Toplantının açılışında konuşan Kılıçdaroğlu, eşit olmayan koşullarda bir seçim gerçekleştiğini söyledi. Halkın sağduyusuna güvenerek yola çıktıklarını belirten Kılıçdaroğlu, demokratik standartları yükseltmek, Türkiye'ye huzuru getirmek için bir mücadeleye girdiklerini dile getirdi.
Ekrem İmamoğlu'nun İstanbul Büyükşehir Belediyesinin mazbatasını dün aldığını, Ankara'yı, Antalya'yı, Adana'yı ve Mersin'i kazandıklarını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Elbette ki zorluklar var, elbette bir ısınma dönemi var. Biz ve belediye başkanlarımız makamlarına oturdukları gün neyi yapacaklarını çok iyi biliyorlar. Çünkü ona göre bütün hazırlıklarımız büyük ölçüde tamamlanmıştı. Fikri olarak da eylemsel olarak da neleri nasıl yapacağımızı üç aşağı beş yukarı oturup konuşmuştuk." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, bu başarının sadece CHP üyelerinin değil, o kentlerde yaşayan bütün yurttaşların ortak başarısı olduğunu vurgulayarak, insanların huzur istediğini, siyasette gerginlik ve kavgayı istemediğini ifade etti.
"Eğer birlikte yaşayacaksak huzur içinde yaşamalıyız. Birlikte yaşayacaksak birbirimize selam vermeliyiz, konuşmalıyız. Ülkenin dertlerini bir araya gelip paylaşmalıyız, konuşabilmeliyiz. Eğer bunları yapamıyorsak, vatandaş siyasete olan güvenini büyük ölçüde kaybeder." ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Elbette burada bir başarı elde ettik ama Bursa'da, Zonguldak'ta ve Giresun'da beklediğimiz sonuçları elde edemedik. Bursa içimde bir yaradır. Bursa'nın da Nilüfer Belediye Başkanımız tarafından yönetilmesi gerekiyordu. Orada eksiğimiz ya da hatamız var. Zonguldak ve Giresun'da belediye başkan adaylarımız kazanamadılar. Elbette ki ne Bursalıları, ne Zonguldaklıları ne Giresunluları suçlamıyoruz. Bir kabahat varsa, o kabahat bizim kabahatimizdir. Bir eksiklik varsa, o eksiklik bizim eksikliğimizdir. Zaten geriye dönüp bütün süreci masaya yatırmak zorundayız. Nerede hata yaptık, nerede eksiğimiz oldu, nerede başarı beklerken başarı elde edemedik, bunları oturup düşüneceğiz."
"Olumlu dil kullanmaya özen gösterdik"
Yerel seçim kampanyası boyunca büyük mitingler yapmadıklarını, sivil toplum kuruluşlarıyla, meslek odalarıyla, kanaat önderleriyle bir araya geldiklerini anlatan Kılıçdaroğlu, bu toplantılarda sadece iktidara yönelik eleştirel bir söylemle yola çıkmadıklarını, sorunları masaya koyup çözüm anlattıklarını aktardı.
Parti örgütlerinin özellikle istediği yerlerde mitingler de yaptıklarını, bunların bir kısmını İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile gerçekleştirdiklerini anımsatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Kampanya boyunca olumlu bir dil kullanmaya özen gösterdik. Rakiplerimiz bize aklımızdan dahi geçmeyen pek çok acımasız eleştiri yaptı. Ne teröristliğimiz kaldı, ne dinsizliğimiz kaldı. Her şeyi söylediler ama ben bu eleştirilere karşı şunu söyledim, ben bu halkın ferasetine güveniyorum ve inanıyorum. Kimin iyi niyetli, kimin halk için çalıştığını, çabaladığını halkımız mutlaka takip edecektir, bilecektir dedim. Gerçekten de halkımızın takdirine layık olduk en azından belli bölgelerde. Bu, bizim için çok önemli."
Bu seçimlerde ilçe belediye başkanlarını büyükşehire aday gösterdiklerini belirten Kılıçdaroğlu, ilçelerdeki başarıyı bütün kente yaymak istediklerini, ön gördükleri stratejinin büyük ölçüde tuttuğunu dile getirdi.
İYİ Parti ile ilişkilerinin, Saadet Partisi ile dirsek temaslarının olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, iki partinin Genel Başkanlarına teşekkür etti.
"Başarıda ittifakın büyük rolü oldu"
Kemal Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı'nın özünde demokrasiyi, birlikte yaşamayı savunduğunu, demokrasiden, huzurdan, birlikten yana olduğuna dikkati çekerek, bu başarının sağlanmasında bu ittifakın büyük rolünün olduğunun altını çizdi.
Demokratik standartları yükselten bu yerel seçim sürecinde İYİ Parti'nin de Saadet Partisi'nin de değerli katkıları olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Asıl görevimiz bundan sonra başlıyor. Belediye başkanlarımız artık seçildikleri beldede herkesin belediye başkanlarıdır. Bir partinin değil, artık o kentin belediye başkanlarıdır. İkincisi, bizim belediye başkanlarımız harcadıkları her kuruşun hesabını millete vereceklerdir. Bugüne kadar belki rastlanmayan, belki çok rahat dillendirilmeyen bir taahhütten söz ediyorum. Türkiye, yerel yönetimlerde farklı bir sürece evrilmek zorundadır, daha hakkaniyetli bir sürece evrilmek zorundadır. Belediye yönetimlerinde partizanlığı değil, liyakati esas alacaklardır. Yani işi ehline teslim edeceklerdir. Asgari ücretin 2 bin 200 lira olmasını söylemiştik. Bizim belediyelerimizde 2 bin 200 lira. AK Partili ve diğer belediye başkanlıklarında çalışan asgari ücretlilerin ücreti 2 bin 20 lira. Bu konuda da belediye başkanlarımız çalışmalarına başladılar. Önümüzdeki süreç içinde kazandığımız belediyelerde çalışan asgari ücretlilerin ücreti 2 bin 200 lira olacak. Bunu da bütün asgari ücretli arkadaşlarıma ifade etmek isterim. Seçim meydanlarında verilen siyasi taahhüdün gerçekleşmesi gerekiyor."
Bunun için belediye başkanlarının önüne 10 maddelik ana temel ilkeler koyacaklarını belirten Kılıçdaroğlu, "Bu, yarın bütün belediye başkanlarımıza gönderilecek ve belediye başkanlarımız bu 10 temel ilkeyi masasının üstünde tutacak. Her hafta mutlaka bir kez okuyacak. Dolayısıyla halka verdiğimiz taahhüdün ne kadar değerli olduğunu ve taahhütlerin tutulmasının da siyaseten ne kadar önemli olduğunu kamuoyuna duyurmak zorundayız." değerlendirmesinde bulundu.
"Türkiye bir demokrasi ayıbından kurtulmuş olacaktır"
"Eğer bir konuya değinmezsem demokrasi açısından ayıp etmiş olurum." diyen Kılıçdaroğlu, Yüksek Seçim Kurulunun Kanun Hükmünde Kararnameyle ihraç edilen belediye başkanlarıyla ilgili kararına işaret etti.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"O da KHK'yle görevlerinden atılanların, seçimde elde ettikleri başarı sonrası, bunların başarılarının teslim edilmemesidir. YSK'ye itiraz yapıldı. Buradan YSK'nin değerli üyelerine seslenmek isterim. Bunların seçime girmelerine siz izin verdiniz. Bunlar savcılıklardan 'iyi hal kağıdı' aldı. Bunlar il ve ilçe seçim kurulları ve YSK tarafından kabul edildi. Bunlar ilan edildi. Bir kısmı seçimi kazandı, bir kısmı kazanamadı. Seçimi kazananlara sizin mazbatalarını teslim etmeniz gerekir. Aksi halde büyük bir demokrasi ayıbına imza atmış oluruz. Toplum olarak imza atmış oluruz. Ya hiç izin vermeyecektiniz, seçime girmeyeceklerdi. O başka bir konuydu, onu ayrıca tartışırız ama izin verdiğiniz bir kişinin seçimi kazandıktan sonra 'Hayır, sen seçimi kazandın ama KHK ile kamudaki görevine son verilmişti, ben sana mazbatayı vermem' demek doğru değildir. İnsan haklarına, demokrasiye, hukukun üstünlüğü ilkesine aykırıdır. Mazbatalar verilirse Türkiye bir demokrasi ayıbından kurtulmuş olacaktır."
Türkiye'nin süratle seçim ortamından kendisini kurtarması gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, ülkenin ekonomi ve dış politikada çok ciddi temel sorunları olduğunu söyledi.
Buralarda yaşanan sorunların doğrudan vatandaşa yansıdığına dikkati çeken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Ekonomide ciddi bir kriz yaşıyoruz. Reel sektör krizi... İşsiz sayımız geniş tanımıyla 8 milyonu aştı. Son bir yılda işsiz sayısı 1 milyon 700 bini aştı. Genç işsizlik oranı çok yüksek. Enflasyon patladı ve mutfaklarda yangın var. Türkiye'nin, gerçek gündemi olan ekonomiye dönmesi gerek. Türkiye bu hale nasıl geldi, onu sormuyorum şu anda. Geldi bir şekilde. Bunu herkes biliyor. 'Biz bu krizden nasıl çıkarız', siyasetin düşünmesi gereken temel konu bu olmalı." diye konuştu.
CHP'nin her türlü görüşü vermeye hazır olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Türkiye bir ekonomik krizden kurtulacak ve vatandaş rahata erecekse, bizden bir şey istiyorsanız, biz o konuda da her türlü yardımı yapmaya hazırız. Bugüne kadar iktidar sahipleri sağlıklı bir çözüm üretmedikleri gibi, sorunların arasında yuvarlanıp gidiyorlar." ifadesini kullandı.
Kemal Kılıçdaroğlu, açıklamalarının ardından haber kanallarının temsilcileriyle görüştü.
Güncelleme Tarihi: 18 Nisan 2019, 13:29