EL KAİDE YALANIYLAKUZEYDE OPERASYON
ABD Başkan’ı Donald Trump’ın DEAŞ’la mücadele özel temsilcisi Brett McGurk, 27 Temmuz’da Ortadoğu Enstitüsü’nün düzenlediği bir panelde konuşmuş ve burada Türkiye’nin mücadele ettiği Heyet Tahrir Şam’dan (HTŞ) bahisle El Kaide tehdidinden söz ederek bu örgütün İdlib’te Hatay sınırı üzerinden destek aldığı tezviratına sarılmıştı. PKK ağzıyla konuşan McGurk El Kaide’nin Türkiye üzerinden yardım aldığı şeklinde kirli bir imada bulunmuş ve bunun üzerine Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Sedat Önal tarafından doğrudan aranarak kendisine “Beyanlarınız kabul edilemez ve bunları reddediyoruz. Amacınız provokasyon yaratmak değilse, beyanlarınızı bir an önce düzeltiniz” denilmişti. McGurk’ün bu çıkışı, “Terör koridorunu Akdeniz’e ulaştırmak için hayati bir önem taşıyan Fırat Kalkanı Bölgesi ve İdlib’e operasyon zemini hazırlanıyor” şeklinde yorumlandı. Temsilcinin iftirası, Irak ve Afganistan savaşlarının ‘El Kaide bahanesiyle’ başlatıldığı hesap edildiğinde de, saldırıların terör koridorunu engelleyen Fırat Kalkanı’na ve hatta Türkiye’ye uzanabileceği yönünde tehlikeli bir yön de barındırıyor. Bu gelişmeler PYD’ye bir türlü kesilmeyen askeri sevkiyatları daha bir önemli hale getiriyor.
SALDIRILAR DEYR EZ ZOR’A KADAR GENİŞLEYEBİLİR
Terör örgütü PYD’nin Rakka’dan sonra hedef haline getirdiği bir başka önemli merkezin Deyr Ez Zor olduğu biliniyor. Arap medyasına demeç veren sözde Rojava Asayiş Genel Komutanı Ciwan İbrahim, Deyr Ez Zor ile ilgili Arap medyasına şu ifadeleri kullandı: “Gerçek savaş Deyr Ez Zor’da olacak. Rakka’dan daha önemli bu alan petrol ve doğal kaynaklar bakımından zengin. Suriye’nin Irak’taki geçidi ve Araplar ile Kürtler arasındaki bağlantı. Aynı zamanda Irak ve Suriye arasındaki Sünnilerin kapısı. Şu anda en önemli alanlardan biri ve ABD›nin anlayacağı ve üzerinde çalıştığı şey bu”. Terör örgütünün bu açıklamayla birlikte kuzeyde Fırat Kalkanı’na saldırı gerçekleştirirken güneyde de rejim ve İran etkisine karşı sözde kantonlarını genişletmek için Deyr Ez Zor hesabı yaptığı anlaşıldı. Durmayan silah sevkiyatları ve üst üste gelen açıklamalar, Pentagon’un söylediği gibi Rakka’nın aslında bir ‘son’ değil, başlangıç olabileceği riskini taşıyor. Tüm gelişmeler terör koridoru peşinde koşan PYD’nin ABD eliyle çatışma kabiliyeti olan profesyonel bir orduya sahip olacağı anlamına geliyor.
TANKSAVAR TÜFEK VE KALEŞNİKOF
ABD terör örgütü PKK/PYD’ye, DEAŞ’la mücadele gerekçesiyle üç günde 180 tır askeri yardım gönderdi. Böylelikle 5 Haziran’dan bu yana gönderilen tır sayısı 909 oldu. En sonki sevkiyatta, 12 bin kalaşnikof marka tüfek, 6 bin makineli tüfek ve 3 bin 500 ağır makineli tüfeğin yanı sıra 3 bin Amerikan yapımı RPG-7 ve bin Amerikan yapımı AT-4 veya Rus yapımı SPG-9 tanksavar yer aldı.
KONVOYDA JEEPLER DE VAR
Ayrıca aynı kapsamda değişik kalibreye sahip 235 havan topu, 100 keskin nişancı tüfeği, 450 PV-7 tipi gece görüş dürbünü ve 150 kızılötesi lazer aydınlatıcı dürbün terör örgütüne ulaştırıldı. Konvoyda, ABD ordusunun kullandığı yüksek hareket kabiliyetli zırhlı “Hummer”lar, 4x4 jipler ile vinçler de bulunuyor.
Pentagon’dan teröre üslerle koruma
Suriye’nin Rakka kentini terör örgütü DEAŞ’tan temizlemek bahanesiyle bir başka terör örgütü PKK/PYD’ye silah ve mühimmat desteği sunan Pentagon, ‘müttefikine’ bölgeye kurduğu üslerle de sahip çıkıyor. PYD işgalindeki topraklarda 3 hava üssü ve 8 askeri merkezi bulunan ABD, bir yandan teröristlere eğitim hizmeti sağlarken diğer yandan da örgüt için fiili uçuşa yasak bölge oluşturuyor. Bölgede Rumeylan, Harap Işk ve Tabka’da hava üssü kuran Washington yönetiminin; Tel Beyder, Tel Temir, Şeddadi, Ayn Dadat, Uşariye, Miştanur Tepesi, Ayn İsa ve Sept beldesinde de askeri merkezleri bulunuyor. Pentagon bu bölgelerde dönüşümü kolay fabrikalar, konut alanları veya terör örgütü PKK/PYD’ye ait kampları kullanıyor. ABD ayrıca, Fırat Kalkanı Bölgesi ile PYD işgalindeki topraklar arasına yerleştirdiği devriye gücü sayesinde TSK destekli ÖSO’nun Münbiç’e yönelik saldırılarını da engellemeye çalışıyor.
İSRAİL’İN PKK STRATEJİSİ
Türkiye’nin Mescid-i Aksa’ya yönelik ihlallenine en sert tepkiyi veren ülke olarak öne çıkmasının ardından İsrail basınında ‘bağımsız bir Kürt devletini destekleme’ çağrıları yapılmaya başlandı. Ülkenin en büyük gazetelerinden Jerusalem Post gazetesinde yayımlanan ve zamanlaması dikkat çeken başyazıda İsrail’in Türkiye’ye karşı bir Kürt devletini desteklemesinin ‘zorunluluk’ olduğu iddia edildi.
Güncelleme Tarihi: 01 Ağustos 2017, 10:39