Edinilen bilgiye göre, Diyarbakır'ın Yenişehir ilçesindeki eczanesinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden AK Parti İl Teşkilatı eski Gençlik Kolları Başkanı Yunus Koca'nın katil zanlıları Bilgin Bölükbaş (19) ve Mustafa Akçil (46), emniyette tamamlanan sorgularının ardından dün gece saatlerinde adliyeye sevk edildi. Savcılıkta da ifadeleri alınan zanlılar, bugün tutuklama talebiyle nöbetçi mahkemeye çıkarıldı. Zanlılar, "Tasarlayarak kasten adam öldürme" suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi.
İFADESİNDE NELER VARDI?
46 yaşındaki Mustafa Akçil:
"İstanbul'da M.S.F. isimli emlakçı ile tanıştım. Bana Yunus Koca'nın yakın arkadaşının kızını iğfal ettiğini ve aynı zamanda PKK'ya tıbbi yardımda bulunduğunu söyledi. Bu işi yapıp yapmayacağımı sordu. Ondan alacağım para ile ideallerimi gerçekleştirecektim. Eczaneye giderek Yunus ile görüşmek istediğimi söyledim. Yunus'un olmadığını ve birazdan geleceğini söylediler. MİT'ten geldiğimi söyleyince beni oturmak için buyur ettiler. Sonra geleceğimi söyleyip ayrıldım. Her gün eczaneyi ve Yunus'un evini gözetliyordum. Eczaneye gitmek istiyor bir türlü gidemiyordum. Sonra otele giderekneden gördüğüm halde Yunus'u vuramadığımı düşündüm. Diyarbakır'da telefonum sürekli kapalıydı. Bu şekilde hergün eczane önüne gidip gözetledim. ürbenin etkisinden olup olmadığını bilmiyorum ama ben yerimden kıpırdayamadım. Bir türlü eczaneye gidemedim. Poşetteki silaha mermi sürdüm. Ama bir türlü kalkamadım. Sanki biri beni engelliyordu. Otelin yanında kabirler olunca oteli değiştirmeyi düşündüm ama vazgeçtim. Silah, mermi, her şey hazır olmasına rağmen elim kolum bağlandı. Defalarca kendisini vurabilecekken vicdanen yapamadım. Öğleden sonra tekrar eczaneye gittim. Yunus'u sorduğumda yine olmadığını söylediler. Kendimi sorguladım ve İstanbul'a dönmeye karar verdim. İstanbul'a gittim. Bilgin Bölükbaş ile karşılaştım. Kendisine olayı anlatmadan bir iş olduğunu söyledim ve 'Adam öldürebilir misin?' dedim. O'da bana 'Ben seninle her işi yaparım' dedi. Sonra M.S.F.'nin Fındakzade'de bulunan ofisine gittim. M.S.F. bana meselenin kendi meselesi olmadığını, bir dostunun meselesi olduğunu söyledi. M.S.F. kendisine iade ettiğim silahı ve 3 bin lira para verdi. Diyarbakır'ın şu an bu iş için çok elverişli olduğunu söyledi. Bilgin bu sürede beni çok kez arıyordu. 25 Ağustos günü Bilgin ile birlikte otobüse binip Diyarbakır'a gittik. Yolda Bilgin'e olayın tamamını anlattım. Bilgin ne kadar para alacağımızı sorunca 100 bin lira olduğunu söyledim. Bilgin'e eczaneyi gösterdim, silah onda duruyordu. Ben Mersin'e gideceğimi söyleyerek otobüse binip İstanbul'a gittim. İstanbul'da M.S.F.'nin ofisine gidip 2 bin lira daha aldım ve Diyarbakır'a döndüm. Bilgin'e 'Bu iş senin yiyeceğin nane değil' dedim. O da 'Ağabey sana söz veriyorum bu akşam bu işi bitireceğim' dedi. Otelde Bilgin'e cesaret hapı diye bir aspirin verdim. Yunus'u öldürdükten sonra ne yapacağını sordu. Ben de otogara gelmesini söyledim. Öğleden sonra beni arayarak heyecanlı bir şekilde 'Ağabey vurdum' dedi. Ben 'Ciddi misin' diye sorunca yemin ederek vurduğunu söyledi. Sonra otelden çıkıp otogara gittim. Bilgin gelince kan ter içindeydi. O'na temiz gömlek giydirdim. Yunus'u nasıl vurduğunu sordum. Eczaneye ilaç alma bahanesi ile girdiğini, Yunus'un bu sırada eczaneden çıktığını, Yunus aracına binince yanına gidip camı tıklattığını, bu sırada açık olan camdan ateş ettiğini söyledi. Otobüste ikimiz de uyuyakalmıştık. Biri bizi dürterek uyandırdı. Bilgin'in üzerini arayıp silahı buldular. Pişmanım, namus meselesi olarak biliyordum. M.S.F. beni kandırdı."
9 yaşındaki Bilgin Bölükbaş:
"Esenler Otogarı'nda muavinlik yapıyorum. Cavit Sivri'yi de otogardan tanıyorum. En son kendisini otogarda gördüğümde Yunus isimli bir kişiyi namus yüzünden vuracağını söyledi. Yunus'un bir kıza tecavüz ettiğini ve onu araştırmak için Diyarbakır'a gittiğini söyledi. Bir gün sonra otogarda Cavit ile görüştüğümüzde Diyarbakır'da bir adam kaldıracağını, bu şahsın bir arkadaşının kızına tecavüz ettiğini, namus meselesi olduğunu söyledi. Ben de namus meselesi olduğundan Diyarbakır'a gitmeyi kabul ettim. Gittiğimizde bana Yunus'un ev ve işyerini gösterdi. Buralarda keşif yaptık. Yunus gelince evinin önünde elimi belime götürdüm ama silah çekemedim. Çünkü cesaret edemedim, panikledim. Akşam Cavit işi bitirmemi söyledi. Beni her gönderdiğinde 'Kafasına 3, kalbine 1, cinsel organına 1 el sıkacaksın. Geriye kalan kurşunu arkadan saldıran olursa sıkarsın' diye telkinde bulunuyordu. Gece eczane çevresine gidip 02.00 sıralarına kadar bekledik. Vurma fırsatımız olmayınca otele döndük. Sabah 05.00'da Cavit beni tekrar eczaneye gönderdi. Bu sırada Yunus yalnız başına eczaneden çıktı ama yine vuramadım. Cavit Mersin'e gideceğini söyleyerek ayrıldı. Cavit geldiğinde bana bir sürprizi olduğunu ve hediye aldığını söyledi. İki tane bira alıp otele gittiğimde bana peçete içinde 10 adet cesaret verici hap gösterdi. Olay günü bana cesaret hapı içirdi. Daha sonra eczaneye girerek şahsı görmek için ağrı kesici hap aldım. O sırada Yunus dışarı çıktı. Arabanın yanına yaklaşınca cinayeti işlemeden önce aracının camını tıklatıp, 'Yunus ağabey kusura bakma seni vurmak zorundayım' dedim. 3 el ateş ettim. Yere yığıldıktan sonra 1 el daha ateş ettim. Kaçarken şapkamı attım ve Cavit'i arayarak işi bitirdiğimi söyledim. Otobüse binip yola çıktık. Kayseri'de dinlenme tesisinde durduk. Cavit'e silahın tutukluk yaptığını söyledim. O'da suikast silahının hiç bir zaman tutukluk yapmayacağını söyleyerek havaya bir kez ateş etti. Tekrar yola çıktık ve Kayseri yakınlarında polis otobüsü durdurarak bizi yakaladı. Cavit ile İstanbul'da bir ev kiralayıp birlikte soygun yapacaktık. Yunus Koca'yı ben öldürdüm. Cavit tarafından bilinçsizce kullanıldım, kandırıldım, pişmanım."