Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatı Dr. Hüseyin Aydın tarafından açılan davanın dilekçesinde, "Kılıçdaroğlu'nun partisinin TBMM'deki grup toplantısında, artık alışkanlık haline getirdiği sorumsuz ve ölçüsüz üslubunu sürdürerek Cumhurbaşkanının kişilik haklarını ihlal eden ağır hakaretlerde bulunduğu, hatta genel başkanı olduğu partiye mensup diğer milletvekillerini Erdoğan'a hakarete teşvik ettiği" belirtildi.
Kılıçdaroğlu'nun grup toplantısındaki konuşmasından bazı bölümlere yer verilen dilekçede, şu ifadeler kullanıldı:
"Davalı, yapmış olduğu konuşmada sarf ettiği ifadelerle Sayın Cumhurbaşkanımızın kişiliğini hedef alarak onu darbeci olmakla, kontrollü darbe yapmakla ve bu darbeden fayda sağlamakla, FETÖ'nün siyasi ayağı olmakla, diktatör olmakla, firavunlukla, hakim ve savcılara talimat vermekle itham etmiştir. Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanımızın kişilik haklarını zedelemek kastıyla çeşitli hayvan figürlerinde tasvir edildiği karikatürü Twitter hesabından paylaşmış, diğer milletvekillerini de bu yönde teşvik etmiştir."
Kılıçdaroğlu'nun eleştiri ile hakaret arasındaki farkı idrak edemediği belirtilen dilekçeye şöyle devam edildi:
"Kişinin üslubu, kişiliğinin bir yansıması, sahip olduğu değerleri dışa vurma biçimidir. Davalının Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik haksız ve mesnetsiz ithamları ve üslubu bir insana yakışmayacak nitelikte olup, bu sözlerin pozisyonu itibarıyla sorumlu davranması gereken davalıdan sadır olması ülkemiz için büyük bir talihsizliktir. Davalının konuşmasında ileri sürdüğü hususların tamamı gerçek dışıdır. Bu iddialarla ilgili daha önce çeşitli vesilelerle açıklama yapılmış, iddiaların haksız ve mesnetsiz olduğu vasat zekaya sahip bir kişinin anlayabileceği şekilde izah edilmiştir.
Bütün demokratik liderler gibi Sayın Cumhurbaşkanımız da muhalefetin, yapıcı ve yararlı eleştirinin vazgeçilmezliğinin idrakindedir ancak geldiğimiz nokta itibarıyla sorumsuz muhalefetin, yıkıcı, ölçüsüz eleştirinin ve hakaretin, muhalefete ve ülkeye bir katkı sağlamadığı, sorunları çözmek yerine derinleştirdiği, birlik ve beraberliğimizi zedelediği açıktır. Davalının, sorumsuz ve yakışıksız üslubu, başta kendi partisi olmak üzere Türk siyasetini zehirlemek dışında bir sonuca meydan vermemektedir. Son 24 Haziran seçimleri başta olmak üzere tüm seçim sonuçları da davalının üslubu ve siyaset tarzının toplumda bir karşılığı olmadığını, milletimizin kahir ekseriyetinin bu üsluptan tiksindiğini göstermektedir."
Dilekçede, birçok mahkeme kararına rağmen Kılıçdaroğlu'nun aynı üslubu sürdürmesinin, aynı zamanda hukuk ve mahkeme kararlarına da saygısızlık olarak kabul edilmesi gerektiği vurgulandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 15 Temmuz kanlı darbe girişiminden sonra tüm dava ve şikayetlerinden vazgeçtiği hatırlatılan dilekçede, "Geçmişte olduğu gibi bugün de Sayın Cumhurbaşkanımızın göstermiş olduğu iyi niyetin davalıda hiçbir insani karşılığının bulunmaması insanlık adına üzüntü vericidir." ifadesine yer verildi.
"Kılıçdaroğlu'nun konuşmalarına hakim olan ve bir siyasetçiye yakışmayacak düzeydeki bu çirkin üslubuna karşı caydırıcı bir tazminata hükmedilmesi gerektiği" kaydedilen dava dilekçesinde, Kılıçdaroğlu'ndan 1 milyon lira manevi tazminat talep edildi.
Güncelleme Tarihi: 19 Temmuz 2018, 01:19