banner171

İLÇEMİZİ SEVMEK

 Kendimi bildim bileli Gaziosmanpaşa’lıyım. 1970’li yıllarda babamın ilk görev yeri olan Sayalar Camii vesilesi ile Karlıtepe mahallesinde bu ilçeye adımımızı atmış olmakla birlikte, benim doğumum Şemsipaşa mahallesine taşındıktan sonra oldu. İlkokula da aynı mahalledeki Büyük Fuat Paşa ilkokulunda başladım. Çocukluğumu yaşadığım bu yılları hatırlamaya çalışıyorum da, ilçemiz Gaziosmanpaşa gerçekten zorlu aşamalardan geçmiş. Ana cadde olan Eski Edirne Asfaltının sadece 2 sokak aşağısında oturduğumuz halde sokağımızda Arnavut kaldırımlı zamanlarda oyunlar oynardık. Hele ki ilk asfalt geldiğinde yaşadığım heyecanı anlatamam. Öyle ya, artık düz bir zeminimiz vardı, koşturması da oynaması da daha bir zevkli olmuştu. Koca sokakta sadece 3-5 kişide otomobil olduğu için bomboş bir alanda istediğimiz gibi oyunlar oynuyorduk. Kışın kamyonla evimizin önüne kömür dökülür, sonra hep birlikte içeri taşınırdı. Daha sonra bugün Sultangazi ilçesi sınırları içinde olsa da o gün yine Gaziosmanpaşa’ya bağlı olan Uğur Mumcu mahallesi ve ardından yine Gaziosmanpaşa’ya dönüş. Halen Mevlana mahallesinde yaşamaya devam etmekteyim.
Bahsettiğim gibi geçen bu 30 yıllık zaman zarfında ilçemiz Gaziosmanpaşa’nın yaşadığı tüm evreleri görme şansım oldu. Mahallemize İSKİ tankerleri ile su geldiğinde koşa koşa bidonlarımızla su kuyruklarına girmekten, evlerimizde olan su depolarının mutlaka dolu olması gerçeğine, gazetelerin hava kirliliği yüzünden maske dağıttığı zamanlardan, terör sorunu ile anılmaya kadar. Yine dehiçbir zaman “Ben Gaziosmanpaşalıyım” demekten utanmayacağım yıllar.
Hala da gururla söyleyebiliyorum ki ben Gaziosmanpaşalıyım.
İlçemiz elbette bir çok sorunla baş başa kaldı. İstanbul’un en merkezi yerlerinden birinde konumlanmasına rağmen-belki de sırf bu sebebten- yoğun bir göç alarak nüfusu hızla arttı. Öyle ki, bir zamanlar 1 milyonun üzerinde nüfus ile Türkiye’nin bir çok şehrinden daha kalabalıktı. Bu göç dalgaları ile birlikte temel ihtiyaçların sürekli arttığı bir yer haline geldi. Öyle ya, bu devasa ilçenin her gün çöpleri toplanmalı, sokakları ve caddeleri temiz olmalı, insanlar yaşadığı yerde rahat etmeli idi. Bu süreçte sıkıntılı zamanlarda olmadı değil elbette.
Yerel yönetimlerin işi gerçekten çok zordur. Elinizde bir kaynak var, sınırlı bir kaynak, ve bu kaynakla istisnasız herkesi memnun etmek zorundasınız. Bugün hala ilçemiz genel olarak ezelden beri taşımak zorunda olduğu varoş klişesinden kurtulmak için çabalıyor. Yukarıda bahsettiğim temel ihtiyaçlar artık geçerli değil gibi gözüküyor. Artık yerel yönetim anlayışının değişime ayak uydurmak zorunda kaldığı bir çağda yaşıyoruz. Eskisi gibi çöplerin toplanması,sokaklara asfalt dökülmesi vb. hizmetler insanların gözünde pek de hizmetten sayılmıyor. İlçeye katma değer katacak çalışmalar daha da önem arz etmeye başladı.

Tabi artık Gaziosmanpaşa’nın başka sorunları da oluştu. İlçelerin bölünmesi ile birlikte şu anki sınırlarımızda gerçekten yeşil alanlarımızda sıkıntılar olduğu ortada. Geçen yıllarla birlikte çarpık kentleşme, düzensiz yapılaşma, yeşil alan sıkıntısı ve dolayısıyla nefes alabilme sorunu ile tescillendi. İşte bu çarpık kentleşme anlayışının getirdiği sıkıntılara karşı bugün Kentsel Dönüşüm çalışmaları ile mücadele ediliyor. Tam anlamıyla dönüşüm gerçekleştiğinde yeterli yeşil alanlara da kavuşacağız inşallah.
Ama her ne olursa olsun, semtinizi, ilçenizi sevmekten siz de benim gibi vazgeçmeyin.
Sağlıcakla kalın..
YORUM EKLE

banner208

banner148

banner150

banner153