Gül'ün Görev Süresi Belli Oldu.
Gül'ün Görev Süresi Belli Oldu.
AB Komisyonu'nun yayımladığı AB ilerleme raporunda Cumhurbaşkanı Gül'ün görev süresinin gelecek yıl mı yoksa 2014 yılında mı sona ereceğinin hala belirsiz olduğu ifade ediliyordu. Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış Habertürk ekranlarında Yasemin Güneri'ye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün görev süresinin 2014'te sona ereceğini açıkladı.
"SİVİL ANAYASA OLUMLU KARŞILANDI"
Bakan Bağış, "Hükümetin sivil bir Anayasa hazırlamak üzere attığı adımların olumlu karşılandı. Hükümetin mümkün olan en geniş danışma yoluyla
katılımcı ve demokratik bir anayasa yapma arzusu da teyit edilmiştir. Siyasi kriterler bölümünde ise, AB'nin Türkiye'den önümüzdeki dönemde en
büyük beklentisinin yeni sivil bir anayasa olduğunun açıkça görüldüğünü"
"HEDEFİMİZ TAM ÜYELİKTİR"
Bağış, "Biz anamızın ak sütü gibi bize helal olan AB üyeliğini artık istiyoruz. Hedefimiz tam üyeliktir. Raporun içeriğine baktığımızda siyasi kriterler bölümüne bakıldığında, hükümetin AB müzakere sürecine olan bağlılığı vurgulanmaktadır. Özellikle Avrupa Birliği Bakanlığının kurulması sürece bağlılığın bir teyidi olarak değerlendirilmektedir. AB Bakanlığının koordinasyon ve müzakere sürecine sivil toplumu dahil etme yönündeki çalışmalarından övgüyle bahsedilmekte, her ilde bir Vali Yardımcısının AB Temas Noktası olarak görevlendirilmesi sonucunda AB konularındaki çalışmaların yerele taşınmasından duyulan memnuniyet vurgulanmaktadır. Hükümetimizin sivil bir Anayasa hazırlamak üzere attığı adımların olumlu karşılanmakta, hükümetin mümkün olan en geniş danışma yoluyla katılımcı ve demokratik bir anayasa yapma arzusunun teyit edilmektedir. Siyasi kriterler bölümünde ise, AB'nin Türkiye'den önümüzdeki dönemde en büyük beklentisinin yeni sivil bir anayasa olduğu açıkça görülmektedir. AB üyelik süreci olsa da olmasa da, Hükümetimizin de önümüzdeki dönemde en önemli önceliklerinden biri bu konudur. Nitekim, Mecliste temsil edilen siyasi partilerimizin üçer milletvekillinden müteşekkil Hazırlık Komisyonunu çalışmalarına başlıyor; umarız hayırlara vesile olur" şeklinde konuştu. Bağış, "HSYK ve Anayasa Mahkemesi'ne ilişkin mevzuat değişikliklerinin Katılım Ortaklığı Belgesinde yer alan birçok önceliğe tekabül ettiğinin altının çizilmektedir. Ayrıca, HSYK'nın yeni yapısının daha çoğulcu olduğu vurgulanarak, üye sayısının artırılmasıyla birlikte Adalet Bakanlığı'nın HSYK üzerindeki etkisinin kayda değer şekilde azaltıldığına dikkat çekilmektedir. Ayrıca Danıştay ve Yargıtay kanunlarındaki değişikliklerle yargı yükünün azaltılarak etkinliğin arttırılması konusunda adım atıldığı vurgulanmaktadır. Ağustos 2011'de gerçekleştirilen Yüksek Askeri Şura Toplantısı'nın sivil-asker ilişkilerinde sivil denetim bakımından önemli bir adım olduğu belirtilmekte ancak Yüksek Askeri Şura'nın yapısı, askeri yargı sistemi ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Personel Kanununda değişiklik ihtiyacı vurgulanmaktadır. Ayrıca orta öğretimde askerler tarafından verilen milli güvenlik derslerinin devam etmesi eleştirilmektedir. Sayıştay Kanunu ile askeri harcamaların sivil denetimi konusunda önemli bir ilerleme sağlandığı tespit edilmekte, ancak daha fazla adım atılması gerektiği belirtilmektedir. Bu hususlar bizim de dile getirdiğimiz ihtiyaçlardır" şeklinde konuştu.
BAĞIŞ, RAPORDA AZINLIKLARLA İLGİLİ BÖLÜMÜ ELEŞTİRDİ
Bağış, "Raporda bizi en çok rahatsız eden hususlardan biri azınlık haklarına yönelik Türkiye'nin yaklaşımının kısıtlayıcı olmaya devam ettiği iddiasıdır. 2 ay evvel 1936 yılından beri çözülemeyen sorunu çözmüş bir hükümetin üyesi olmaktan onur duyuyorum. Azınlıkların Cumhuriyet döneminden beri en özgür dönemi yaşadıklarınım kendileri ifade etmektedir. Bazı üye ülkelerin etkisiyle, raporda hala kısıtlayıcı hükümler olduğunun vurgulanıyor olması kabul edilemez. 27 Ağustos 2011 tarihinde Vakıflar Kanunu'nda yapılan tarihi değişiklikten, Büyükada Yetimhanesinin tapusunun Ortodoks Rum Patrikhanesi'ne
teslim edilmesine, farklı kiliselerde yapılan ayinlere kadar kaydedilen birçok gelişme varken, bu ifadeyi kabul etmemiz mümkün değildir. Nitekim, farklı inançlara mensup vatandaşlarımız da sürdürülen diyalog ve çalışmalardan memnuniyet duyduklarını defalarca bizlere iletmektedirler" diye konuştu.
"TUTUKLULUK SÜRELERİNİ GÖZARDI ETMİYORUZ"
Bağış, "Öte yandan, Türkiye'de, toplum tarafından yıllarca tabu olarak görülen konularda açık ve serbest bir tartışma ortamının bulunmasının Avrupa Komisyonu tarafından teyit edilmiştir. Ancak özellikle basın özgürlüğü alanında Türkiye'de kapsamlı bir sorun olduğuna işaret eden ifadeleri ve
yürütülen soruşturmaların ifade özgürlüğünü zayıflattığı iddiasını kabul edilmesi zor iddalardır. Bu soruşturmaların gazetecilik faaliyetlerine ilişkin yürütülmemektedir. Komisyon'un Rapor'un diğer bölümlerinde bahsettiği üzere, Balyoz ve Ergenekon soruşturmaları ve diğer darbe planlarına ilişkin soruşturmalar, demokratik kurumların düzgün işleyişi ve hukukun üstünlüğüne duyulan güvenin güçlendirilmesi bakımından Türkiye için bir fırsattır. Bu kapsamda Komisyon kendi ifadeleriyle çelişmektedir. Raporda özellikle savunma hakları ve yargılama öncesi süreçlerin uzunluğu konuları eleştirilmektedir ki biz de bu konudaki rahatsızlığımızı müteaddit kereler dile getirdik. Uzun tutukluluk süreleri konusunda yaşanan rahatsızlıkları Hükümet olarak biz elbette göz ardı edemeyiz, etmiyoruz."
"MECLİSTEKİ KADIN ORANI BUGÜNE KADARKİ EN YÜKSEK ORANDIR"
Bağış "siyasette, kamu kurumlarının ve sivil toplum örgütlerinin üst kademelerinde kadınların temsilinin yetersizliği, töre ve namus cinayetleri, erken yaşta ve zorla yaptırılan evlilikler ile kadına karşı şiddet konuları İlerleme Raporu'nda ele alınmıştır. Kadın hakları konusunda özellikle mevzuatta yapılan düzenlemelerin sosyo-ekonomik gelişmeyle beraber toplumsal hayata ulaşması için çabalarımız artarak sürmektedir. Nitekim raporda, Aile ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Bakanımızın atanmış olmasıyla kadın hakları alanında çalışan STK'lar ile diyaloğun gelişmiş olması olumlu karşılanmaktadır. Meclisteki kadın oranı bugüne kadarki en yüksek kadın oranıdır. Elbette yeterli değildir ama çok önemli ilerleme kaydedilmiş olması göz ardı edilemez" diye konuştu.
SORULARI CEVAPLADI
Değerlendirmenin ardından Bakan Bağış basın mensuplarının sorularını yanıtladı. "Biz nerede hata yaptık da bunlar bu kadar övgüde cimri davrandılar dediğiniz noktalar hiç mi yok?" sorusuyla ilgili olarak Bağış şunları söyledi: "Biz o soruyu kendimize her gün soruyoruz. Biz kendimizi reform mutfağı olarak görüyoruz" dedi.
"TUTUKLULUK SÜRELERİNİN İNSANLARIN HAYATLARINI ZORA SOKTUKLARI KONUSUNDA HEMFİKİRİM"
Bakan Bağış tutukluluk süresinin uzunluğu ile ilgili soruya, "Bu konuda tutukluluk sürelerinin insanların hayatlarını zora soktukları konusunda bende hem fikirim. Hükümetimizde, başbakanımız da ve Adalet Bakanımız da hem fikir. Tutukluluk süreleri aslında normal suçlarda en fazla bir yıl, ağır ceza içeren suçlarda en fazla 2 yıl olabiliyor ancak sonra istisnai durumlar geliyor. İstisnalar kaldırılırsa bundan çok sayıda kişi etkilenecek. O zaman da bu raporda belirtilen tutuklulardan başka suçlardan yargısı devam eden kişilerde gündeme gelecek" diye konuştu. Adalet Bakanlığı'nın bu konuda çalışmalarının sürdüğünü ifade eden Bağış, bu süreçte yapılması gerekenin yargı erkine destek vermek olduğunu ifade etti. Tutukluluk sürelerinin kısalması ile ilgili muhalefet ile işbirliğine her zaman hazır olduklarını da vurgulayan Bağış, "İyi niyetimizden şüphe duyulmamalıdır. Uzlaşı komisyonuna katılımlarının bunun en iyi göstergesidir" diye konuştu.
"ÖNCE SAMİMİYETLERİNİ ORTAYA KOYSUNLAR"
AB ile müzakere süreciyle ilgili bir soruya Bakan Bağış, "AB'nin Türkiye için samimiyetini ispat etmesi gerekir. "AB ile 52 yıllık bir süreç var ortada, biz birbirimizi yeni tanımıyoruz. Önce samimiyetlerini ortaya koysunlar" diye cevap verdi. AB ile ilişkileri kesmeyi hiç düşünüp düşünmediklerinin sorusuna karşılık da Bağış, Türkiye ile müzakerelerin ancak AB üyelerinin oybirliği ile kesilebileceğini vurguladı. Bağış, Rum kesiminin dönem başkanlığı ile ilgili soruya, Rumlar'ın 2012'deki dönem başkanlıklarının Rum yönetiminin değil Kıbrıs'ta birleşmiş bir devlet tarafından üstlenilmesini arzu ettiklerini, bunun için de müzakerelere destek verdiklerini söyledi. Bağış, "Ama bir çözümsüzlük olursa bunun bedelini de Türk tarafına ödettirmeyiz" şeklinde konuştu. Bağış, Rumların dönem başkanlığı sırasındaki ilerleme raporunun nasıl sorusuna , "Bizim Konsey ya da Komisyon ile bir sorunumuz yok. Rapor, komisyonun raporu dönem başkanlığının değil. Aday ülke dönem başkanı ile ya fasıl açılıp kapatılırken ya da Ortaklık Konseyi'nde aynı masada oturma durumunda kalıyor. Bir yıldır fasıl açmadık, boyumuz kısalmadı, 6 ay daha bekleyebilir Türkiye Ortaklık Konseyi toplantısı da mesela Fransızlar döneminde yapılmadı, Rumlar döneminde de teyit edilir, olmayabilir, sonraki dönem başkanlığında işimize bakarız" diye konuştu..
"MALATYADA BİR AKRABAM YOK"
Bakan Bağış bugün basında kendisiyle ilgili çıkan haberin hatırlatılmasına üzerine, "Ben bu iddialara sadece güler geçerim. Çok şükür benim ne olduğum, nereli olduğum çok açık ve nettir. Gizli değildir. Siirtli bir ailenin çocuğuyum. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaktan onur duyan biriyim. Malatya da bir akrabam yok, olsa da bunu sorgulamak kimsenin haddi olmazdı. Bunlar komik şeyler. Bu konu Türkiye'nin nereden nereye geldiğinin güzel bir göstergesidir aslında" diye cevap verdi.