Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
''Üniversitesi olmayan il bırakmadık. 81 ilimizde üniversite var. Artık üniversitenin öğrenciye ulaştığı bir sistemi kurduk. Bugün dünyanın 203 farklı ülkesinden öğrenci ülkemizde eğitim-öğretim görüyor. Bundan sonra mücadele herhangi bir üniversiteye girmek için değil daha kaliteli eğitim-öğretim veren üniversitelere girmek için yaşanacaktır. Talep eden ve belirli bir ortalamanın üzerinde bulunan her öğrenciye yüksek öğretim imkanı sağlamak esastır. Bu da bizim görevimizdir. Bunu başaracağız. Bunda kararlıyız. Üniversitelerimizin arasında daha kaliteli eğitim verme yarışı başlamıştır. Kaliteyi yükseltmenin yollarından biri de misyon farklılılaşması ve ihtisaslaşma olarak ifade edilen uygulamadır.
2006'da kurulan 40 üniversitemiz arasından seçilen 5 yükseköğretim kurumumuz bölgesel kalkınma için ihtiyaç duyulan alanlarda özel olarak teşvik edilecek ve desteklenecek. Burada 5 üniversitemizi ve desteklenecekleri alanları açıklıyorum. Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi hayvancılık alanında, Düzce Üniversitesi sağlık ve çevre alanında, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi tarım ve jeotermal alanında, Bingöl Üniversitesi tarım havza bazlı kalkınma alanında, Uşak Üniversitesi tekstil, dericilik, seramik alanında Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması Projesi'nin pilot yükseköğretim kurumları olarak belirlenmiştir.
REKTÖR SEÇİMİNDE DEĞİŞİKLİK SİNYALİ
Görünüşte demokratik olan rektörlük seçimleri üniversitelerde gruplaşmaları, hizipleşmeleri, kırgınlıkları artıran bir işleve bürünmüştür. Üniversite içinde zaten çok yıkıcı bir şekilde yaşanan bu süreç YÖK'ün ve cumhurbaşkanının takdiriyle daha da sıkıntılı bir boyut almaktadır. Bunun için rektör atamalarındaki mevcut usülden vazgeçilmesi, üniversitelerimizin de ülkemizin de yararına olacaktır diye düşünüyorum.
YÖK'ten bağımsız ve şeffaf bir kalite kurulu oluşturmasını bekliyorum. Bu kurulun görevini hakkıyla yürütebilmesi için idari mali açıdan YÖK'ten bağımsız olması gerekiyor.
Bazı üniversitelerimizde, terör örgütleriyle iltisaklı grupların farklı görüşteki diğer öğrencilerimize baskı uyguladığına dair haberler alıyoruz. Eğitim öğretim hakkının, gençlerimizin eğitim öğretim özgürlüğünün engellenmesine yönelik hiçbir teşebbüse izin veremeyiz. İnşallah önümüzdeki dönem, tüm bu sorunların üzerine gittiğimiz, gereken adımları attığımız ve netice aldığımız bir dönem olacaktır. Bu konuda çok büyük sorumluluk, üniversitelerimize, üniversite hocalarımıza, geleceğimizin teminatı olan gençlerimize düşüyor.
MUSUL OPERASYONU
Suriye ve Irak'ta olanları yaşarken, yeni nesil bir şeyi çok iyi bilmeli. Acaba Misak-ı Milli nedir Bunu çok iyi bilmemiz lazım. Eğer Misak-ı Milli'yi kavrarsak, anlarsak Suriye'deki sorumluluğumuzun, Irak'taki sorumluluğumuzun ne olduğunu anlarız.
''HEM ARAZİDE HEM MASADA OLACAĞIZ''
Eğer bugün 'Musul üzerinde bizim sorumluluğumuz var, onun için hem masada hem de arazide olacağız' diyorsak, bunun bir sebebi var. Bunu durup dururken söylemiyoruz, 'dostlar alışverişte görsün' diye de söylemiyoruz. Onbinlerce kilometre mesafeden çıkıp geleceksin, o senin için bir hak olacak, neymiş, Bağdat çağırıyormuş. Tamam da bu benim 350 kilometre sınırım, her an tehdit var. Benim burada tarihi sorumluluğum, mesuliyetim var ve biz burada olacağız. Hem arazide olacağız hem de masada olacağız.
Bizim ne Suriye'nin ne Irak'ın topraklarında gözümüz yok. Bize 780 bin kilometrekarelik bu vatan topraklarımız evvelallah yeter. Yeter ki kimsenin bizim vatan topraklarımızda gözü olmasın. Irak'ta biz şu anda yürütülmekte olan bu mezhep çatışmalarına kesinlikle taraf olmak istemiyoruz ama oradaki Sünni Arap kardeşlerimizi, Türkmen kardeşlerimizi de birilerine yedirtmek istemiyoruz.
''İSTİKLAL MARŞI'NIN TAMAMINI EZBERE BİLMEYEN KALMAMALIDIR''
Bana göre artık bizim belki ileriye gidiyorum ama anaokulu dahil ilkokullarımızda ortaokullarımızda mesela İstiklal Marşı'nın tamamını ezbere bilmeyen bu marşın ifade ettiği o ruh halini tüm hücrelerine kadar hissetmeyen tek evladımız bile kalmamalıdır.''