banner171

İstanbul'daki Mimar Sinan camileri

Bütün dünyanın ustalığını kabul ettiği, dehasıyla hala herkesi şaşırtan Mimar Sinan, İstanbul'u a eserlerleriyle süslemiş. İşte Sinan'ın İstanbul'u..

İstanbul'daki Mimar Sinan camileri
  Mimar  Sinan, eserleriyle tarihe damgasını vuran  muhteşem  yüzyılın  muhteşem   mimarı ... İstanbul 'u  İstanbul  yapan şaheser yapıların büyük ustası  Mimar  Sinan, 1538 yılında Hassa baş mimarı  olmuştur ve bu görevi Kanuni Sultan Süleyman, II. Selim ve III. Murat zamanında 50 yıl süre ile yapmıştır.

50 yıllık baş  mimarlık  görevi boyunca da, 92 camii, 52 mescit, 57 medrese, 7 darül-kurra, 22 türbe, 17 imaret, 3 darüşşifa ( hastane ), 5 su yolu, 8 köprü, 20 kervansaray, 36 saray, 8 mahzen ve 48 de hamam olmak üzere 375 eser vermiştir.
Cami yapımında genellikle zekasını ve estetik duygusunu birleştiren  Mimar  Sinan'ın  İstanbul 'da bulunan camileri iamistanbul.tv tarafından  görüntülendi ...

İşte o camiler:

SÜLEYMANİYE CAMİİ

Süleymaniye Camii, Kanuni Sultan Süleyman adına 1551-1558 yılları arasında  İstanbul 'da Mimar  Sinan tarafından inşa edilmiştir.

Süleymaniye Külliyesi'nin bir parçası olarak inşa edilen cami,  Mimar  Sinan'ın kalfalık devri eseri olarak nitelendirilir. Medrese, kütüphane,  hastane , hamam, imaret, hazire ve dükkânlardan oluşur.

Klasik Osmanlı  Mimarisinin  en önemli örneklerinden biri olan Süleymaniye Camii, yapımından günümüze dek  İstanbul 'da yüzü aşkın deprem gerçekleşmesine karşın, caminin duvarlarında en ufak bir çatlak oluşmaması şaşırtıcıdır. Dört fil ayağı üzerine oturan caminin kubbesi 53 m. yüksekliğinde ve 27,5 m çapındadır. Bu ana kubbe, Ayasofya'da da görüldüğü gibi, iki yarım kubbe ile desteklenmektedir. Kubbe kasnağında 32 pencere bulunmaktadır. Cami avlusunun dört köşesinde birer minare bulunmaktadır. Bu minarelerin camiye bitişik iki tanesi üçer şerefeli ve 76 m. yüksekliğinde, cami avlusunun kuzey köşesinde son cemaat yeri giriş cephesi duvarının köşesinde bulunan diğer iki minare ise ikişer şerefeli ve 56 m. yüksekliğindedir. Cami, içindeki kandil islerini temizleyecek hava akımına uygun inşa edilmiştir.Yani cami,içinde, yağ lambalarından çıkan islerin tek bir noktada toplanmasını sağlayan bir hava akımı yaratacak şekilde inşa edilmiştir. Camiden çıkan isler ana giriş kapısının üzerindeki odada toplanmış ve bu isler mürekkep yapımında kullanılmıştır.

28 revakın çevrelediği cami avlusunun ortasında dikdörtgen şeklinde bir şadırvan bulunmaktadır. Caminin kıble tarafında içinde Kanuni Sultan Süleyman'ın ve eşi Hürrem Sultan'ın bulunduğu bir hazire mevcuttur. Kanuni Sultan Süleyman'ın türbesinin kubbesi yıldızlarla donanmış gökyüzü imajını vermesi için, içeriden, metalik plakalar arasına yerleştirilmiş pırlantalarla (elmaslarla) süslenmiştir.

Cami süslemeleri açısından sade bir yapıya sahiptir. Mihrap duvarındaki pencereler vitraylarla süslüdür. Mihrabın iki tarafındaki pencereler üzerinde yer alan çini madalyonlarda Fetih Suresi, caminin ana kubbesinin ortasında ise Nur Suresi yazılı bulunmaktadır. Caminin hattatı Hasan Çelebi'dir.

Süleymaniye camiinin 4 minaresi vardır. Bunun nedeni Kanuni'nin İstanbul'un fethinden sonraki dördüncü padişah; bu dört minaredeki on şerefenin de Osmanlının onuncu padişahı olduğunun bir işaretidir.

Osmanlı külliyeleri içinde Fatih külliyesinden sonra ikinci büyük külliye Süleymaniye külliyesidir. Külliye İstanbul yarımadasının Haliç, Marmara, Topkapı Sarayı ve Boğaziçi'ni gören ortadaki en yüksek tepesinde inşa edilmiştir. Cami, medreseler, darüşşifa, darülhadis, çeşme, darülkurra, darüzziyafe, imaret, hamam, tabhane, kütüphane ve dükkânlardan meydana gelen külliyede Mimar Sinan'ın türbesi dış avlu duvarlarının karşısında mütevazı küçük bir yapıdır. Tiryakiler Çarşısı'nı iki medrese çevreler, arkasındaki yolda iki küçük ev vardır.

"Tiryakiler Çarşısı adını taşıyan ince uzun meydanın bir cephesini oluşturan ufki tek katlı medreselerde, her kubbenin alatında bir pencereyle belirlenen iç odaların imaretleri, aza razı bir zahit tavrı içindeki cephesi, Mimar Sultan Külliyesi'ndeki medrese duvarı pencerelerinin ve kubbe dizilerinin tezyini düzenini hatırlatır"

Anakubbenin kemeri, Sinan tarafından kemeri kübra,( kudret kemeri) diye adlandırılmıştır. Cami avlusunun platformu, Haliç tarafındaki yoldan yüksektedir.

ŞEHZADE CAMİİ

Şehzade Camii (Şehzade Mehmet Camii ya da Şehzadebaşı Camii olarak da bilinir), İstanbul'un Şehzadebaşı semtinde Mimar Sinan tarafından yapılmış olan cami. Kanuni Sultan Süleyman tarafından Saruhan valisi iken 1543'de 22 yaşında ölen oğlu Şehzade Mehmet adına yaptırılmıştır. Camiyi 1543-1548 yılları arasında Mimar Sinan'a yaptırttı. Mimar Sinan'ın çıraklık eserimdir dediği camidir.

18,42 metrelik kubbesi 4 büyük yarım kubbeye yaslanır. Şadırvan avlusu 12 sütunda 16 kubbelidir. İkişer şerefeli çift minaresi vardır. İmaret ve medrese, tabhane, türbeler cami bahçesinde ve arka sokaktadır.

Şehzade türbesinin içi rengarenk çinilerle doludur. Ortadaki sandukada Şehzade Mehmed, sağında Şehzade Cihangir yatar, solunda Hümaşah Sultan. Şehzade türbesinin sol tarafında Rüstem Paşa'nın türbesi bulunur. Diğer şehzade türbeleri Vefa tarafındadır. Dış avluda İbrahim Paşa ile Destari Mustafa Paşa'nın türbeleri vardır.

HASEKİ CAMİİ

Haseki Camii, İstanbul'un Fatih ilçesinde Haseki ile Cerrahpaşa semtleri arasında Avratpazarı'nda bulunan Kanuni Sultan Süleyman'ın eşi Hürrem Sultan tarafından Kanuni Süleyman'ın eşi Haseki Sultan için 1538-1551 arasında tamamlanmıştır Mimarı Sinan'dır.

Haseki Külliyesi cami, medrese, darüşşifa, imaret, medrese, mektep, sebil ve aşevinden meydana gelir. 1539'da tek kubbeli olarak yapılan caminin I. Ahmet zamanında (1612) giriş duvarı kaldırıldı ve iki sütunla bir kubbe daha eklenerek bina genişletildi. Ayrıca son cemaat yeri de yapıldı. Cami, tek minarelidir. Medresenin pencereleri üstünde kalmış olan iki çini pano Topkapı Sarayı müzesinde Türk Çinileri dairesinde sergilenmektedir.

Sinan'ın özgün tek kubbeli camii 1538'de yapılmış, 1603-17'de Hasan Bey tarafından ikinci bir kubbe yapılmış, üç kemerli revak eklenmiştir. İki kubbe arasında yeni bir mihrap yapılmıştır. Depremde hasar görmüş ve tamir edilmiştir. Son cemaat yeri özgün kubbe tarafındadır.

MİHRİMAH SULTAN CAMİİ (EDİRNEKAPI)

Mihr-î-Mâh Sultan Camii İstanbul'un Karagümrük semtinin Edirnekapı bölümünde surların hemen yanında bulunan cami. Banisi(Kurucusu) Kanuni Sultan Süleyman'ın kızı Mihrimah Sultan'dır. 1562-1565 yılları arasında Mimar Sinan tarafından yapıldı.

Dikdörtgen planlı caminin etrafında medrese, mektep, türbe, hamamları vardır. 37 m yükseklikteki kubbe üçer kemere yaslanır, yanlarda ikişer sütun, sağ ve solda 3 kubbe ve mahfelleri bulunur. Mihrap ve minber taş işçiliğiyle yapılmıştır.

Edirnekapı Mihr-î-Mah Camii'nin Kubbesi.

Caminin büyük avlu kapısından dik merdivenlerle cami içine çıkıldığında sağ tarafta medreseler ve karşısında 7 kubbeli 8 mermer granit sütunlu son cemaat yeri vardır. Şadırvan bunların arasında bahçede, minaresi sağdadır. Hamam cadde kenarındadır. 1999 depreminde hasar gören camii ibadete kapatılmış onarımı sürmektedir.

Osmanlı İmparatorluğu'nun Camîyi inşa etmesi yaklaşık 3 yıl sürmüştür. 11 yıl süren restore çalışmaları tamamlanmış olup, Camii hizmete açılmıştır.

MİHRİMAH SULTAN CAMİİ (ÜSKÜDAR)

Mihrimah Camii, veya İskele Camii, İstanbul'un Üsküdar ilçesinde meydanda bulunan Mimar Sinan'ın Kanuni Sultan Süleyman'ın Hürrem Sultan'dan kızı Mihrimah Sultan için yaptığı camidir. Sinan'ın erken dönem eserlerindendir. Kubbesi üç yanından yarım kubbelerle desteklenmiştir, ama ön cephede yarım kubbe yoktur.

Üsküdar Mihrimah Sultan İskele Camii'nin Şadırvanı

Nisan ve Mayıs aylarında Bayezid yangın kulesinden veya o bölgedeki yüksek bir noktadan İslele Camii'sine doğru bakıldığında; sabah gündoğumunda İslele Camii'nin iki minaresi arasından güneşin doğuşu ve akşam gün batımında ise (Hicrî takvime göre her ayın 14ünde) ayın doğuşu izlenebilmektedir. Aynı kuleden batı ufkuna Edirnekapı istikâmetine doğru bakılır ise; Mihr-î Mah Sultan Edirnekapı Külliyesi'nde de, sabah ayın akşam da güneşin batışı izlenebilmektedir.

Mihr-î Mah Güneş ve Ay manasına gelmektedir.

Mihrimah Sultan Camilerinin Yapılış Hikayesi

Kanuni Sultan Süleyman'ın kızı Mihrimah Sultan on yedisine bastığında, iki kişi onunla evlenmek ister. Mihrimah, yani Mihrü Mah, Farsca da Güneş ve Ay anlamına gelir. Kızla evlenmek isteyenlerin biri Diyarbakır Valisi Rüstem Paşa diğeriyse Mimar Sinan'dır.

Padişah kızını Rüstem Paşa'ya verir.

Koca Sinan evlidir, ellisindedir ve de Mihrimah Sultan'a deliler gibi aşıktır! Gerçi sevdiğine kavuşamamıştır ama, aşkını, olanca güzelliğiyle sanatına yansıtmıştır.

Üsküdar'a, Saray'ın isteğiyle elbet, 1540 yılında Mihrimah Sultan Camii'nin temelini atar ve 1548'de bitirir. Camiyi yaparken, eserine sanki etekleri yerleri süpüren bir kadının dış çizgilerini verir.

Derken, ilk kez padişah fermanı olmaksızın, Edirnekapı'da, pek kimselerin uğramadığı ıssız ama İstanbul'un en yüksek tepelerinden birine, ikinci bir eser yapmaya koyulur Mihrimah Sultan'a. Cami küçücüktür. Minaresi otuz sekiz metredir, bir adet incecik kubbesi üzerindeyse yüz 61 pencere, camiin iç güzeliğini aydınlatır. İçerdeki sarkıtlar ve minare kenarlarındaki işlemeler Mihrimah Sultan'ın topuklarını döven saçlarını anımsatır insana. İşte, aşka adanmış iki eser.

Şimdi, gidin Edirnekapı ve Üsküdar'daki camileri aynı anda görebileceğiniz bi yer seçin. Ve 21 Mart'ta, yani geceyle gündüzün eşit olduğu günde seyreyleyin. Unutmadan, 21 Mart Mihrimah Sultan'ın doğum günüdür.

Göreceğiniz manzaraysa şudur :

Edirnekapı camiinin tek minaresi ardından tepsi gibi kıpkırmızı güneş batarken, Üsküdar'daki camiinin ardından ay doğar! Mihrü Mah eşittir Güneş ve Ay. Bu nasıl akıllara ziyan bir hesaplamadır; nasıl bir güzellik anlayışıdır.

RÜSTEM PAŞA CAMİİ

Kanuni Sultan Süleyman'ın Sadrazamlarından ve aynı zamanda kızı Mihrimah Sultan'ın kocası olan Damat Rüstem Paşa için Mimar Sinan'a yaptırıldı (1561). Caminin yerinde önce Halil Efendi Mescidi vardı. Bu mescidin yeri çukurda kaldığı için Mimar Sinan, mescidin altına dükkânlar yaparak bir subasman meydana getirdi. Rüstem Paşa Camii, mescidin yerinde kuruldu.

Camiye iki yandan merdivenle çıkılır. Planı dikdörtgendir, merkezi kubbe kemerlerle dört fil ayağına ve sütunlara oturur. Son cemaat yeri altı sütunlu ve beş kubbelidir. Önüne sonradan kemerler, sütunlar ve ahşap çatılı, saçaklı bir kısım eklendi. Rüstem Paşa Camii'nin kubbe eteklerine kadar her tarafı çinilerle kaplıdır. Özellikle lale motifli çiniler, Osmanlı çini sanatının en başarılı örneklerinden sayılır. Caminin şadırvanı sol taraftadır.

SOKULLU MEHMET PAŞA CAMİİ (Azapkapı)

Sokollu Mehmet Paşa Camii İstanbul'da Unkapanı köprüsünün Galata ayağının dibinde, Azapkapı semtinde yer alan camidir. Mimar Sinan tarafından 1578'de Sokollu Mehmet Paşa adına yapılmıştır. Selimiye Camii stilinde yapılmış olan caminin altı mahzendir. Denize yakın camiler içinde sağlam temellidir. Giriş kapısı köprü tarafında olup caddeden gelinen bir patikadan dönülerek girilir.

Camilerde alışılmışın aksine tek minaresi solda yer almaktadır. Bunun nedeni denize fazla yakın olmasıdır. Avlusu yoktur. Son cemaat yerine iki yönden merdivenlerle çıkılır. Dikdörtgen planlı caminin mihrabı çıkıktır. Ana kubbe, sekiz kemere dayanır. Yan sofaları revaklı kat oluşturmaktadır. Kubbe u biçiminde koridorla çevrelenmiştir. Mihrap önü bölümü dışa taşırılmış ve üzeri yarım kubbeyle kapatılmıştır.Merkezi kubbeyi taşıyan 8 destek dışa yansıtılmış ve üzerleri kubbeyle kapatılmıştır.İç mekanda çini uygulamaları görülür 1807 yangınında zarar görmesi ve minaresinin kısmen yıkılması nedeniyle kürsü kısmından itibaren yeniden inşa edilmiştir. Balkan ve 1.dünya savaşlarından kısa bir süre önce cami bir onarımdan geçirilmiş,ancak savaş nedeniyle onarıma ara verilerek cami uzun yıllar harabe halinde kalmıştır. Camii ancak 1938 e doğru yapılan büyük çaplı bir onarım ile 1941 de tekrar ibadete açılmıştır. Kapılardan birini üstünde bulunan caminin esas kitabesi kırıldığı için yine 1941 de eski kalıbına göre kamil akdik tarafından yeniden yazılmıştır. Kubbenin çevresinde destek kuleleri ve sırayla biri büyük, biri küçük sekiz yarım kubbe bulunur.

SOKULLU MEHMET PAŞA CAMİİ (Büyükçekmece)

Sokullu Mehmet Paşa Camii, İstanbul ilinin Büyükçekmece ilçesinde bulunan Osmanlı Dönemi'ne ait tarihi mescid. Sokollu Mescidi olarak da bilinir.

1567 yılında Sokullu Mehmet Paşa tarafından Mimar Sinan'a yaptırılmıştır. Ahşap olan cemaat yeri sonradan yapılan ilavelerle değiştirilmiştir.

En önemli özelliği dünyada sadece bir eşinin daha bulunduğu minaresidir. Minare yekpare taştan oyularak yapılmış olup bu tip minare bir de Mısır'da bulunmaktadır.

Caminin karşısında Kurşunlu Han, yanı başında ise Kanuni Sultan Süleyman Çeşmesi yer alır. Her üçü de Kanuni Sultan Süleyman Köprüsü'nün başındaki turistik alanda bulunur.

HAS ODABAŞI CAMİİ

Has Odabaşı Behruz Ağa Camii, bir Mimar Sinan camiidir. Etrafındaki yerleşim bölgesi de Odabaşı semti olarak adlandırılır. Çapa'ya çıkan Başvekil caddesi ile Mevlanakapı caddesi ve Ahmet Vefik Paşa caddeleri kavşağındaki Odabaşı semtindedir. Mevlanakapı caddesindeki ana kapısından avluya girildiğinde Has Odabaşı Behruz Ağa'nın mezarı soldadır. Sağda şadırvan, tuvalet, imam odaları vardır. İkinci avlu kapısı kıble yönündeki caddededir.

Mimarisi

Behruz Ağa camii ahşap ve tek minarelidir. Çatısı kırma çatıdır. Dikdörtgen planlıdır ve tahta kapıdan girdikten sonraki sağlı sollu yüksek platform son cemaat yeri olarak cami içindedir. İkinci kapıdan sahına girilir.

Tarihi

Kanuni Sultan Süleyman'ın odabaşısı Behruz Ağa tarafından 1562 tarihinde sıbyan mektebi çeşmesi ve günümüze ulaşmayan hamamıyla birlikte inşa ettirilmiştir . Mimar Sinan eseri olan Camii 1782 yılında yanmış , 1836'da II.Mahmud tarafından tamir ettirilmiştir . 1983 yılında geniş bir tadilat çalışmasından sonra son şeklini almıştır.

HAMAMİ HATUN CAMİİ

Hamami Hatun Camii İstanbul'un Samatya semtinde Sancaktar Hayrettin mahallesinde yapılmış bu cami Fatma Hatun tarafından Mimar Sinan'a yaptırılmış, 1933'de yıkılmıştır.

FERRUH KETHÜDA CAMİİ

Ferruh Kethüda Camii İstanbul'un Balat semtinde Ayvansaray caddesinin kara tarafındaki camidir. Kanuni Sultan Süleyman'ın sadrazamı Semiz Ali Paşa'nın kahyası olan Ferruh Kethüda adına Mimar Sinan tarafından 1562-63 tarihinde inşa edilmiştir. Külliyeden günümüze sadece cami kalmıştır.

Kesmetaştan inşa edilmiş, dikdörtgen planlıdır. 1959'da yenilenmiştir. Duvarlarda Tekfur Sarayı çinileri vardır. Bahçede bir havuz bulunmaktadır. Arka duvarında bir güneş saati olan cami kiremit çatılı, mütevazı bir binadır. Eskiden Balat mahkemesi bu caminin avlusunda kurulurdu.

KAZASKER İVAZ EFENDİ CAMİİ

Kazasker İvaz Efendi Camii İstanbul'da Eğrikapı'daki cami. 1585 tarihlidir ve giriş kapısı üzerindeki levhada Mimar Sinan camisi olduğu yazılıdır. Bahçesinde geniş çukur ve tüneller vardır. Anemas zindanları kalıntıları çevresindedir. Caminin klasik ana kapısı yoktur.

Ön cephede sağlı sollu iki kapı vardır. Cami taş-tuğla halinde inşa edilmiştir. Minaresi kıble duvarı köşesindedir. Zamanında külliye halinde olan camiden sadece cami ve çeşme kalmıştır. İvaz Efendi bahçedeki hazirede medfundur.

Kanuni Sultan Süleyman'ın kazaskerlerinden biridir. Manavgatlı olması sebebiyle Manav İvazağa diye de anılır. Cami tek kubbeli ve beş tane yarım kubbe ana kubbeye destek olmuştur. Huzur veren bir bahçesi bulunmaktadır. Tarihi yarım ada kapsamındadır. İvazağa Anadolu ve Rumeli kazaskerliği yapmıştır.

Camide 1998 yılına kadar Muhammed Mustafa (SAV) sakal-ı şerifi bulunmaktaydı. Ancak bilinmeyen bir şekilde ortadan kaybolmuştur ve ne olduğu bilinmemektedir.

Avlu girişinin karşısında bulunan Mimar Mustafa Ağa çeşmesi yeni olarak restore edildi ve halan kullanılmaktadır.

KILIÇ ALİ PAŞA CAMİİ

Kılıç Ali Paşa Camii Kaptan-ı Derya Kılıç Ali'nin Mimar Sinan'a yaptırdığı İstanbul'un Tophane semtinde bulunan camidir. 1580 yılında yapılmıştır. Türbe, medrese ve hamamdan oluşan bir de külliyesi vardır.

Kubbenin iki yanındaki yarım kubbeler, diğer iki yanındaki kemerler ve destek duvarlarıyla cami Ayasofya'nın küçük boyutta bir kopyasıdır. Mihrap tarafındaki çiniler İznik'in parlak döneminin ürünüdür. Ayasofya'nın model alınmasının ardındaki sebep bilinmemektedir.

2011 yılında ciddi anlamda resterasyon geçiren Cami, Türbe ve hamamı ile İstanbul'un çok değerli hazinelerinden biri olan Mimar Sinan'ın yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekmektedir. Tophane Tramvay durağında bulunan Kılıç Ali Paşa cami ve külliyesinin minyatürü de bulunmaktadır. Külleyinin bir kısmı resterasyona dahil edilmemiş olup bakımsız durumdadır. Cami hemen karşısında bulunan oldukça büyük Osmanlı çeşmesi ile de uyumlu olup içinde bir çok levent kabristanı barındırmaktadır.

AHİ ÇELEBİ CAMİİ

Ahi Çelebi Camii Fatih ilçesinin Eminönü semtindeki bir camidir. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nin arkasında, Yoğurtçular sokağındadır. Banisi Ahi Çelebi'dir. Yangın ve depremlerden hasar görüp tamir edilmiştir.

Bu cami Evliya Çelebi'nin "şefaat ya Rasulullah" yerine "seyahat ya Rasulullah" rüyasını gördüğü camidir. Basık kubbeli, taş-tuğla yapımı olup, kubbe kasnağı demirden bir çemberle çevrilidir. Kapısına merdivenlerden çıkılır. İnşaat halindedir. Minaresi yenilenmiştir.

EBULFAZL CAMİİ

Ebulfazl Camii, Beyoğlu Kılıç Ali Paşa mahallesindedir. Defterdar yokuşunda İtalyan hastanesi karşısındaki meyilli zeminde inşa edilmiştir. 1553'de yapılmış caminin mimarı Mimar Sinan'dır. 1993'de yenilenmiştir. Dikdörtgen planlı, küfeki taş-tuğla duvarlı, iki sıra pencerelidir. Son cemaat yeri ahşap direklidir. Caminin çeşmesi ön tarafta, şadırvanı avlu ortasında bulunmaktadır.

SİNAN PAŞA CAMİİ

Sinan Paşa Camisi İstanbul'un Beşiktaş ilçesinde yer alan Mimar Sinan tarafından inşa edilmiş bir Osmanlı camisidir. İlçenin merkezinde yer alan Sinanpaşa mahallesine adını vermiştir.

Cami Beşiktaş İskelesi karşısında yer alır. 1550-1553 yılları arasında Osmanlı Donanması'nın Kaptan-ı Deryası olan Sinan Paşa tarafından yaptırılmıştır. Sinan Paşa 1553 yılında öldüğünde cami inşa halinde bulunmaktaydı. O yüzden Sinan Paşa Üsküdar'daki Mihrimah Sultan Camisi'ne gömüldü. Cami ise 1555 yılında tamamlandı.

Mimar Sinan'ın eseri olan bu cami dikdörtgen bir plan üzerine oturtulmuştur. Merkezi kubbe kemerlerle altı köşeli bir şekilde sütunlara dayandırılmış olup iki yanda ikişer kubbe bulunur. Kurulduğundan bu yana çeşitli tarihlerde onarım görmüştür. Mabedin son cemaat yerini medrese çevreler. Tek minareli olan caminin Hünkar mahfili yıkılmıştır. Caminin şadırvanının üstü havuzdaki suyun kirlenmemesi için mermer eteklikle kapatılmıştır. Mermer eteklik ve sütun başlıkları 16. yüzyıl Osmanlı işçiliğinin en güzel örneklerinden biridir. Günümüzde hala tarihi yapısını korunmaktadır.

ESKİ VALİDE CAMİİ

Eski Valide Camii ve Külliyesi (müftülük kayıtlarına göre Atik Valide Camii) İstanbul'un Üsküdar ilçesinde II. Selim'in eşi, III. Murat'ın ise annesi Afife Nur-Bânû Valide Sultan tarafından Mimar Sinan'a yaptırılmış olan camii ve külliye. Yapılış tarihi 1583'tür. Külliye, cami, medrese, tekke, sıbyan mektebi, kervansaray, hamam, darülkurra, darüşşifa'dan oluşur.

Caminin kubbesi altı dayanak üstündedir. İki yanından ikişer yarım kubbeyle çevrelenmiştir. Dışarı doğru çıkıntılı mihrab tarafında beşinci yarım kubbe bulunmaktadır. Mihrab tarafındaki çiniler, İznik çinilerinin en güzel örneklerindendir.

FERHAT PAŞA CAMİİ

Ferhad Paşa Camisi Çatalca'da bulunuyor.

1575 yılında Ferhat Paşa tarafından Çatalca tepesinin eteğine Mimar Sinan'a yaptırılmıştır.

DRAMAN YUNUS CAMİİ

Draman Yunus Camii ya da Tercüman Yunus Camii İstanbul'da Fatih ilçesinde Draman'da Derviş Ali mahallesinde bir camidir. Caminin mimarı Mimar Sinan'dır. Eskiden külliye olan cami imaretinden geriye sadece cami kalmıştır. Kanuni Sultan Süleyman'ın tercümanlarından Drağman Yunus Bey tarafından yaptırılmıştır. Tekke ve medreseli ilk cami Sünbüli tekkesi merkezlerindendi.

Cümle kapısı Draman caddesindedir. Karşıt iki yönden merdivenlidir. Duvarları taş, dörder pencerelidir. Cami, dikdörtgen planlıdır. Harimin kuzeyinde iki katlı mahfiller vardır, kadınlar kısmı üst kattadır.

GAZİ AHMET PAŞA CAMİİ

Gazi Ahmet Paşa Camii İstanbul'un Topkapı semtinde Fatma Sultan mahallesinde bir camidir. Mimarı Mimar Sinan'dır. Yapım tarihi 1558. Kara Ahmet Paşa Camii olarak da bilinir. Caminin banisi Kara Ahmed Paşa, Yavuz Selim'in damadıdır. 1555'te idam edilmiş; ölümünen az önce yapımı başlayan caminin tamamlandığını görmemiştir. Türbesi caminin 50 m batısında müstakil bir yapıdır.

Gazi Ahmet Paşa Camii'nin anakubbesi 6 filayağı üzerindeki kemerlere yaslanır ve 4 yarım kubbeyle çevrilidir. Kasnak pencereleri ile caminin iç avlusundan giriş kapısının iki yanındaki dev pencereler ilginçtir. 2 dış avlu kapısı, 2 iç avlu kapısı, 3 cami giriş kapısı vardır. Caddedeki avlu giriş kapısında bir zincir vardır ve bu kapıdan girişteki avlunun sağı hazireye ve musalla taşlarına, solu ağaçlıklı bir bahçeye bakar. Sağdaki patika doğu kapısına gider. Soldaki patikadan ise iç avlu kapısına gidilir. Minare caminin sağında bitişiktir ve sanatlıdır, üzerinde yıldız işaretleri vardır. Güneybatı duvarında üçgen güneş saati bulunmaktadır. Üstü beşik eğimli dış duvarlar 2 m boyunda olup alt sırası kafes pencerelidir.

İç avlu dört çimenlik sekiye ayrılmıştır. Kıbleye göre batı kapısı merdivenlidir. Ortasında Hacı Ahmet hayratı büyük taş ve mermer şadırvan bulunur. Ahşap çatılı ve çokgen şadırvanın muslukları eski bakır sanatı işidir. Revaklı avlunun üç tarafında medrese odaları bulunmaktadır. Çaykara Derneği'ne ait odalar ve çayocağı sol taraftadır. Bu medreseler üç tarafta, 22 sütunlu kubbeli bölüm oluşturur. Son cemaat yeri ise caminin kıble kapısına göre 25 cmlik bir platformdadır. Kıble kapısı üzerinde bir besmele hattı vardır. Doğu ve batı giriş kapıları sundurmalıdır.

Caminin sahınında mihrap, kürsü, minber tarafı 10 cm yüksekçedir. Üstleri özel renkli ve hat çinili pencereler ve yazılarla çevrilidir. Kıble kapısından girildikten sonra sağ ve soldaki merdivenlerden kadınlar mahfiline çıkılır. Müezzin mahfili tavanı nadir bir sanat eseridir.

Caminin dış avlusunun 50 m yanında Gazi Ahmet Paşa türbesi yer alır. Kubbeli, çokgen taş yapıdır. Türbenin karşısındaki dikdörtgen bina ise Ahilik Kültürünü Geliştirme ve Eğitim Merkezi'dir.

HADIM İBRAHİM PAŞA CAMİİ

Hadım İbrahim Paşa Camii İstanbul'da Silivrikapı'da Cambaziye mahallesinde bir camidir. Caminin dış duvarları Silivrikapı caddesi boyunca uzanır. Avluya üç giriş kapısı vardır.

Hadım İbrahim Paşa tarafından 1551'de Mimar Sinan'a yaptırılmıştır. Minare bitişiktir. Açık türbede banisi yatmaktadır. Burası aslında külliye olarak yaptırılmış, günümüze camisi kalmıştır. Kesmetaş-tuğla yapıdır. Son cemaat yeri 5 kubbeli, 6 sütunludur. Revaklar arası alüminyum kapatmalıdır. Mavi beyaz çinileriyle mihrabı özeldir. Minber ve müezzin mahfili mermerdir.

Kare planlı kübik yapının çeşmesi duvara bitişiktir. Kubbe trompları payanda duvarlarına dayanmaktadır. Kasnak petek pencerelidir. 2007'de cami tamir ve bakım görmüştür. Şu anda ibadete açıktır.

MOLLA ÇELEBİ CAMİİ

Molla Çelebi Camii İstanbul'un Fındıklı semtinde bulunan cami. Fındıklı Camii olarak da bilinir. Banisi kadı Molla Mehmet Çelebi'dir. Mimar Sinan, 1589'da yapmıştır. Deniz kenarındadır.

Kubbesi altıgen bir destek sistemine oturur. Anakubbe 4 sütun üzerindedir, çevresinde beş yarım kubbe vardır. Yarım kubbeler köşelerde yeralır ve birbirlerine bitişiktir. Beşinci yarım kubbe ise mihrap çıkıntısının üstündedir. Cami, duvarla çevrilidir. Kubbeye destek olan ayaklar duvarlara gömülüdür. Külliyesinden bugüne bir şey kalmamıştır.

NİŞANCI MEHMET PAŞA CAMİİ

Nişancı Mehmet Paşa Camii, İstanbul'un Fatih ilçesinde Karagümrük semtinde Nişanca caddesindeki cami. 1584-1588 arasında Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. Tezkiretülbünyanda adı geçmeyen caminin Mimar Sinan'a ait olduğunu Evliya Çelebi yazar. Kuzeydoğu tarafında Keskin Dede yatmaktadır. Zamanında bir külliye olarak tasarlanan imaretten sadece cami ve türbe kalmıştır. Caminin içinde bir hazire bulunmaktadır.

Deprem ve yangınlarda harap olmuş, tamir görmüştür. Sekizgen kubbeli baldaken köşelerde yarım kubbelerle desteklidir, taşıyıcı ayaklar duvarlarla birleşir. Kıble duvarı bir çıkıntıyla ve yan sahınlara bindirmeyle revaklar ve ayakların yalınlığı, eyvanlı sadelik bu camiye has bir özelliktedir. İki vaiz kürsüsü, galeri katları, tabhane odaları, harem girişi vardır.

Avluda onikigen şadırvan bulunmaktadır,kubbeliçatısı ve 8 sütunu vardır. Doğan Kuban, bu caminin Sinan'ın son yapıtı olduğunu söylemektedir. Nişancı Mehmet Paşa türbesi, cadde girişinin solunda camiye diktir.

PİYALE PAŞA CAMİİ

Piyale Paşa Camii İstanbul'un Kasımpaşa semtinde bir camidir. Bu çoksütunlu Mimar Sinan anıtı, 6 kubbeli ve dikdörtgen plandadır. Caminin ortasındaki iki büyük sütuna dayanan kubbelerin ağırlığı duvarlardaki yan direklerle temele iner. Caminin üç tarafı kemer ve tonozludur, minaresi bunların üzerindedir.

Banisi Piyale Paşa türbesi mihrap tarafındadır. Mihrap çinileri sanat eseri olan camilerdendir.

ZAL MAHMUD PAŞA CAMİİ

Zal Mahmud Paşa Camii İstanbul'un Eyüp ilçesinde Kanuni Sultan Süleyman'ın veziri Zal Mahmut'un Mimar Sinan'a yaptırdığı cami medrese, türbe, çeşmeden meydana gelen bir külliyedir. Zal Paşa caddesindeki caminin inşa tarihi 1577'dir. Bir medrese şadırvan avlusu çevresinde, ve buna bağlı ikinci medrese düşük bir platformda türbe etrafında avlu ve Defterdar caddesi tarafında kapısında bir çeşmesi vardır. Sekizgen, tek kubbeli, girişi 6 sütunlu bir revaktan olan türbede Zal Mahmut Paşa yatmaktadır. Türbe pencereleri klasik karınca gözlüdür.

Caminin içinde üç yanda dörder sütunlu düz tavanlı revaklar vardır. Mermer minber ve mihrap mükemmeldir. Mihrap etrafında çini bordür bulunmaktadır. Son cemaat yeri beş açıklı bir revaktır ve yanlar kubbelidir. Duvarlar taş ve tuğladır. Dış görünümü camiye kırmızı beyaz bir hava kazandırmıştır. Minare sağda yapıya bitişiktir. Duvar pencereleri iki sıradır.

Eyüp İlçesi'nde, Defterdar Caddesi ile Zal Paşa Caddesi arasında yer alır. Külliye bir cami, medrese, türbe ve çeşmeden oluşmaktadır. 1570'li yıllarda Sadrazam Zal Mahmud Paşa ile eşi Şah Sultan tarafından yaptırılmıştır. Mimar Sinan'ın eseridir. Külliyenin merkezini cami oluşturmaktadır. Daha önceleri de birçok tamirat geçiren cami son olarak 1955-63 yılları arasında restore edilmiştir. İç avlu, son cemaat yeriyle birlikte 17 sütun ve 15 kubbe ile çevrilidir. Ortada 8 sütunlu şadırvanı vardır. Minaresi tek şerefelidir. Caminin duvarları taş ve tuğla karışımıdır. Cami büyük bir kubbe ile örtülüdür. Çini mihrabı ve minberi kalem işleriyle süslüdür.

ÇAVUŞBAŞI CAMİİ

Çavuşbaşı Camii, Mimar Sinan'ın 1538'de Abdi Subaşı ve Mahmud Ağa için yaptığı, İstanbul'da Sütlüce Hamam sokağında bulunan cami. Mahmud Ağa camii olarak da bilinir. Taş merdivenlidir. Duvarlar taş-tuğladır. Çatı ahşap ve kiremit örtülüdür. Avluda bir kütüphane ve mezarlık, bir türbe bulunmaktadır. Minaresi taştan, kürsü ve minberi ahşaptır.

İSKENDERPAŞA CAMİİ

İskender Paşa Camii, Külliye, Beykoz ilçesi' nde, Kanlıca İskelesi' nin önündeki küçük meydanda bulunmaktadır. I. Süleyman ( Kanuni) ve II. Selim dönemlerinin devletin ileri gelenlerinden, "Magosa Fatihi" olarak tanınan Gazi İskender Paşa (ö. 1570) tarafından yaptırılmıştır.

Kanlıca Camii olarak da bilinir. İskender Paşa' nın 967/ 1559 tarihli vakfiyesi ile belirtilen bu mescidi, Mimar Sinan' ın tezkirelerinde "Kanlıca' da merhum İskender Paşa" ve "Camii İskender Paşa der Kanlıca" şeklinde kayıtlıdır.

Caminin harim kapısı üzerindeki kitabede görülen 967/ 1559-60 tarihi külliyenin tamamlanma tarihi olarak kabul edilebilir.

Yapıların tasarımı Mimar Sinan'a aittir.

Tarihçesi

Zaman içinde çeşitli onarımlar geçiren bu yapı topluluğu 19. yy' da birtakım ek binalarla donatılmış, Tanzimat dönemi ileri gelenlerinden M. Sadık Rıfat Paşa (ö. 1857 ) türbeye bitişik bir muvakkithane inşa ettirmiş, aşağı yukarı aynı yıllarda caminin doğu yönüne, zemin katı kahvehane olarak kullanılan fevkani bir mektep yaptırılmıştır.

1925'te Üsküdar'ı Beykoz'a bağlayan yolun genişletilmesi amacıyla, Kanlıca' nın çekirdeğini teşkil eden bu küçük külliye önemli ölçüde tahrip edilmiş, 1916'da bir yangın geçirerek harap düşmüş olan hamam, ayrıca camiyi üç yönden kuşatan hazire, çevre duvarları, üç adet avlu kapısı, fevkani mektep, caminin mihrap duvarının arkasında yer alan ahşap imam meşrutası ile yanındaki aşhane (imaret) ortadan kaldırılmış, bu arada, camiyi kuşatan ve hazireleri gölgelendiren asırlık ağaçların da bir kısmı kesilmiştir.

1930' dan önce caminin sağ ve kıble tarafının kabristan ve hatta mihrap önünde Nevres Paşa' nın kabri, tabutluk ve sonradan bekar odası ve kahvehane haline getirilen aşhane, iki oda, imam meşrutası, iki katlı ev olduğu ve bahsi geçen caddenin genişletilmesi sırasında bütün bunların da yok edildiği anlaşılıyor.

Cabir Vada' ya göre cami ve diğer bölümler 1895, 1910, 1926 ve 1942' de çeşitli tamirler görmüştür. 1944' de de bir ihata duvarı ve üç kapısı olan bir avlu içinde olduğu o tarihte yapılan rölövelerinde görülmektedir.

Mimarisi

Cami, Mimar Sinan ' ın çatılı camiler grubuna girmektedir. Her ikisi de enine dikdörtgen planlı, bir harim ile ahşap duvarlarla kuşatılmış bir son cemaat yerinden meydana gelir. İki sıra tuğla hatıllı moloz taşla örülmüş duvarları ile kargir bir yapıdır.

Batı cephesinde üst katta iki, alt katta iki pencere açıklığı yer almaktadır. Güney cephesinde üst katta üç pencere açıklığı, alt katta iki pencere açıklığı yer alır. Doğu cephesinde üst katta iki alt katta iki olmak üzere toplam dört pencere açıklığı yer almaktadır. Kuzey cephesinde üst katta yedi, alt katta altı adet pencere açıklığı vardır. Kuzey cephesindeki pencereler hariç tüm pencerelerde, alt sıradaki pencerelerin dikdörtgen açıklıkları kesme küfeki taşından sövelerle çevrelenmiş, lokma demir parmaklıklarla donatılmış, tuğla örgülü sivri hafifletme kemerleri ile taçlandırılmıştır. Üst kat pencereleri sivri kemerli olup alçı revzenlerle kaplıdır.

Oranları ve ayrıntıları ile klasik üslubu sergileyen, kesme küfeki taşı örgülü minare harimin kuzeybatı köşesinde yer alır. Çokgen kesitli gövdesi, batı cephesinde taşkınlık yapan, kare tabanlı kaideye oturmakta, şerefenin altındaki mukarnasların ince işçiliği dikkati çekmektedir. Sağır olan korkuluğu geometrik taksimatlıdır. 1895 depreminden sonra yenilendiği bilinen petek kısmı, koni biçiminde, kurşun kaplı bir külahla son bulur.

Kuzey cephesinin önünde, tek katlı üstü kırma çatı ile örtülü bir çıkma bölümü yer alır. Bu çıkmanın önünde üç bölüme ayrılmış bir pencere açıklığı vardır. Sağında ve solunda son cemaat yerine girişi sağlayan birer kapı bulunmaktadır.

Son cemaat yerinin aslında, ahşap direklerle taşınan bir revak şeklinde tasarlandığı, bu niteliğe sahip yapıların büyük çoğunluğunda olduğu gibi, sonradan ahşap duvarlarla kapatıldığı ve içine bir kat ilave edildiği anlaşılmaktadır. Sonuçta iki katlı bir ahşap mesken görünümü kazanmış olan son cemaat yerinin yan cepheleri sağır bırakılmış, kuzey cephesinin eksenine caminin girişi yerleştirilmiştir. Tüm dış cephesi ahşap ile kaplanmıştır. Derinliği 4.50 metredir. Son cemaat yerinin sağında ve solunda kadınlar mahfiline çıkan merdivenler yer alır. Soldaki merdivenin altı oda haline getirilmiştir.

Cümle kapısından caminin dikdörtgen planlı harim bölümüne girilir. Caminin harimi günümüzde, çıtalarla "çubuklu" denilen türde taksim edilmiş bir ahşap tavanla kaplıdır. Evliya Çelebi, halen kiremitle kaplı olan çatının kurşunla örtülü olduğunu, çatının altında da Topkapısı'ndaki Takkeci Camii gibi ahşap bir kubbenin yer aldığını nakletmektedir.

Moloz küfeki taşı ile örülmüş olan duvarlarda, klasik Osmanlı üslubundaki düzene uygun olarak iki sıra halinde pencereler açılmıştır. Üst sıra pencereler dışarıdan sivri kemerli olmasına rağmen içeriden dikdörtgen biçiminde ve renkli cam ve alçı ile süslenmiştir. Alt sıradaki pencereler klasik üslupta kalem işi alınlıklarla taçlandırılmış, tepe pencereleri de aynı türde şeritlerle kuşatılmıştır.

Duvarlarda Allah, Muhammet, Ebubekir, Ömer, Osman, Ali, Hasan,Hüseyin isimlerinin yazılı olduğu levhalar asılıdır.

Güney duvarının sağında ve solunda ayaklı birer saat bulunur.

Klasik üslûbu yansıtan mihrabın yarım sekizgen plânlı nişi, köşe sütunçeleri ile kuşatılmış ve mukarnaslı bir yaşmakla donatılmıştır. Minber ve vaaz kürsüsü ahşap ve yenidir.

ŞAH SULTAN CAMİİ

Şah Sultan Camii İstanbul'un Eyüp ilçesinde merkez mahallesinde, Silahtar Ağa caddesinde bir camidir. Bu cami ve çevresi Sünbüli tekkesi idi. 1533'de Yavuz Sultan Selim kızı Şah Sultan Mimar Sinan'a yaptırdı. Cami türbesinde şeyh merkezzade Ahmet Efendi yatmaktadır.

Dikdörtgen planlı, taş-tuğla karışımlı duvarlı, kırma çatılı, üçer pencerelidir. Son cemaat yeri ahşap sütunludur. Harime tek kapıdan girilir, kıblenin karşısı mahfillidir.

ŞEHZADE CİHANGİR CAMİİ

Beyoğlu, Pürtelaş mahallesinde, Cihangir yokuşundadır. İlk cami Kanuni Sultan Süleyman tarafından Şehzade Cihangir için Mimar Sinan'a yaptırılmıştı (1559). Sonra cami deprem ve yangınlarda defalarca yıkılıp yapılmış, en son 1889'da II. Abdülhamid yenilemiştir.

Bugünkü cami dikdörtgen planda, eğimli arazide kurulmuştur. İstinat duvarlı avlunun iki kapısı vardır. 14 m çaplı kubbenin 4 kemerinin köşeleri kulelidir. Kemer duvarları geniş yelpaze pencerelerle kaplıdır ve üst taraflar süslemelidir. Kubbe ve pandantifler kurşun kaplıdır.

Caminin çeşmesi duvara bitişiktir. Hazirede tekke şeyhi Hasan Cihangiri yatmaktadır. Doğu duvarında bir sarnıç ve kuzey duvarında bir mermer levha üzerinde kabartma işi bulunmaktadır

Son cemaat yeri kapalı olup iki yanı kubbe, ortası çapraz tonozdur. Caminin iki köşesinde tek şerefeli ikiz minareleri vardır.

ŞEMSİ AHMED PAŞA CAMİİ

Üsküdar da 1580'de Şemsi Ahmed Paşa tarafından yaptırılan ve içinde cami, türbe ve medresenin de yer aldığı kompleks, aynı zamanda Mimar Sinan'ın hayatı boyunca yaptığı en küçük külliyedir.

BALİ PAŞA CAMİİ (Hüma Hatun Camii) (Sultan Camii)

Fatih semtinde Bali Paşa Caddesi üzerindedir. 1504 de II. Beyazıd'ın kızı Hüma Hatun tarafından eşi Sadrazam Bali Paşa adına yaptırılmıştır. 1894 depreminde çöken kubbesi 1939 de tekrar yaptırılmıştır. Tek şerefeli minaresi sağ tarafta yer alır. Kesme taştan inşa olunmuştur. 1917 de yapılan bilinçsiz onarım sonucu değerini yitirmiştir.

HACI EVHAD CAMİİ

İstanbul Yedikııle'de XVI. yüzyıla ait camidir. Şehrin kuzeybatı köşesinde. Yedikule'nin az yukarısında ve surların iç tarafında bulunmaktadır. Esasında tekke, hamam ve çeşmelerle birlikte küçük bir külliye oluşturduğu ileri sürülen Hacı Evhad (Hacı Evhadüddin) Camii, Mimar Sinan tarafından 993 (1585) yılında inşa edilmiştir. Ayvansarâyî, kurucusunun Kasap Hacı Evhad adında bir kişi olduğunu kaydeder ve caminin cümle kapısı üstünde bulunan, Azîzî mahlaslı bir şair tarafından yazılmış tarih manzumesinin kopyasını verir: "Hacı Evhad kim bu zîbâ camii / Yaptı lillâh eyleyip bezl-i direm // Yaraşır ol sâ-hibü'l-hayra eğer / Âlemin cömerd kassâ-bı desem // Dedi târihin Azîzî-i hakîr / Ha*cı Evhad Camii misl-i Harem 993" (1585). Hadîkatü'l-cevâmi'de bu tarih 983 (1575) olarak gösterilmiştir. Hacı Evhad'-ın kabri kıble duvarı dışındaki hazîrededir. Hadikafü'i-cevömi'yazıldığındaca*minin avlusunda zaviye hücreleri bulunu*yordu. Vakfın mütevellileri de kurucusu ile aynı meslekten kişilerdi.

DEFTERDAR SÜLEYMAN ÇELEBİ CAMİİ

Mimar Sinan'a ait bir cami, Fatih Cibali Üsküplü caddesindeki Süleyman Çelebi Camii yahut Üsküplü camiidir. Kadir Has Üniversitesi'nin arkasında,Unkapanı'na yakındır.

Fakat bir de Defterdar Camii diye bilinen yine Mimar Sinan'a ait cami Eyüp Defterdar'dadır. Hattat Nazlı Mahmud Çelebi 1541'de yaptırmıştır. Vakıfların tamirinde minare tepesine ilk camiye uygun olarak banisinin yaptığı gibi hokka ve divit konulmuştur. Ahşap kırma çatılı bu cami kesmetaştan duvarlıdır. Avluya tek kapıdan girilir ve bir açık türbede banisi yatar. Mermer sütunlu son cemaat yeri vardır. Harimde tavan düz, mihrap mukarnaslıdır, kadınlar bölümü ve maksuresi vardır, üç tarafı mezarlıktır.

HÜRREM ÇAVUŞ CAMİİ

Hürrem Çavuş Camii İstanbul'un Fatih ilçesinde Mimar Sinan mahallesinde Keçeciler caddesinde Keçeci Çeşmesi sokağında bir camidir. Caminin banisi Hürrem Çavuş'tur. 1560'da Mimar Sinan tarafından inşa edilmiştir. 1844'de ve 1901'de tamir edilmiş, son tamiri 2000'de yapılmıştır. Duvarlar taş-tuğladır. Sakifli camidir, iki katlıdır. Son cemaat yeri kiremit çatılı olup giriş iki ahşap direkli bir sundurmadandır. Sağdaki minaresinin kaidesi duvara gömülüdür. Tavan ahşaptır. Caminin doğu tarafı haziredir.

Caminin okul ve çeşmesi de vardır. Kanuni Sultan Süleyman'ın divan çavuşu Hürrem Çavuş'un kabri, cami avlusundadır. Avluyu 2 metrelik parmaklıklı dış duvarlar çevrelemektedir. Avluda 3 tane büyük eski ağaç vardır. Mermer döşemeli avlunun sağında tuvaletler ve şadırvan bulunmaktadır. Cami ile hazire bitişiktir. Caminin dışı kahverengi ahşaptır, pencereleri küçüktür. Avlu kapısından girildikten sonra sağda hanımlar bölümüne çıkan merdivenler ardır. Sahına giriş kapısı taş çerçeve içindedir.

Dikdörgen sahının üst pencereleri sabit karıncagözüdür. Alt sıra pencereler açılır ahşaptır. Sahın, 6x12 ölçüsünde olup kıbleye göre enine dikdörtgendir. Düz ve küçük kare işlemeli tavandan bir büyük ve üç küçük avize sarkar. Skalaktitli mihrabında sağ ve solda küre lambalı iki şamdan vardır. Kürsü, sol köşeye bitişiktir ve merdivenlidir. Duvarlar beyaz, tavan pembe-beyazdır. Kürsünün arkasında halı üzerine 300 puntoluk bir yazıyla Yasin hattı asılmıştır. Pencerelerin yanlarında duvarda yeşil üzerine beyaz hatla mukaddes isimler yazılmıştır. Sol ve sağ duvarda, iki pencere arasında kitaplıklar duvara gömülüdür. Girişin sağında bir bölüm halinde müezzin yeri, solda üst kata çıkan merdivenler vardır.

SİNANAĞA CAMİİ

Tarihçesi

Fatih Sinan ağa mahallesinde Karadeniz Caddesi ile Sinan cami sokağının kesiştiği köşede bulunuyordu. Mescit fatih camii bina emini olan Sinan ağa tarafından yaptırılmıitır. Kabri camiinin mihrabı önündedir. Fatih devri eseri olan bu mescidden günümüze bitişiğindeki mezarlığın bir kısmı Damat Mehmet Efendi Medresesi ve hamamının duvar kalıntıları ulaşmıştır.

1994 yılında burada bir cami olduğu mahalle sakinleri tarafından tespit edilip vakıflardan alınan izin üzerine betonarme olarak 1995 yılında camiinin inşaatına başlanmıştır. 1995'in Temmuz ayında inşaatı tamamlanmış olup ağustos ayında hizmete açılmıştır.

Mimarisi

Sinan ağa cami halk tarafından yaptırılmış olup üç kat olarak ikinci defa inşaat edilmiştir Caminin dış alanı 200 metre kare olup iç alanı 180 metre karedir 300 kişilik cemaat kapasitesine sahiptir. Caminin en üstkatı erkek cemaatın namaz kılması için,orta katı ders okuma yeri,bodrum katı ise Tuvalet ve abdest hane olarak kullanılmaktadır. Caminin mihrabı mimberi ve kürsüsü vardır.Caminin herhangi bir tarihi özelliği ve tarihi eşyası yoktur.

Caminin bir imam odası ve cemaatin oturması icin birde kütüphanesi vardır Bir müezzin-Kayyım görev yapmaktadır. Vakit namazlarında 20-30, Cuma namazlarında ise 120-130 civarında cemaati bulunmaktadır.

MUHYİDDİN ÇELEBİ CAMİİ

Çukurcuma camii de denir. Tophane'de Firuzağa mahellesinde, Çukurcuma caddesindedir. Mimar Sinan camilerinden biridir. Muhiddin Molla Fenari adıyla da bilinir. Son cemaat yeri ahşaptır. Merdivenlidir. Duvarlar taş-tuğla, sıvalı ve sakiflidir. Çatı, kiremit örtülüdür. Mihrabın iki yanında büyük pencereler vardır. Kürsü ve minber ahşaptır.

Kaynak: İHA

Güncelleme Tarihi: 10 Ocak 2013, 15:08
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner208

banner148

banner150

banner153