhamet çadırımızı, zulmün düştüğü her yere kurmaya devam edeceğiz. Bölgemizde yaşanan savaşlar, Irak'ta, Afganistan'da, Filistin'de, Libya'da, Yemen'de ve dünyanın daha birçok coğrafyasında süren çatışmalar, vahşetler, merhametten nasibini alamamış bir zihniyetin sebep olduğu feci sonuçlardır. Biz, merhametin çağrısına kulak tıkayanlardan olamayız. Türkiye olarak, hem küresel ölçekte hem de yakın coğrafyamızda yüreğimizi ortaya koyarak yaptığımız çağrılar, esasen hak, adalet çağrısı olduğu kadar, merhamet çağrısıdır. İşte onun için kan akan tüm coğrafyalarda insani inisiyatif alıyoruz. Uluslararası toplumun insani duyarlılığının harekete geçmesi için çaba gösteriyor, bulunduğumuz her platformda vicdanlara çağrı yapıyoruz. Özellikle, komşularımız nezdinde, Ortadoğu'da, Kuzey Afrika'da, kardeşin kardeşi katlettiği ülkelerde, Sünni olsun, Şii olsun, derisinin rengi, dili, inancı, mezhebi, meşrebi her ne olursa olsun, gür bir sesle cesaretle 'merhamet' diyoruz. Zira bizim yaradanımız rahmandır, rahimdir ve biz ona sığınıyoruz, çünkü onun bize vaadi var. O diyor ki 'Benim rahmetim gazabımı aşacaktır'. Ve bu müjdeyle beraber bu yolda yürüyoruz ve böyle yürüyeceğiz." Anne ve babanın öneminden bahseden BAşbakan Erdoğan, "Biz, toprağa sevgi tohumları ekiyor, sevgi çınarının daha gür şekilde coğrafyamızı kuşatması için gece gündüz mücadele veriyoruz" dedi. Erdoğan, merhametin, hiçbir zaman unutulmaması gerektiğine sözlerine ekledi.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.