Ne garip dünya, geçen yıllar evlerden çıkamıyorduk. Şimdi evlere giremiyoruz.
Yani ne evler bizim nede sokaklar bizim mülkün tek sahibi Allah cc.
Öyle bir topraklarda yaşıyoruz ki üstü de imtihan altı da imtihan;
Öyle bir Vatanda yaşıyoruz ki dünyanın gözü bu topraklarda.
Öyle bir bölgede deprem Afetiyle Asrın felaketini yaşadık ki bütün dinlerin yaşanmış olduğu topraklar.
Düşünün Anadolu’da İslam’ın ilk camisi kabul edilen Hatay’daki Habibi Neccar Camii yıkıldı.
İsimleri bu yazıya sığmayacak ne mabetler ne yuvalar yıkıldı.
Evet, 6 Şubat 2023 saat 04.17 yeryüzündeki en büyük deprem afetlerinden biriyle uyandı tüm Türkiye ve dünya.
Canlarımız yandı gözlerimiz gecenin karanlığında çığlık ve toz bulutları arasında Umutlar aradı.
Geçen bu süre içinde çok canlar yitirdik. Çok da ibretlik canlar kurtarıldı.
Halen devam eden artçılara rağmen en kazlardan nice canların bedeni bekleniyor.
Zaman dünya ve ahiret için imtihan zamanı. Şuan çığlıklara kabahat bulma zamanı değil,
Destek olma ve yardıma koşma zamanı. Lakin tüm dünya dinine mezhebine bakmaksızın bizlere yardıma koşarken,
Alman'ı,İspanyol’u,Yunan’ı bile biziler için gözyaşı dökerken halen içimizdeki bazılarının yaşanan acılara rağmen,
Bu Afeti siyasi malzeme yapıp bir yerlere su taşıması insanlık dışı davranış değil de nedir.?
Afetin büyüklüğünü ve durumu özetleyen en kısa ve güzel izahlardan biri Hatay Belediye başkanı Lütfü Savaş diyor ki;
Öyle bir afet oldu ki 10 ili birden etkiledi, binlerce km kare içinde sokaklar binalar yıkılmış.
Hava limanı ve Liman zarar görmüş dolaysıyla o anda tüm dünyadaki kurtarma ekipleri gelse bir şey değişmezdi diyor.
Dostlar bizlerde bir vesile ile 16-17 Şubatta gönüllü olarak Kahramanmaraş’a gittik.
Bir şehrin neredeyse yarıdan çoğunun yıkıldığına ve yüzlerce insanın mağduriyetini yerinde görme imkânı bulduk.
Elimizden geldiğince merhem olmaya çalıştık.
Çok acı hikâyelerin çıktığı Ebrar Sitesinin yanında kaldırım üzerine oturmuş İki evladının cansız bedeni çıkarılmış,
Halen aynı enkazda kalan İki evladının daha ölüde olsa çıkarılıp defnedilmesini bekleyen,
Acısının tarifi olmayacak bir Annenin üzüntüsü-hazin bekleyişi ve dualarına şahit olduk ki kim yaşamak ister bu acıyı.
Belediyemizin yemek karavanının başında yemek dağıtılırken dedesiyle yanıma geldiğinde dizime oturan,
O tombul suratlı Yörük şapkalı 1,5 yaşındaki masum Enes’i nasıl unutabilirim.
Orada gördük ki Devletimiz tüm kurumlarıyla ve gönüllülerle her yerde varlar.
Deprem ve Afetler dünya gerçeğidir.
Hz. Ömer devrinde deprem olmuş ve çok uzun süre devam etmiş. Sahabe gelip ne yapacağız diye sorunca Hz Ömer’e Tövbe edin,
Tekrar sorunca Secdeye kapanın, Kuran okuyun, Namaza devam edin demiş (r.a).
Evet, dünya fenni ve ilmi bilimi ve teknik konular hayatın gerçeği ama buda gerçek dostlar.
Bu afette de deprem anından itibaren ülkemizin her köşesinden her kurumundan 24 saat boyunca yardım getiren vatandaşlarla beraber,
TIR’ları yükleyen yolcu etmeden ayrılmayan ALNI ÖPÜLESİ GENÇLERİMİZ Vatan size minnettar.
Kim gençlere Z kuşağı diye bakıyorsa dönsün bir kere daha düşünsün.
Gençler Z kuşağı değil Alfabemizin tüm harfleriyle bu Vatanın ve İslam’ın sancaktarı Aslanlar gibi Neferlerisiniz.
Siz bu Ülke ve insanımız ne duruma düşerse düşsün tutup bizleri kaldıracağınızı gösterdiniz.
Ben gözlerimle sizleri gördüm Rabbim de şahittir. Doğrular ve gerçekler anlatılırsa sizlerin yapamayacağı bir şey olmaz.
Bizim inancımıza göre her zorluktan sonra bir kolaylık vardır.
Ne diyor Necip Fazıl Kısakürek;
Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte! Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte! Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir! Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!
Sağlıcakla.
Ağzına yüreğine sağlık.Cok güzel ifade etmişsin maşAllah