Son 60 yılın en kurak dönemini yaşayan Somalililer, hayatta kalabilmek için başkent Mogadişu'ya göç etmeye devam ediyor. Her geçen gün artan göç, mülteci kamplarının da büyümesine neden oluyor. Büyüyen kamplarda içme ve kullanma suyu bulmak ise mülteciler için büyük sorun teşkil ediyor. Başkente göçenler için açılan, az da olsa mültecilerin yaralarını saran kamplara yolculuğumuz başlıyor. İlk durak 300 bin kişiyi barındıran Mogadişu'nun en büyük mülteci kampı Hodan oluyor. Çadırlar arasındaki mesafenin birkaç metreyi geçmiyor oluşu, kampta yürümemizi zorlaştırıyor. Gözümüz kadınların ve çocukların sırtlarında taşıdığı su bidonlarına takılıyor. Düşüyoruz çocukların peşine ve büyük bir su tankerinin önüne geliyoruz. Büyük bir kamyonun üzerine yerleştirilmiş su deposuyla kamptaki mültecilere su dağıtılıyor. Kadınlar ellerindeki bidonları doldurup bir an önce çadırlara dönmenin derdinde. Tenleri sıcaktan kavrulan küçük çocuklar da görevlinin üzerlerine dökeceği suyla serinlemeyi bekliyor. Bazı çocuklar bidonları doldurup su içmeye ve kafalarından aşağıya döküp serinlemeye çalışıyor. Su, küçük ve zayıf bedenlerini ıslattığında o kadar mutlu oluyorlar ki bizi bile güldürüyorlar. Günlerdir gördüğümüz yokluk ve sefalet içinde bu çocukların mutluluğu bizi de neşelendiriyor.
Bidonuna su dolduran bir kadını takip ediyoruz, küçük bir çadırın önüne gelene kadar neredeyse 1 km yürüyor. Bidonu bırakıp içerden küçük çocuğunu alıyor. Hemen bir leğenin içine çocuğu yerleştirip, çok az suyla yıkamaya çalışıyor. Ardından tankerden biraz daha fazla su alabilmek için bulduğu bir pet şişeyi de yanına alıp, aynı yolu tekrar gidiyor. Günde sadece bir kez gelen tanker suyunun bittiğini gören kadın eli boş dönüyor. Ortalama 6 ton su alan tanker bölgede 50 bin civarındaki insana yetemese de, insanlar var olan suyu paylaşmak zorunda kalıyor. Türk Kızılayı ve Kimse Yok mu Derneği bazı kamplarda içme suyu kuyuları açarak insanları büyük bir sorundan kurtarıyor. Türk Kızılayı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da ziyaret ettiği kampta içme suyu kuyusundan çıkarılan temiz su, borular vasıtasıyla çadırkentin içinde bulunan çeşmelere kadar ulaşıyor. Ancak bütün kamplar aynı imkâna sahip değil. İnsanların susuzluk nedeniyle göç etmesi ve yaşamlarını yitirdikleri düşüncesi bizi yine hüzünlendiriyor ancak kamplarda bir yudum suyla mutlu olmayı başarabilen küçük çocuklar yüzümüzde bir tebessüm bırakıyor.