Makam odasında gazetecilere açıklamalarda bulunan Süleyman Soylu, Türkiye'nin model demokratik ülke olmaya çalıştığını belirterek, şöyle konuştu:
"Türkiye, özellikle model demokratik devlet olmaya çalışıyor. Referandumda Türkiye'de 26 madde anayasa değişikliğinde ortaya çıktı. Milletimizin yüzde 58'i de 'Evet' dedi. Türkiye'de birçok şey, zihniyet değişti. Milletin mağduriyetleri ortadan kalktı. Yargı kendi konumuna oturmaya başladı. Yargı Türkiye'de bir şekilde imtiyazların, güçlülerin yargısı ve üstünlerin hukuk olmaktan bir şekilde kaybolmuştur. 600 bin dosyanın olduğu Yargıtay ve Danıştay'da bugün herkes yargının hızlılığının sağlanması için her şeyi yapmaktadır. Dün Ankara'da kendi dosyaları için kamp kuran insanların artık kamp kurmalarına gerek kalmadı."
TUTUKLULUK SÜRELERİNİN ORANINDA DÜŞÜŞ
Türkiye'deki tutukluluk sürelerinin oranlarında ciddi düşüşler yaşandığını açıklayan Süleyman Soylu, şöyle devam etti:
"Türkiye'de 2002 yılında tutuklu ve hükümlü oranı yüzde 50'ydi. Avrupa Birliği müktesebatı içinde yaptığımız değişimlerle, yargı ve tutukluluk süreleriyle ilgili Türkiye'de referandumdan sonra çok önemli adımların atıldığının en bariz ispatıdır. Ben referandum sürecinde tutuklu ve hükümlü sürelerini söylerken, o gün Türkiye'de hayır diyenler, tutukluluk sürelerinin bugün azalmasına rağmen, uzun tutukluluklara itiraz etmeyenler, kendi zihniyetindeki insanlar bugün bir şekilde bundan etkileniyor diye tutukluluk sürelerini maniple ederek itiraz etmektedirler. Her zaman yaptıkları anlayışı ve istismarı bugünde yapmaktadırlar. Onlar için vatandaş Ahmet önemli değildir, taksici Selami önemli değildir. Kendi sınıflarından birisi uzun tutuklulukla karşı karşıya kalmışsa onlar için o gün kıyamet günüdür. 31 Aralık 2012 itibariyle, 373 ceza ve infaz kurumunda 104 bin 313 hükümlü, 31 bin 707 tutuklu var. Toplam yüzde 23,3. Yüzde 76,7 hükümlü, yüzde 23,3 tutuklu var. 2001'de yüzde 50,4 tutuklu. 2009'da yüzde 34,6, ve şu anda 23,3. Demek ki referandum ve sonrası, Ak Parti'nin 2001'den beri yaptığı uygulamalar net bir şekilde tutukluluk oranlarını indiriyor. Bu hepimiz açısından önemli bir süreçtir."
'TARİHLE YÜZLEŞMEK SADECE MAHKEMEDE OLMAZ'
Soylu, bir televizyon kanalında yayınlanacak Adnan Menderes'in yaşamını konu alan bir diziyle ilgili olarak, "Dizi işine CHP ve Kılıçdaroğlu bakıyor. Siyaset zor bir iştir. Sorumluluk taşır. Siyaset sonradan öğrenilmez. Maalesef CHP lideri de böyle bir sıkıntıyla karşı karşıya. Karga kekliği taklit ederken kendi yürüyüşüne şaşarmış. Kılıçdaroğlu da 'Ak Parti'yi taklit edeceğim' derken kendi yürüyüşünü şaşırmış durumda. CHP'nin yaptığı zulüm, cefalar Türkiye'de büyük tahribat oluşturmuştur. Kılıçdaroğlu'nun yaptığı gaflardan da, gerçekleştirdiği çarklardan da Brezilyalılar'ın beyaz dizisini üreten senaristlerine malzeme bulmakta güçlük çekilmez. Geçmiş tarihimizin hepimizin üzerinde bıraktığı tahribatlar söz konusudur. 1950-60 dönemi Türkiye'ye için iyi bir dönemdir. 60 darbesi ve sonrası da Türkiye için ara rejimin başladığı dönemdir. Elbette ki o günün Türkiye'sini iyi tanıtmalıdır. Geçmiş tarihlerle yüzleşmek her zaman mahkemelerle olmaz. Her zaman sıcak çatışmalarla olmaz. Bazen yumuşak işlerle de olur. Türkiye'de de bunu ekonomi ihtiyaç haline getirdi. Türkiye'nin edebi klasikleri bugün televizyon dizisine çevriliyorsa o tarihteki yaşananların dizilerle geniş kitlelere anlatılması doğrudur. Yorum dili kendilerine aittir. 'Muhteşem Yüzyıl' ve 'Hatırla Sevgili'de dönem dönem yorumlarımız, eleştirdiğimiz noktalar oldu. Ama bütün bunların hepsi kendi değerlendirmelerimiz olarak kalır. Önemli olan fotoğrafın tamamını toplumla karşı karşıya getirmek, farkındalık oluşturmaktır" diye konuştu.
'ÇOCUKLARIN DAĞA ÇIKMASI BİZİM ARZUMUZ DEĞİL'
Süleyman Soylu, İmralı görüşmelerine ilişkin, sürecin tamamlanması halinde Türkiye'de bilimin yükseleceğini, zenginlik, kardeşlik ve demokrasinin artacağını ifade ederek, "Hükümet ve başbakanımız cumhuriyet tarihinin en önemli riskini almıştır. Bu riskin karşılığı savaş değil, barış ortamıdır. Bu meselenin detaylarından çok fotoğrafına bakmak gerekir. Oradaki çocuklarımızın dağa çıkması bizim arzu ve isteğimiz değildir. Teröre bulaşması, kendi ülkesindeki insanlarla bir mücadeleye girmesi elbette Türkiye'yi bugüne kadar büyük bir enerji kaybına uğratmış ve büyük bir sıkıntıya sokmuştur. Türkiye'de insanımızın bir huzur toplumu bütünlüğüne ulaşabilmesi için büyük bir çaba sarf ediliyor" dedi. Süleyman Soylu daha sonra Necip Fazıl Kısakürek kongre merkezi'ndeki siyaset akademisi eğitim programına katılarak ilk dersi verdi.Ensonhaber