Cihan Haber Ajansı muhabirine konuşan Soylu, Koşaner'in, demokrat olmayan ancak mesleği içerisinden gelmiş kıdemli bir asker olduğunu ifade etti. Demokrat olmayan tavrıyla, kıdemin kendisine vermiş olduğu tecrübeyle birlikte TSK'nın içerisinde bulunduğu durumu özetlediğini, malumun ilanı olduğunu vurgulayan Soylu, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin bir kısmı, TSK'yı bir devlet politikası, genel politika olarak, hem halk tarafından en çok beğenilen ve desteklenen kurum olarak lanse etti. Özürsüz, kusursuz, mükemmele ulaşmış bir kurum olarak lanse edildi, değerlendirildi. Bu konuda kendi öz eleştiri mekanizmasını da hiçbir şekilde bu hasletlerinden dolayı çalıştırmamış kurum olarak karşımızda duruyordu. Söylemek isteyip söyleyemediğimiz, TSK içinde çok fazla içeriği açısından müdahil olamadığımız için veya bilemediğimiz için söyleyemediğimiz bazen de çok fazla haksızlık yapmaktan çekindiğimiz için tespitlerinde bulunamadığımız ama Türkiye ve dünyadaki gelişmiş ülkelerin silahlı kuvvetleri kıyas ettiğimizde, birtakım eksiklikleri ortaya koyduğumuzda, demokratikleşme, sivilleşme, modernleşme konusundaki eksiklikleri ortaya koyduğumuzun çok daha ötesinde tespitler yapmıştır Koşaner."
"YENİ BİR YOL HARİTASI İÇİN MİLATTIR"
TSK içindeki bu tespitlerin hem sivil iktidara hem askeri bürokrasiye yeni bir yol haritası için milat olduğunun altını çizen Soylu, bugüne kadar yapılan bir takım değerlendirmelerin de aslında üst örtme kompozisyonu olduğunun çok net görüldüğünü ifade etti.
Açıklamaların TSK'nın büyüyen mekanizması açısından bir öz eleştiri olarak kabul edilmesi gerektiğini belirten Soylu, işin daha acı tarafının ise TSK'nın kendi iç mekanizmasının her türlü haksızlığa, her türlü başarısızlığa ve her türlü yanlışa nasıl sahip çıktığının en açık göstergesi ve delili olduğunu kaydetti. Soylu, başta Koşaner olmak üzere TSK yetkililerinin bu konuda hem millete hem de hukuka açıklayacakları şeylerin olacağını düşündüğünü dile getirdi.
"SİYASETÇİ, HALKIN KENDİNE VERDİĞİ YETKİYİ ASKERE BIRAKTI"
Siyasetin, askere alan bıraktığını, siyasetçinin halkın kendine verdiği yetkinin önemli bir bölümünü fiili olarak askere devrettiğini anlatan Soylu, "Bu alana müdahale etmemeyi de kırmızı kitabın, 1982 Anayasasının, Siyasi Partiler Kanunu'nun bir gereği olarak, daha doğrusu bir mazereti olarak ortaya koymuş ve bu mazeretlerin tümüne de sığınmış. Siyasetçi bugüne kadar yasak savmış. İşin doğrusu bu. Bunda yakın dönem siyasetinin de uzak dönem siyasetinin de ciddi bir şekilde kabahati var." diye konuştu.
CHP'li Süheyl Batum'un, "Kağıttan kaplanmış" sözlerini de hatırlatan Soylu, ifadenin söyleyen ve söyleten açısından çok talihsiz bir ifade olduğunu belirtti. Gelinen noktada TSK'nın bu ifadelerden alınmasının çok haklı olduğunu dile getiren Soylu, şunları söyledi:
"Çünkü neredeyse bu ifadelerin hangi amaçla söylendiği veya farklı amaçla söylendiği ortada olsa da TSK çok zaafiyetler içerisinde bulunuyor. Bunu siyasetçinin görmemesi, yani çalıştığı bir kurumu görmemesi bence TSK'nın içinde bulunduğu zaafiyetten çok daha büyük zaafiyettir. Bunda hepimizin kusuru var ve herkesin kabahati var. Şeffaflaştırmamak, denetlememek, bu konuda modernizasyona zorlamamak ve içinde olmamak halkın siyasetçiye vermiş olduğu yetkiyi har vurup harman savurmak demektir; boşa kullanmak, boşa tüketmek demektir. Siyasetçi, bu kadar içerisi sorgulanabilecek ve eleştirilebilecek, başarısızlıklarla dolu bir kurumu maalesef fark edememiş ve aslında bunun bedelini de siyasetçi ödemiş. Yoksa Türkiye'ye bütün gelişmiş dünya ülkeleri boşuna askeri demokrasi demezler. Kendi içerisinde kurumsal sağlığını kavuşturamamış bir bünye, elbette ki bütün Türkiye'ye aynı sağlıksızlığı zerk edecektir."
Soylu :“Koşaner'in Açıklamaları Malumun İlamıdır“
Soylu :“Koşaner'in Açıklamaları Malumun İlamıdır“
Eski Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Süleyman Soylu, açıklamaların malumun ilamı olduğunu söyledi. Siyasetçinin Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)'nin içinde bulunduğu zaafiyeti görmemesinin çok daha büyük zaafiyet olduğunu vurgulayan Soylu, "Bunda hepimizin kusuru var, herkesin kabahati var." dedi