Ülkedeki muhalif yapılanmalardan sorumlu Genel Devrim Konseyi üyesi Ebu İzzet, Beşşar Esed'e bağlı birliklerin tank, top ve makineli silahlarla vurması sonucu 200'den fazla kişinin öldüğünü söyledi. Humuslu aktivist, saldırıda 30'dan fazla evin yıkıldığını, operasyonların aralıksız devam etmesi sebebiyle birçok yaralının enkaz altından kurtarılamadığı için hayatını kaybettiğini açıkladı. Ebu İzzet, "İnsanların bir kısmı da ilaç yokluğundan can verdi. Tam olarak bir sayı veremem ama 300'den fazla insan öldü, 1600'den fazla kişi yaralandı. Çok sayıda insan tutuklanırken çoğu da kayboldu." dedi. Öte yandan, tüm tepkilere rağmen sivil katliamının devam ettiği Suriye'de, son iki gün içinde muhaliflere karşı düzenlenen operasyonlarda aralarında çocuk ve kadınların da bulunduğu 113 kişinin daha hayatını kaybettiği bildirildi.
Gece yarısından sonra başlatılan operasyonun en fazla Halidiye ve Munşeat bölgelerinde gerçekleştiğini vurgulayan Ebu İzzet, "(firari askerlerin oluşturduğu muhalif) Suriye Özgür Ordusu bu bölgelerde güçlü olduğu için buralara operasyon düzenlendi. Operasyonda çok farklı silahlar ve gazlar kullanıldı. Bazı insanlarda da zehirlenme vakaları baş gösterdi. Bazı insanlar kentin suyuna zehir katıldığını ileri sürdü, bu da halkta tedirginliğe yol açtı." dedi. Yaralıların gönüllü doktorlar tarafından camilerde tedavi edildiğini anlatan Suriyeli muhalife göre, tutuklanma korkusundan dolayı hiçbir yaralı devlet hastanesine götürülmedi. Çünkü yaralılar bu hastanelere götürüldüğünde tedaviden sonra hemen tutuklanıp hapse atılıyorlar. Operasyonlar boyunca, tüm Humus'un camilerinden tekbir seslerinin yükseldiğini, Mevlit Kandili olduğu için kimsenin bir operasyon beklemediğini aktaran Abu İzzet, "Rejim, Humus'u ikinci Hama yaptı, perişan olduk, dünya neden sesimizi duymuyor, yoksa dünya kör ve sağır mı olmuş?" diye sitem etti. Suriye'nin üçüncü büyük kenti Hama, 1982'deki Sünni ayaklanması sırasında baba Esed döneminde yerle bir edilmiş, binlerce insan katledilmişti. Humus'un saat 13.00'ten sonra hayalet şehre döndüğünü ifade eden Ebu İzzet, "Saat 13.00'ten sonra sokaklar boşalıyor, bundan sonra güvenlik güçleri sokakta gezenleri ya tutukluyor ya da keskin nişancıların hedefi oluyorlar. Birçok devlet dairesinin çatısında keskin nişancılar var. Bunlar belli saatlerde dışarı çıkanlara ateş açıyor." şeklinde konuştu.
zaman.com.tr