Fetih, sadece milletimizin Anadolu’yu daha sağlam bir güvenceyle yurt edinmesine imkan sağlamakla kalmamış, aynı zamanda çok kültürlülük ve farklı yaşam biçimlerinin bir arada barış içinde yaşamasına örneklik teşkil etmek bakımından o tarihlerde adı konulmamış bir şehir demokrasisine öncülük etmiştir.
Yenilikçi, bilimsel açıdan son derece donanımlı, gelişmelere açık ve ileri görüşlü kişiliği ve adaletli yönetim anlayışı ile Fatih Sultan Mehmet'in, İstanbul'da kültür, inanç ve etnik kökenleri farklı insanların bir arada yaşadığı bir barış ve hoşgörü ortamı tesis etmesi, bizzat batılıların hayranlıkla teslim ettikleri bir gerçektir.
Fethi, bildik türden bir işgal ya da kolonizasyon hareketinden ayıran en önemli yan da, yönetme anlayışına getirdiği farklı, özgürlükçü ve geliştirici açılımlardır.
Fetih öncesi Bizans çevrelerinden yükselen “Başımızda adaletten uzak köhnemiş yönetimleri görmektense Fatih’in adaletini tercih ederiz” çağrısı, fethin öncelikle yürek fethi olması gerektiğini anlatmak bakımından manidardır.
Bu bağlamda, fethin, gerilik, baskıcılık ve karanlıklar içinde bunalan Avrupa’nın, sosyokültürel gelişimine kazandırdığı yenilikler son derece önemlidir.
Hiç kuşkusuz, Yeni Çağ'ın başlangıcı olarak insanlığa yeni ufuklar açan, adaleti, gelişimi ve ilerlemeyi simgeleyen fetih, azmin ve inancın olduğu kadar, sistemli ve planlı çalışmanın da ürünü olan tarihsel bir başarıdır.
Her zaman insanlık coğrafyasının en gözde şehirlerinden olmuş İstanbul, bugün de görenleri hayran bırakan doğal güzellikleri, sahip olduğu zengin tarihi miras, uluslararası akışkanlığın üst düzeye çıktığı bir kültür, sanat ve finans merkezi olması itibarıyla, sadece ülkemiz için değil dünya için de çok önemli bir kent konumundadır.
Bu mirası titizlikle korumak ve daha da zenginleştirerek geleceğe taşımak, İstanbul’u sürekli özelliği ve önemi artan bir şehir yapmak için her türlü gayreti göstermek, sadece kendimize karşı değil, insanlığa karşı da önemli bir sorumluluğumuzdur diye düşünüyorum.
Ayrıca, fethin ilerleme, gelişme, barış, adalet ve zenginlik üreten bilincini çağın gereklerine uygun şekilde güncelleştirerek genç nesillerimizin milli şuurunu sürekli diri tutmak da en başta gelen ödevimiz olmalıdır.
Bizim için İstanbul bir şehrin adı olmaktan öte, bir sevdanın adıdır. Şairin “Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar” dediği bu şehri, hem iç, hem uluslararası ölçekte çok daha ileri noktalara taşımak için gecemizi gündüzümüze katarak çalışmak, bu şehre dair hayallerimizi büyük projelerle ete kemiğe büründürmek, bu şehrin bize sunduğu güzelliklere karşı göstermemiz gereken vefanın, bu şehre karşı duyduğumuz sevgi ve şuurun ve bu şehrin bize yüklediği sorumluluğun bir gereğidir.
Bu duygu ve düşüncelerle, başta İstanbul'u bize armağan eden büyük kumandan, büyük devlet adamı Fatih Sultan Mehmet olmak üzere fethin tüm mimarlarını, kahramanlarını, aziz şehitlerimizi minnet, rahmet, saygı ve şükranla anıyorum. Fethin 559. yıldönümünü en içten duygularla kutluyor, İstanbullulara selam, saygı ve sevgilerimi sunuyorum.”
AK PARTİ İSTANBUL İL BAŞKANI AZİZ BABUŞÇU