banner171

Ankara’da Hâkimler Varmış…

Geçtiğimiz yıllarda bu başlıkta biz yazı 1 yazdığımı çok iyi hatırlıyorum. Konusu herhalde nispi temsilin uygulanması ile ilgiliydi. Hukuku her zaman delinecek örümcek ağı zanneden eşek arıları misali hukuk karşısında o zaman nasıl şaşkına döndülerse şimdi de şaşkına döndüler.
Ankara 14. İdare Mahkemesi TÜRMOB Genel Başkanı Cemal Yükselen’in seçilme yeterliliğine haiz olmadığı gerekçesiyle başkanlığının düşürülmesine karar verdi. Daha 6 ay önce hukuksuz şekilde seçtikleri başkan bugün o koltuğu bırakmak zorunda kalıyor. Daha dün mesleğe başladığı gün gibi ortada olan birini ülkenin en büyük meslek birliğinin başına getirmek nasıl bir duygu anlamak mümkün değil. Esasında biz biliyoruz da kandırılmış kitlelere izah edemiyorduk. İzah da ediyorduk ama “bizdendir” mantığını kırmak, öylelere laf anlatmak zor oluyordu.
Ömür boyu başkan kalacağım diyen biri dün gönderdiği tehditvari mektubunda “Genel Kurul toplantısı esnasında da grupların başkan adayları konuşmalarını yapmış, kendilerini tanıtmış, projelerini haziruna anlatmışlardır. Bütün adayların özgeçmişleri bilinmesine karşın hiçbir delege adaylara itiraz etmemiş, kesinleşen aday listeleri doğrultusunda Genel Kurulun ikinci günü seçimler yapılmış ve bu seçim sonuçları ile Birlik Yönetim, Denetleme ve Disiplin Kurullarımız teşekkül etmiştir 2 ” diyor. Diyor da kimse itiraz etmeyecek sanıyor. Kaldı ki hem orada hem de başka platformlarda yüzlerce kişi aman yapmayın demedi mi? Dese de kim kâle aldı denilenleri! Ama gerçeklerin ortaya çıkma gibi bir alışkanlığı var.
Daha hiçbir aday doğru dürüst belli değilken hatta oda seçimlerinin daha mürekkebi kurumamışken yazdığımız bir yazıda “Bir numaralı delege olarak gönlünün TÜRMOB’da olduğunu biliyoruz ama o formül nasıl yürüyecek onu bilmiyoruz. 3568 sayılı yasaya göre oda ve birlik yöneticiliğine seçilmek için en az üç yıl, başkanlığa seçilmek için de beş yıllık kıdem gerekiyor. O yüzden Yeminli Mali Müşavirler odası değil de TÜRMOB yöneticiliği hedef alınmış durumda. Ya başkan yardımcılığına razı olacak ya da başka formüllerle
TÜRMOB başkanlığı hedefleniyor 3 ” demişiz. Bununla kalmış mıyız; hayır, muhtemel aday üzerine de tahminlerimizi sıralamışız. O yazımızda “O zaman yapılacak iş düşük profilli bir başkan seçtirerek, başkan yardımcısı olarak başkanın bütün yetkilerini kullanmak olur. Veya kazanılan Yeminli Mali Müşavir ünvanı alınarak kendini başkan seçtirmek olarak görülüyor. Bu da sorunlu bir işlem olarak idari yargıya konu olur ve belki de yıllarca sürecek bir dava başlamış olur. Dava devam ederken de üç yıllık görev süresi bitmiş olur” diye ilave etmişiz. Burada sır olan bir konu var mı, yok ama kime anlatacaksınız? Sanki suçlu başkalarıymış gibi “Ne var ki, demokrat olduklarını ifade ederek seçimlere katılan, ancak Genel Kurulun iradesini içine sindiremeyen bir grup tarafından Birliğimiz aleyhine Genel Başkanımız Prof. Dr. Cemal Yükselen’in seçilme yeterliliğini taşımadığı iddiası ile davalar açılmıştır” diyerek dava açanlar suçlu ilan edilmekten çekinilmemiştir.
İnsan bir bakmaz mı bizim krallık hevesimiz hem bizleri hem de mesleğimizi rezil rüsva etti. Biz nerede hata yaptık demesi gerekmez mi? Yok onlar hata yapmazlar hep başkaları yapar öyleyse hadlerini bildirmek gerekir. Açık hukuksuzluğu görüp ona itiraz etmenin neresi mesleğe ihanet oluyor. Mesleğin altına dinamit koyanlar, suçlu olmayacak, onu sobeleyenler suçlu olacaklar, Hocamın tabiriyle “hadi oradan, hadi”!
Yine bu birbilen “Prof. Dr. Cemal Yükselen, yapılacak yeni görev dağılımından sonra hangi makama gelirse gelsin ve unvanı ne olursa olsun; 16 Ekim 2016 tarihinde yapılan Genel Kurulun iradesinden aldığı yetkiyle Genel Başkanımız olarak çalışmalarına devam edecektir” diyor. Bunu anlamak mümkün mü yine o yazımızda belirttiğimiz gibi kendisi için düşündüğü başkan yardımcılığını bu kez Cemal Bey için düşünüp seçilecek başkanı gölge başkan mı yapmayı düşünüyor? Evet, siz Cemal beye genel başkan dersiniz diyebilirsiniz ama 105.000 kişilik meslek camiası Cemal beye başkan değil belki titrine hürmeten hocam diye hitap edecektir.
İtirazlarımız bununla kalmış değil genel kuruldan hemen sonra yazdığımız Yapabilir mi göreceğiz… 4 ve daha mürekkebi bile kurumayan Bu da olur mu demeyin... 5 başlıklı yazılarımızda hep bu konuyu işlemişiz. Ayrıca sosyal medyada yazdığımız yüzlerce notu saymıyorum bile. Duymuyorum bilmiyorum demek bu işin çözümü değil ara sıra dışarıda neler olup bittiğine de bakmak lazım.
Referandum süresince bize her gün yolladığınız mailleri hala unutmuş değiliz, tek adama karşı olduğunuzu her fırsatta tekrarlıyordunuz. Ne oldu tek adamlık sadece başkası olunca karşı çıkılacak bir fenomen değil her zaman ve her halde karşı çıkılacak bir şeymiş değil mi?
YORUM EKLE

banner208

banner148

banner150

banner153