Bozkır, Sultangazi'deki Sahra Düğün Salonu'nda iş adamlarıyla bir araya geldi. Sultangazi Belediyesi'nin ilçede yürüttüğü çalışmalara ilişkin kısa film gösteriminin ardından konuşan Bozkır, Türkiye Cumhuriyeti'nin çok önemli bir nokta yakaladığını ve buralara kolay gelinmediğini, önemli bir lidere sahip olunduğunu ifade etti.
2015 SEÇİM SİMÜLASYONU İÇİN TIKLAYIN
Cumhuriyet tarihinde Recep Tayyip Erdoğan, Mustafa Kemal Atatürk, Adnan Menderes ve Turgut Özal dışında çok fazla insanın sayılamayacağını dile getiren Bozkır, bunları muhafaza etmenin, elde etmekten her zaman daha zor olduğunu vurguladı.
AK Parti'de insanların tevazu içinde olduklarını, hiçbir zaman yaptıklarıyla övünmediklerini aktaran Bozkır, siyasette tevazunun bazen yanlış anlaşılabildiğini söyledi. AK Parti iktidara geldiğinde tam anlamıyla bir enkaz devraldığını, 22 bankanın battığını ve Türkiye'nin bu batık bankaların 45 milyar dolar bedelini ödemek zorunda kaldığını anlatan Bozkır, her tarafta sıkıntı içinde olan Türkiye'den bugün gelinen noktanın hatırlanması gerektiğini bildirdi.
Türkiye'nin kişi başı milli gelir, ihracat, turizm gibi bütün rakamlarının AK Parti iktidarı döneminde üçe katlandığını belirten Bozkır, bugün Merkez Bankası'nın net rezervinin 135 milyar dolara ulaştığını kaydetti.
"IMF ile ilişkimizi kapatınca Türkiye gelişmeye başladı"
IMF'nin geçmişte Türkiye için günlük yaşamın bir parçası olduğunu dile getiren Bozkır, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"IMF'ye olan borcumuzu da tamamen ödedik. Bugün, sıfır IMF borçlu bir Türkiye var. Hatta IMF'nin zorda olduğunu hissedince dedik ki; 'Bizde para çok. 5 milyar dolar hazır. İstediğiniz zaman gelin, alın, harcayın. Bizim de size bir faydamız olsun'. Ama IMF ilişkisinin şu kötülüğü var. IMF'nin reçete sunduğu hiçbir ülke bir yere varamadı. IMF ile ilişkimizi kapatınca Türkiye gelişmeye başladı. Çünkü kendi politikalarımızı uygulayabildik. Kendi politikalarımızla bu noktalara gelebildik.
Sadece ekonomi değil, önemli bir siyasi reform süreci yaşandı. Yaklaşık 1960'tan bugüne kadar Türkiye bir askeri vesayet altında kıvrandı durdu. Bunun kırılması da yine AK Parti döneminde oldu. 2000 reform yasası bu ülkede gerçekleştirildi. Hep yeni kanunlar çıktı. Milli Güvenlik Kurulu yasası değiştirildi. Toplantı, gösteri yürüyüşleri kanunu yeniden düzenlendi. Bugün Türkiye'de eğer 104 bin sivil toplum kuruluşu varsa demokrasinin göstergesidir. Gerçekten büyük bir dirayetle bugünlere gelindi. Siyasi reformlar tamamlanıp ileri bir demokrasiye geçildi. Tabii iktisadi kalkınmanın da gerçekleşmemesi için hiçbir neden kalmadı. Türkiye onun için zincirlerini kırdı."
"Dünyadaki dengeler değişecek"-
Bozkır, Türkiye'de belediyecilik anlayışının AK Parti döneminde daha da ileri gittiğini belirtti. Ulaşım konusunda önemli yatırımların yapıldığına değinen Bozkır, "Hayatında ilk defa uçağa binen insanlar bu dönemde oldu. AK Parti iktidara geldiğinde THY'nin 20 uçağı vardı, bugün 280 uçağı var. Anlaşması yapılanlarla uçak sayısı 450. THY 108 ülkede, 261 şehre uçuyor. Muhalefet diyor ki; 'Ne var bunda?' Anlayamadıkları şey, bu uçakların kuyruğunda Türk bayrağı var. 108 ülkeye Türk bayrağını taşıyorsun. İftihar edilecek uçaklarla" dedi.
Bozkır, havalimanlarından yaklaşık 25 milyon yolcu taşındığını, uçakların bazen bir saat havada döndüğünü belirterek, "Yeni bir havaalanı yapacağız 'Efendim ne lüzumu var? Bu havaalanına çok fazla uçak gelir, 150 milyon yolcu taşır. Hem o yolcular İstanbul'u kalabalıklaştırır hem o uçaklar çarpışır marpışır. Ne gerek var?' diyorlar. CHP kafası bu. Halbuki 6 pisti olan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin cebinden bir kuruş para çıkmadan, yap-işlet-devret sistemiyle bir havaalanı yapılıyor. 150 milyon yolcu taşımanın ötesinde, Türkiye'nin stratejik önemi Türkiye'ye gelecek. Dünyadaki dengeler değişecek. Frankfurt Havaalanı'nın yaptığını bu havaalanı yapacak. 'Niçin bu kadar sıkıntı başlıyor?' sorularının bir tanesinin cevabı da aslında Almanya'nın stratejik üstünlüğünü kaybetmemesinden kaynaklanıyor" şeklinde konuştu.
Marmaray'a değinen Bozkır, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gözlerinin içine bakıyorsunuz, 'Çatlak olsa da su bassa, bu tünel denize gömülse' diye bakıyor. Mutlu olacak adam. Hakikaten böyle bir kafa olamaz. Bizde de inat var ya hani kıskandırmak bir meziyettir. Bu sefer lastik geçişli tünel... 'Ya ne zaman başladın ona?' diyor. Biz ona başlamıştık sen yeni fark ediyorsun. Köprü yapıyoruz, 'İki tane var, üçüncüyü niye yapıyorsun?' Anlamıyorsun, 'Bu köprünün altından tren de geçecek' diyoruz. 'Ya tren nereden çıktı?' diyor. 'Hızlı tren' diyorsun, 'Ya ne gerek var, hızlı gider miymiş tren?' diyor."
Seçim süreci
AB Bakanı ve Başmüzakereci Bozkır, 7 Haziran'da yapılacak seçimlere de işaret ederek, şunları söyledi:
"7 Haziran'da eğer bir yanlışlık olursa Türkiye'yi çok kara günler bekler. Nasıl kara günler bekler? Kasası tam takır, bir akbaba gibi AK Parti'nin biriktirdiği paralara saldırıp, onları hemen harcamayı kafasına koymuş bir iktidar. Ele güne muhtaç bir Türkiye. Hatırlayacaksınız, bir milyon dolar için Lüksemburg'un kapısında beklediğimiz bir Türkiye'yi de ben yaşadım. Böyle bir Türkiye'ye mi gideceğiz acaba? Bütün bankalarımızın iflas ettiği, ekonomik sistemimizin çöktüğü bir Türkiye'ye mi gideceğiz? 830 milyar dolar milli gelire sahip bir Türkiye'yi, Cumhurbaşkanımızın dediği gibi '2 trilyon yetmez, 5 trilyonluk bir Türkiye yapacağım' diyor. Vizyon bu. 5 trilyon ne demek biliyor musunuz? İki tane Almanya demek. Türkiye'yi 2023'te Almanya'nın iki misli haline getirmek isteyen bir hükümete mi, yoksa tam takır hiçbir şeyi olmayan iflasa sürüklenmiş bir Türkiye mi? Onun da ötesinde Türkiye'de bu demokratik kazanımlar her an geriye gidebilir."
Konuşmasında çözüm sürecine de vurgu yapan Bozkır, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'ye çok önemli maliyeti olmuş terörle mücadelede, bu barış sürecini ortaya atan ve bugüne getiren AK Parti'dir. Hiç kimse kendine pay çıkarmamalıdır. HDP, 'Ben olmazsam barış süreci, çözüm süreci olmaz' diyor. Senin sayende ne oldu da bunu diyorsun? Ne olduysa AK Parti hükümetinin insanlara insan gibi muamele etmek, Türkiye'de öteki kavramını ve etnik kimlik farklılığını kaldırmak niyeti olduğu için çözüm süreci bu noktaya geldi. Sen olmasan da bu yürüyecek. Bu seçimlerden sonra AK Parti kazansın, HDP baraj altında kalsın bu süreç yine yürüyecek. Türkiye'ye hiçbir şey olmayacak. Şimdi bir korku salıyorlar; 'HDP baraj altında kalırsa şu olurmuş, bu olurmuş'. Ne olurmuş? Efendim işte paralel meclis açarmış, herkes de oraya girermiş. Gelenler zaten Diyarbakır'ı ziyaret etmeden geri dönmüyorlar. Bu sefer tekrar giderler. Ne olmuş yani? Ama bu Türkiye'nin geleceği bakımından ne kadar fayda sağlar, onu değerlendirmek lazım. Onun dışında çok önemli bir toplumsal barış sağladık. Türkiye'de öteki kavramının kaldırılması Türkiye'nin en önemli unsurudur. "