banner171

CHP ve MHP'nin Müdahillik Talebi Gecikmeli 'Evet'tir

Eski Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman Soylu, 12 Eylül Referandumu'nda ‘Hayır’ kararı alan CHP ve MHP’nin, 12 Eylül davasına müdahil olma isteklerinin gecikmiş bir ‘evet’ anlamına geldiğini söyledi.

CHP ve MHP'nin Müdahillik Talebi Gecikmeli 'Evet'tir
 Eski Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman Soylu, 12 Eylül Referandumu'nda ‘Hayır’ kararı alan CHP ve MHP’nin, 12 Eylül davasına müdahil olma isteklerinin gecikmiş bir ‘evet’ anlamına geldiğini söyledi.


Eski Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman Soylu, 12 Eylül Referandumu'nda ‘Hayır’ kararı alan CHP ve MHP’nin, 12 Eylül davasına müdahil olma isteklerinin gecikmiş bir ‘evet’ anlamına geldiğini söyledi.

Eski Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman Soylu, 12 Eyül davası ve CHP ile MHP'nin davaya müdahil olma talebiyle ilgili Cihan Haber Ajansı'nın sorularını cevapladı. Türkiye’nin darbelerle, sadece geçmişi ve kaybettikleri adına hesaplaşmadığını belirten Süleyman Soylu, yapılanın, geleceği demokratikleştirmek ve hukuk devleti inşası açısından önemli olduğunu söyledi. 12 Eylül yargılamalarına bu demokratikleşme programı çerçevesinden bakılması gerektiğini belirten Soylu, “Modern ve gelişmiş ülkeler ‘yapanın yanına kâr kalmadığı’ ülkelerdir. Geç de olsa, mağduriyetler geriye dönülmez bir şekilde maliyet yüklese de hukukun üstünlüğünü tesis ettirmek, bireyin onurunu ve ülkenin geleceğini kurtarır. Bu yolda atılan her adım demokrasi ile demokrasi karşıtı düşüncelerin makasını açmaktadır.” dedi.

'DARBE LİNÇ' KÜLTÜRÜ BULAŞICI HALE GETİRİLMELİ'

12 Eylül 2010’da gerçekleştirilen referanduma ‘Hayır’ oyunu vereceğini açıklayan MHP ve CHP’nin, o dönemde yapılan akıl karışıklığı ve sulandırma projesinin aktif parçası olduğunu dile getiren Soylu, “12 Eylül referandumu döneminde, bugün Ergenekon ve Balyoz davalarında gördüğümüz sulandırmayı ve akıl karışıklığı oluşturmayı ısrarlı bir şekilde gerçekleştirdiler. MHP ve CHP de bu senaryonun aktif parçası oldu. Davaya müdahil olmalarını 12 Eylül 2010 Referandumu'nun ne kadar da haklı olduğunun ispatıdır. O gün “evet” oyu veremeyenler bugün davaya müdahil olarak “evet” oyu vermişlerdir. Bu, gecikmeli evettir. Bu, bütün taraflar açısından sevindiricidir. Türkiye açısından sevindiricidir.” şeklinde konuştu.

Darbeye, hangi düşünceden olunursa olunsun topyekün karşı çıkmak sivilleşme adına doğru olduğunu söyleyen Soylu, ayrıca darbe linci kültürünün bulaşıcı hale getirilmesi gerektiğinin altını çizdi.

'MHP MÜDAHİL OLARAK TABANIYLA YAŞaDIĞI SIKINTIYI GİDERMEYE ÇALIŞIYOR'

MHP’nin referandumda takındığı ‘hayırcı’ tavrıyla, milliyetçi muhafazakar seçmenden tepki gördüğünü aktaran Soylu şöyle konuştu: “Milliyetçi muhafazakâr seçmen tabanıyla çelişkili olan MHP, Ani Harabeleri’nde namaz kılarak anlamsızlaştırdığı siyasi tavırlarını, gerek 12 Eylül’e müdahil olma talebi, gerekse Kuran-ı Kerim ve Peygamber Efendimizin hayatının seçmeli ders olması konusundaki desteğiyle olumlu yönde düzeltmeye çalışmaktadır. Siyasi partiler için halk karşısında sınav bir gün değildir. Her gün ÖSS, KPSS ve YGS ile karşı karşıyadır. MHP’nin referandumdaki tavrıyla bugünkü attığı siyasi adımlar arasındaki samimiyet ilişkisini millet gözleyecektir.”

'SANIKLARIN DİLEKÇELERİ BİLE İNSANLIK SUÇUDUR'

12 Eylül darbecilerinin, 'Yargılama yok hükmündedir' şeklindeki tavırlarını da değerlendiren Soylu, 'topyekün reddiyecilik' anlayışının moda haline geldiğini ifade etti. Davaya karşı sanıkların dilekçelerinin bile insanlık suçu içeren ifadeler taşıdığını belirten Soylu, “Maalesef sayın Evren’in doğmaları, bu gelişimi anlamaya engel teşkil etmektedir. Bu konuda yargının hazırlığı, tarafsızlığı ve bağımsızlığı, sürecin sağlığına işaret eder. Bundan daha önemlisi ise mahşeri vicdandır.” ifadesini kullandı.

'MİLLET ADINA MÜCADELE EDEMEYECEKLERİN SİYASETTE OLMALARINA GEREK YOK'

1980 Darbesi ve 28 Şubat’ın gerçek mağdurları Adalet Partisi, Demokrat Parti ve Doğru Yol Partisi’nin bu süreçte sessiz kalmasının sosyolojik izaha muhtaç olduğunu belirten Soylu, bu durumu üzülerek izlediğini aktardı. Soylu sözlerini şöyle tamamladı: “Bu, Türkiye’deki dönüşümü ıskalamak demektir. Ayrıca, 21. yüzyıl 'banane yüzyılı' değildir. Siyasi partiler, milletin müdafiileridir. Millete o gün reva görülen muamele, kavga, mücadele ve sonunda halk nezdinde haklı galibiyet ister. Buna yüreği yetmeyenlerin dün de bugün de yarın da siyasette olmalarının gereği yoktur.”



YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner208

banner148

banner150

banner153