banner171

Çok gezen mi, Çok okuyan mı?


“Ankara'nın en güzel yanı, İstanbul'a dönüşüdür”  diyen Yahya Kemali rahmetle anarak, Almanya’nın en güzel yanı da İstanbul’a dönüşüdür diyerek yazıma başlıyorum. Hem ticaret hem de ziyaret maksatlı olarak yaklaşık 15 günlük bir süre için bulunduğum Almanya’dan kelimenin tam anlamıyla uçarak İstanbul’a geldim.

Bu seyahatimde Almanya, Fransa ve Belçika olmak üzere bölge için önemli birkaç başkenti ziyaret etme imkânı buldum. Bir defa şunu söylemeliyim ki Sayın başbakanımızın 3 çocuk ısrarını anlamak için sadece Almanya’yı görmek bile yeterli. 

Oldukça yaşlı bir nüfusu olan Almanya’da her dört çalışanın sosyal kesintisi sadece bir emekliyi karşılayabiliyor ve Sistemin böyle devam edebilmesi bu nüfus yapısıyla imkansız. ülke nüfusunun % 65 civarı 40 yaş ve üstü. Emeklilik yaşı şu anda 67 ve Devlet bu yaşı 70’e yükseltmenin hesabını yapıyormuş. Sağlıkla alakalı bir çok maddenin’de emeklilik kapsamından çıkarılması gündemdeymiş. Bu şartların zorluğunu gören konuştuğum tüm Türkler sigorta primlerini açıktan ödeyip Türkiye’den Emekli olmanın hayalini kuruyorlar.  

Eylül ayında bile her Allah’ın günü yağmurun yağdığı, sokakta insan görmenin bile seyrek yaşandığı, Mekanik bir ülkeden bahsediyorum. Dortmund civarında bir arkadaşımı ziyarete giderken yolda büyük bacalar gördüm. Termik santral sandığım bu tesislerin Nükleer santraller olduğunu Arkadaşım söyledi daha sonra, İstanbul gibi bir alanda yaklaşık 2 veya 3 tane nükleer santral hayal edin, Doğal kaynakları sınırlı olduğundan enerji ihtiyacını karşılamak için onlarca Nükleer santral kurulmuş Almanya’da.

Çok kuvvetli bir sanayinin mevcut olduğu Avrupa’nın büyük abisi Almanya’da bu hafta sonu genel seçim var. Bizim ülkedeki seçim kampanyalarına hiç benzemeyen bir kampanya yapılıyor. Pankart, Miting, Seçim otobüsü, Anons arabası hiçbir şey yok, sadece aydınlatma direklerine 50x50 ebadında afişler ve Reklam panoları var. Geçen gün çarşıda Milletvekili adayı olduğunu öğrendiğim kişi derdini anlatmaya çalışırken etrafında on kişi bile yoktu. Almanya’nın 2.büyük partisi SPD’nin Adayı olan şahıs büyük bir ihtimalle Milletvekili olacak ancak anlattıkları sıradan halkın dikkatini çekmiyor. Sıradan halk seçimle ve politikacılarla kesinlikle ilgilenmiyor. Ben Alman vatandaşı olan dostlarımı seçime katılmaları konusunda ikna ederken bile zorlandım. Düşünün ki ülke genelinde seçime katılım beklentisi % 60-65 civarında. Hemen hemen tüm konuştuklarım seçimi yine CDU’nun alacağını söylüyorlar , yani bir beş yıl daha Angela Merkel ile başbaşa olacağız.

Geçen yıllardan farklı olarak Türk cemaatlerinde son dört beş yıldır bir kaynaşma söz konusu olmuş. Dortmund civarında Cuma namazını kıldığımız Diyanetin Camisi de, Solingen’de Cuma namazını kıldığımız Diyanet camisi ’de oldukça kalabalık idi. Namaz çıkışı cemaatle konuştuğumuzda eski zamanlardaki gibi birbirlerinin camisine uğramama sıkıntısının son yıllarda ortadan kalktığını memnuniyetle öğrendim. Eskiden her şehirde Milli görüş camisi, Süleymancı Camisi, Nurcuların Camisi, Diyanet camisi gibi sınıflandırmalarla cemaatin bölündüğünü üzülerek seyrederdik.

Çok Şükür devletimizin çalışmaları sayesinde Tüm bu oluşumlar birbiriyle uzlaşı sağlamışlar. Bu Birliktelik devlet tarafından da koordine edilince Köln’de muhteşem bir camii ortaya çıkmış. Yakında Açılışı planlanan bu kompleks Türkiye Cumhuriyetinin gücünü ve etkisini hem orada yaşayan kendi vatandaşlarımıza hem de Avrupa birliği vatandaşlarına gösterecektir.

Bu seyahatimde Avrupa ile Türkiye’nin gelişmişlik makasının oldukça daraldığını memnuniyetle gördüm. Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımızın da bu gelişmeleri de görerek Ülkelerine bir gün geri dönme hayallerine de şahit oldum. Bizim Dinamizmimiz ve Genç nüfusumuz en önemi avantajımız haline geldi.

Söz uçar yazı kalır derler ya, işte buraya yazıyorum, Ak parti istikrarı bir on yıl daha sürsün, Cumhuriyetimizin 100.kuruluş yılı olan 2023 hedeflerimiz bir tutsun, o zaman geçmişte Avrupa’nın hasta adamı denilerek örselenen ve on yıl önce AB’ye başvurduğumuzda ” too big , too poor,too muslim “ , “çok büyük ve Çok fakir ve Çok Müslüman “ diye asla Avrupa kulübüne alınmayacağı ima edilen bu ülke tıpkı eski günlerinde olduğu gibi Avrupa’nın Asyalı efendi ülkesi olma yönünde önemli bir yol kat edecektir.

Diyeceksiniz ki Ey Mahmut Efendi, sen kıt aklınla 15 günde bunları anladın da, Bu koskoca AB bunu anlayamadı mı, ön göremedi mi?

Tabii ki öngördüler ve anladılar, yoksa ülkemizi kaosa sürüklemek isteyen Gezi parkı organizasyonunda, o alman piyanist ve yaklaşık 1 tonluk piyanosunun ne işi vardı Taksim Meydanında. Bir araştırın bakalım Alman vakıflarının bazı Alevi federasyonları ve bazı partilerle olan akçeli ilişkilerini.

Tabii ki Mesele sadece ağaç değildi , biz bunu hala anlamadık mı sanıyorsun Mehmet Ali beyciğim !
YORUM EKLE

banner208

banner148

banner150

banner153