Cumartesi günü İstanbul'da Kurultay gerçekleşti. 2200 civarında işadamı bu kurultayda bir araya geldi. 2 Yılda bir yapılan bu kurultay Türkiye'nin vizyonunu ortaya koymak bakımından da somut bir manzara teşkil etti. Türkiye'den okumak maksadıyla çalışmak yatırım yapmak maksadıyla yurt dışına giden vatandaşlarımızın bulundukları ülkelerde gerçekten göğsümüzü kabartacak çalışmalara imza attıklarını gördük.
Ben Kurultay'daki konuşmamda da bahsettim. Türkiye imajı köklü ve olumlu şekilde gelişiyor. Onların açtıkları yolda yenileri gidiyor,
2014'te Van'ı büyükşehir kapsamına alacağız. Hava şartları çadırları yetersiz hale getirdi. Hiçbir ülkenin üstesinden gelemeyeceği, anında tüm sorunları çözemeyeceği bir afetle karşılaştık. Başka ülkelerin başarısızlıklarını bir kriter olarak alacak değiliz ama bir gerçeği de vurgulamak zorundayız. Hükümet, millet olarak Van'ın yaralarını sarmak için gayret içindeyiz. Van'daki karşdeşlerimiz bilsin ki, Van'ı normale döndürmek için çalışıyoruz. İdeolojik saplantı içinde olmayanlar bunu görüyor. Van'a gönderilen yardımın nakit karşılığı 341 milyon Türk Lirası'dır. Bölgede 3 bin 794 Mevlana evi kuruldu. Cumhuriyet tarhimiz boyunca hiçbir afet karşısında bu kadar hızlı müdahale edilmedi. Tüm bu çabalara rağmen Van'la ilgili olumsuz eleştirilere hiç kimsenin hakkı yoktur.
Deprem üzerinden hükümeti yıpratmaya çalışanları milletime havale ediyorum. CHP, 1950 yılına kadar tek başına kadar iktidardaydı. Depremlerde 12 bin kişiye yakın insan hayatını kaybetti, CHP hükümetleri ne yaptı? Bütün Marmara enkaz altında kalırken o zaman hükümet ortağı olan MHP ne yaptı? BDP'ye de soruyorum, bölgede büyükşehir belediyeleriniz var, Van Büyükşehir Belediyesi elinizde, insanların yaralarını sarmak için ne yaptınız? Van'da insanlar yaraları sarmak için mücadele ederken milletvekilleri terörist cenazelerini provoke etmek için yarışa girdi.
Biz var gücümüzle yaraları sarmaya uğraşırken BDP'lilerin sırtını sıvazladığı teröristler deprem bölgesinde karışıklık çıkarmaya uğraştı. Van'ın boşaltıldığı iddiaları tamamen asılsızdır.
Beşşar Esed'e hatırlatmak istiyorum, hac yolculuğuna çıkmış yolcuları korumak bir ülkenin onuru ve namusudur. Beşşar Esed ölene kadar savaşırım diyor, kendi halkına kadar ölene kadar savaşan birini görmek istiyorsan, Nazi Almanyasına bak, 32 gün önce öldürülen Libya'nın liderine bak. İsrail'in işgal ettiği Golan Tepeleri için neden ölene kadar savaşmadın? Kahramanlığını neden orada göstermedin? Bir halka zulmedilirken görmezden gelmeye asla niyetimiz yok. Kendi halkına saldıran diktatörlere hakkı söylemek içişlerine müdahale değildir. Beşşar Esed'e çağrımı yineliyorum, Türkiye'nin bayrağına, hacılarına hunharca saldıranları bul, hesabını sor.
Almanya'daki meselenin sadece ırkçı bir saldırı olmadığı ortaya çıktı. Almanya'nın Türkiye'nin derin yapılarla mücadelesini örnek almasını tavsiye ediyorum.
CHP'liler Halife Abdülmecid ile Sultan Abdülmecid'in aynı kişiler olmadığını çok şükür öğrendi. İnşallah elif ile mertek arasındaki farkı da öğrenecekler. CHP bu toprakların tarihi ile de kendi tarihi ile de yüzleşmelidir. Dersim konusunda Başbakan özür dilesin diyor. Özür dilemesi gereken sensin. CHP bu dönemde de Dersim'le yüzleşmezse muhtemelen bir daha böyle bir fırsat yakalayamayacak. Arşivin yolunu bilmiyorsan biz yolu gösterelim.
BEDELLİ ASKERLİK DETAYLARI
Bedelli askerlikle ilgili konuya geliyorum. Bazı kışla isimlerinin değiştirildiğini hatırlatmak istiyorum. Mustafa Muğlalı'nın Van'daki kışladan kaldırıldı. Milletimizi rencide eden bu uygulamaya son verildi.
Bedelli askerlik 9 yıl boyunca gündemimizde oldu. Şartların oluşmasını dikkatle gözledik. Bunun ilgili kurumlarla istişaresini yaptık. Asker sayımızı, potansiyelimizi gözönüne aldık. Bedelli için uygun şartların oluşturduğunu gösterdi.
Bedelli askerlik daha önce 3 kez çıkarılan kanunlarla mümkün hale geldi. Biz bedelli askerlik uygulaması ile iki önemli hedef gözetiyoruz. Bakaya kalan sayısının ciddi oranlarla arttığını bunu azaltmayı gözetiyoruz. Bazı sosyal hedefleri gözetiyoruz. Elde gelecek geliri şehit ailelerine, gazilerle ilgili faaliyetlerin finasmanına aktarıyoruz. Özürlülere aktardığımız fonu da artırıyoruz. Dünyanın TSK'nın ihtiyaç duyduğu şekilde yapıyoruz. Dövizle askerlik hakkına sahip olanlar 10 bin avro ödemek suretiyle bu yükümlülüğü yerine getirmiş olacak. Fiili askerlik hizmetine başlamamış olan 30 yaşından gün almış olanlar bedelli askerlik hakkından yararlanacak. 30 bin Türk Lirası'nı ödeyecekler. 21 gün temel eğitimi de almayacaklar. Bedelli askerlik terörle mücadelede zafiyet oluşturmayacaktır.
Vicdani ret olarak nitelenen düzenleme gündemimizde yer almamıştır.
Dövizli askerlik konusunda, 38 yaş sınırını kaldırıyoruz. 10 bin Avro bedelle askerlik hakkı getiriyoruz.
Henüz askerlik hizmetine başlamamış, 30 yaşından gün almış olanlar bu kanunun yürürlüğe girdiği andan itibaren bu hakkı kazanacaklar. 6 ay içinde başvuranlar 30 bin TL karşılığında bu haktan yararlanabilecekler.
30 bin TL isterse peşin, isterlerse yarısı peşin yarısı da daha sonra ödenebilecek.
Bu hakkı kazananlar 21 gün askerlik hizmeti de yapmayacaklar.
Vicdani ret hükümetimizin gündeminde hiçbir zaman olmadı.
Ben bedelli askerlik uygulamasının ülkemize, gençlerimize onların ailelerine hayırlı olmasını diliyorum."