Duruşmadaki müdafiler, olağanüstü hal (OHAL) kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararname (KHK) ile davalara girecek avukat sayısının 3 müdafi ile sınırlandırıldığını ve bu kararın uygulanmamasını talep etti. Mahkeme Başkanı Sabahattin Sarıdoğan da, Yüksekdağ hakkında terör örgütü üyeliğinin yanı sıra bununla ilgili olmayan suçlardan da dava açıldığını bu yüzden üç avukatla sınırlama yapılmasının savunma hakkını kısıtlayacağını değerlendirdi ve talebi kabul etti.
"Bir ömrüm daha olsa bu davaya yine devam ederdim"
Savunma yapmayı kendine zulüm saydığını iddia eden Yüksekdağ, "Bir ömrüm daha olsa Türkiye’de demokrasi ve barış davasına yine devam ederdim. Meclis kürsüsünde diyemeyeceğim hiçbir şeyi mitinglerde demedim. Söylediğim sözlerin hepsi çözüm gayesiyle söylenmiştir. Biz HDP olduğumuz sürece çobanın çocuğu vekil olabilecek. Bizim tek suçumuz ’Meclis sizin babanızın malı değil, buraları size bırakmayacağız. Köylü kızı Figen de Meclis’e girebilir’ demek oldu. Bundan dolayı cezalandırılıyoruz. Milletvekilliği düşürülen ilk kadın benim bu bir tesadüf değil bu kadın düşmanlığıdır" ifadelerinde bulundu.
"Savunuyorum kayıtlara geçebilirsiniz"
"Demokratik Toplum Derneği’nin (DTK) yöneticisi olmaktan dolayı örgüt kurmaktan suçlanıyorum" diyen Yüksekdağ, "Biz bir örgüt kurarsak çıkar onu çatır çatır savunuruz. Bakın HDP’yi nasıl savunuyoruz. DTK yöneticisi olsam bunu göğsümü gere gere savunurum. DTK’yı savunuyorum bunu kayıtlara geçebilirsiniz. Kurum terör örgütü ilan edilemez" beyanında bulundu.
"Yine yaparız"
Hukuki bir savunma yapmanın gerekli olmadığını belirten Yüksekdağ’a Başkan Sarıdoğan Kobani eylemlerinde bir çok kişinin öldüğünü hatırlatarak bir açıklama yapıp yapmahacağını sordu. Yüksekdağ, "Sokağa çıkma çağrısı kadar meşru bir çağrı yoktur, yine yaparız. Bunun kadar doğal bir çağrı yoktur" ifadelerini kullandı.
Saat 16.00’da başlayan duruşma, saat 21.00’e kadar devam etti. Kaynak : İHA
Güncelleme Tarihi: 05 Temmuz 2017, 11:36