Azınlığın Çoğunluğa Tahakkümüne Bir Örnek Olarak TÜRMOB
Geçtiğimiz günlerde TÜRMOB Genel Kurulu yapıldı. Ülke çapında 78 SMMM VE 8 YMM odasından
seçilen delegelerden oluşan 1891 delege seçimlerde aday olan gruplara ve adaylara oylarını verdiler.
Verdiler ama bu oylar 5 ay önce yapılan oda genel kurullarında seçilen delegeler tarafından
işaretlenen adaylara verildi. Yani oda genel kurullarında her grup kendi delegesini seçerek buraya
geldiği için hedeflenen sonuca çok rahat ulaşıldı.
Adına çağdaş denilen ama çağdaşlıktan fersah fersah uzak bir grup yöneticisi seçimlerden önceki gün
“biz 1050, Meslekte Birlik Grubu 380, Masum Türker Grubu 220, Türkiye 3568 Platformu da 180 oy
alacak” demiş. Sonuçlara baktığımızda anket firmalarının iddia ettiği gibi sapmanın %5 gibi bir oranda
olduğunu görüyoruz.
Bilindiği gibi TÜRMOB, SMMM ve YMM’lerin oluşturduğu bir birlik. 3568 sayılı yasa bu birliğin ve
odaların nasıl kurulacaklarını, nasıl yönetileceklerini ve yöneticilerin nasıl seçileceğini düzenlemiş. Bu
düzenleme sadece 2010 yılında 5786 sayılı yasa ile değişti. O değişiklik sonucunda oda ve birlik
başkanları ve yöneticileri seçimlere katılan grup ve bağımsız adayların aldıkları oy oranında yönetime
katılmasını öngörüyordu. Ancak geçen 12 yılda bu konuda zerre kadar bir yol alınamadı. Adına çağdaş
denilen grup burayı kendi tapulu malı gibi gördüğü için “tapulu mülküme gecekondu yaptırmam”
iddiasıyla her seçimde değişik atraksiyonlarla yönetimde kalmayı bildi. Bu arada bazı küçük odalarda
hâkimiyetleri kırıldıysa da genelde bir değişiklik olmadı.
Bu arada odaların en önemli gelir kaynaklarından biri olan nispi aidatın kanuna aykırı olduğu
iddiasıyla açılan bir dava yönetmeliğin iptali ile sonuçlandı ve odalar çok büyük bir gelirden mahrum
kaldı. Bunun sonucu olarak TÜRMOB’a çok büyük borçları olan odalar, TÜRMOB yöneticilerinin iki
dudağı arasından çıkacak sözlere daha da dikkat etmek zorunda kaldılar.
Genel kurulda birkaç konuşmacı çok büyük borçlar altında olduklarını ve odalardaki personeli TÜRMOB’un istihdam etmesi
gerektiğini bile söylediler. Bu şartlar altında gidilen seçimlerden ne tür sonuçlar çıkabileceğini
kestirebilmek çok da zor değil.
Bütün bunların yanında seçilecek kurullarda bulunması gereken ünvanlar konusundaki karmaşa da
olaya tuz biber ekmeye devam ediyor. Örneğin yönetim kurulunda Türkiye 3568 Platformunun aldığı
190 oy ve TÜMDEP Grubunun aldığı 235 oy hesaba katılmazken Çağdaş Grup 167 ve 142 oy ile
yönetim kuruluna üye sokmayı başardı. Bu çarpık yapıya yapılan itiraz ise reddedildi. Yine denetleme
kurulunda Meslekte Birlik Grubu’nun aldığı 388 oy çöpe atılarak üye çıkaramazken Çağdaş Grup 326
oy ile üye çıkardı. Bu konuda yapılan itiraz da ilçe seçim kurulu tarafından reddedildi.
Daha da vahimi var esasında 3568 sayılı kanunun 35, 38 ve 39. Maddeleri incelendiğinde yani
yönetim, denetleme ve disiplin kurulu üyelerinin kim olduğuna ve nasıl seçileceğine bakıldığında
SMMM’lerin esamisinin okunmadığını göreceksiniz. Bu maddelerde seçilecek en az sayıdaki YMM’ler
zikredilirken eksikliklerin kimler tarafından doldurulması gerektiği belirtilmemiştir. Bunun anlamı bu
kurulların tamamının YMM’ler tarafından doldurulacağıdır. Yani şunu söylemeye çalışıyorum 1900
delegenin en fazla 100’ünü ve toplam üyenin %5’ini oluşturan bir azınlığın çoğunluğa tahakkümünün
olduğu bir yapı demokratik olamaz. İşin tuhafının 100 yıl önce padişahlığı kaldırdık diyenlerin bu
yapıyı savunmasıdır. Doğru padişahlığı kaldırdınız ama oligarşiyi getirdiniz.
Not: Ben bu yazıyı yayınlamaya hazırlarken TÜRMOB kurullarında görev dağılımı da yapılmış.
Beklenildiği gibi Kurul başkanları YMM olarak belirlenmiş. Çok hayırlı olmasa da bize hayırlı demek
düşüyor.