Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, 2014 yerel seçimlerinde de aday olmak istediğini söyledi. Heyecanını kaybetmediğini belirten Gökçek, “Allah izin verirse, Başbakan uygun görürse, bir dönem daha aday olacağız. Siyasî hayatım belediyede bitecek.” dedi.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, yerel seçimler yaklaşırken rekora hazırlanıyor. Gökçek, dört dönemdir (20 yıl) oturduğu koltuğa adaylığını, “Allah izin verirse, Başbakan uygun görürse bir dönem daha aday olacağız. Heyecanımı yitirmedim. Siyasî hayatım belediyede bitecek.” sözleriyle açıkladı.
Melih Gökçek, baba tarafından Halfeti, anne yanıyla Kosovalı. 1948 yılında Keçiören’de doğdu. Fenerbahçeli babası Ahmet Bey, oğluna futbolcu Melih Kotancı’nın adını koydu. Dedesi ise ‘İbrahim’i ekledi. İlk, orta ve lise yılları Gaziantep’te geçti. Avukat babası, Adalet Partisi il başkanıydı. Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde sağcı Hür Düşünce Kulübü’ne takıldı. Hasan Celal Güzel, Mesut Yılmaz, Abdülkadir Aksu ve Mehmet Keçeciler ve CHP’li Murat Karayalçın gibi simalarla burada tanıştı. 1984’te ise Keçiören belediye başkanı seçildi. Gerisini Gökçek aktarıyor: “Turgut Özal, resmime bakıp, çok minyon; ‘Ya, bu çok genç’ demiş. Yaş 37, 25 gösteriyorum. Babam rahmetli hep il başkanı kalmıştı. Telefonla aradı, başladı ağlamaya. 2 ay sonra vefat etti.”
Keçiören’de başarılıydı, isim yaptı. Ancak 1989’da ANAP gibi o da kaybetti. 1991’de RP’den Meclis’e girdi. Merhum Necmettin Erbakan ile tanıştı. Vekilliğe ısınamadı, 1994’te Ankara’ya belediye başkanı oldu. Zor bir dönemde seçildiğini anlatıyor Gökçek: “Seçildiğimde (Ankarada düştü) manşeti attılar. Düştü ama elhamdülillah düşüş o düşüş. Alır almaz güzel işler yapınca devam ettik.”
BUGÜN OLSA O İFADEYİ KULLANMAZDIM
İdeolojik gruplar ve CHP, Gökçek’i daha işin başında kabullenemedi. Çıplak kadın heykelleriyle ilgili söylediği, “Ben böyle sanatın (heykel) içine tükürürüm.” sözü tarihe geçti. “Bugün olsa o üslupla ifade etmezdim.” diyor. 28 Şubat sürecinde hedefti. 1999’da ipi yine göğüsledi. 2004’te AK Parti ile üçüncü kez seçildi. Bu, Aykut Edibali, Özal ve Erbakan’dan sonra Recep Tayyip Erdoğan’lı dönemdi. Ufuk sahibi üç kişiyi tanıdığını anlatıyor. Bunları ise şöyle sıralıyor: “Özal, Tayyip Bey ve tabii Abdullah Bey’i (Gül).”
2009 yerel seçimleri sancılı oldu. Başbakan Erdoğan, gecikmeli “Adayımız Melih kardeşim” demişti. Gökçek, “Adaylığımın geç açıklanmasına üzüldüm. Partide, Başbakan’ı aday olmamam için ikna etmeye çalışanlar vardı. Oylarım yüzde 59’du, sandıktan 38,5 çıktım. Sonuca tesir etti.” ifadelerini kullanıyor. Sonuçta o seçimi de aldı. Artık, ‘son dönemi’ deniliyordu ama 5. nin önü açıldı. Gezi olaylarına karşı duruşu, Başbakan’ın karşılandığı başarılı Ankara mitingleri, ‘adaylığı garantiledi’ yorumlarına neden oldu. Şimdi aday (adayı) ve kolları sıvadı. Melih Gökçek, Ankara’nın nabzını anketlerle tutuyor. Şahsi oyunun, yüzde 55’ten fazla olduğunu söylüyor. “Partinin oyları daha üstte.” diyor. Bakanlık önerilerine ise kapalı. Gökçek, “Heyecanımı kaybetmedim. Bir belediye başkanı ne kadar tecrübe sahibi olursa, daha büyük başarılar onu bekler. Yeni seçilen, 5 sene içinde başkanlığı öğrenemez bile. Tecrübe satın alınamaz. Siyasi hayatım belediyede bitecek. Sonra medya mensubu olur, televizyon programı yaparım belki.” ifadelerini kullanıyor. Seçim çalışmalarında Twitter’ı yoğun şekilde kullanacağını anlatıyor. Bunun için bir ekip kurduğunu belirtiyor. İşte Gökçek’in açıklamalarından satır başları:
Seçimlere keçi sütüyle hazırlanıyorum: “Her sabah bir bardak keçi sütü içerim. Bu özellikle kansere karşı. Ufak bir tabağa balı koyacaksın, üzerine çörek otu ve bir kaşık da zerdeçal ekleyip, ekmeğine sürüp her sabah yiyeceksin.”
Oyunları bozarım: “Haksızlığa karşı koymadığında, ezilip gidersin. Seçilmek, yerinde kalmak ve yeniden seçilmek devamlı strateji üretmeye bağlı. Rakiplerimin tuzaklarını gördüğüm veya hissettiğim zaman karşı ataklarla bozarım. Oyunları halka ifşa ederek bozarım. Başarıda dualar çok önemli.”
Özür dileyeni affediyorum: “Twitter’da 982 bin takipçim var. Binin üzerinde takipçiyle davalık oldum. 20 tane filan kazandım. Avukat ceza davasını bitirip tazminat davası açıyor. Birisi ‘ben ettim siz etmeyin’ diye özür diledi. Tekrarladığı için kesin içeri girecekmiş. Davayı çektik.”
Ankaragücü hataydı, şike var: “Cemal Aydın, takımı yok etti. Keşke Ankaragücü işine girmeseydim, kimse bizi suçlamasaydı. Kızdım, Türkiye’nin en büyük spor tesisini MİT’e devrettim. Pişmanım ama gitti. Şike var. FB-Ankaragücü maçı şikeydi. Birçok kişi yırttı, Türk sporu şikeden temizlenmedi.”
Tazminat cepten, Çölaşan yazamıyor: “Emin Çölaşan (eski Hürriyet yazarı) tarih oldu. Tazminatlarla bizi iyi besledi. Sözcü’de bir kere bile sataşmadı. Çünkü orada yazarsa tazminat cepten gidecek. Hürriyet ödüyordu. Aydın Doğan’a “Parayı siz ödüyorsunuz, bu nasıl iş. 200-300 bin dolarınızı aldım.” dedim. Avukatı aradı. Kazandığım davaların listesini istedi. Sonra attılar Emin’i.”
Kaynak :ZAMAN