Yemin ve boykot krizinde Bahçeli partisinin yol haritasını çizdi. CHP ile BDP'ye mesafe koyan MHP lideri Cumhurbaşkanı Gül'ü sert sözlerle eleştirdi.
Kamuoyunda "Köşk'e neden çıkmadı?" şeklindeki eleştirel sorulara hedef olan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, konuya açıklık getirdi. Bahçeli, krizin tarafı olmadıklarını söyleyerek CHP ile BDP'nin kategorisine konulmak istenmesine tepki gösterdi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün davetini geri çeviren Devlet Bahçeli'den ''Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül'ün kamuoyunu oyalamak için pozisyon aldığına inandığından ve Meclis'te cereyan eden krizin tarafı olmadığından dolayı Çankaya Köşkü'nden gelen görüşme talebini geri çevirmiştir" açıklaması geldi.
CHP VE BDP'YE MESAFE
Ana muhalefet ve BDP'nin tavrını onaylamayan Bahçeli, bu partilerle aynı kefeye konulmaktan duyduğu rahatsızlığı dile getirdi:
'Milliyetçi Hareket Partisi'nin, yemin ve boykot krizinin taraflarıyla aynı kategoride değerlendirilmesi ve süren siyasi krizin sanki bir parçasıymış gibi sunulması çok çirkin ve yakışıksız olmuştur''
GÜL'E "TARAFSIZ DEĞİL" SUÇLAMASI
Bahçeli, inandırıcı olmadığı iddiasıyla taraf tutmakla suçladığı Gül'ü işte bu sözlerle eleştirdi:
''Sayın Cumhurbaşkanı'nın; Başbakan Erdoğan'la girdiği rol paylaşımından ve AKP'yi önceliğine alarak yaptığı görevinden dolayı; inandırıcılığı, birleştirici özelliği ve objektif sorun çözme niteliği iflas etmiştir.''
''Sözde, bu talihsiz eylemlere tutuklu bulunan milletvekillerinin serbest bırakılmaması gerekçe gösterilmiştir'' ifadesini kullanan Bahçeli, MHP'nin ise halen tutuklu bulunan bir milletvekili dışında tam kadro TBMM'de yerini aldığını ve yeminini gerçekleştirdiğini kaydetti.
Bu yapılırken TBMM'nin çözüm ve çare yeri olduğu inancıyla hareket edildiğini ve milli iradeyi sulandıracak niyetlere prim vermeyeceklerini ortaya koyduklarını vurgulayan Bahçeli, şu değerlendirmelerde bulundu:
''Partimiz hiçbir zaman TBMM'nin saygınlığına gölge düşürecek ve millet egemenliğini tartıştıracak bir zihniyetin içinde olmamıştır, bundan sonra da asla olmayacaktır. Bu gelişmeler üzerine Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül inisiyatif alarak muhalefet partileri ve bağımsız milletvekilleriyle görüşmek için harekete geçmiştir.
Öncelikle Sayın Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan Erdoğan'la gerçekleştirdiği iki saati aşkın görüşmeden sonra, siyasi partileri Çankaya Köşkü'ne davet etmesi kuşku verici ve baştan sorunlu bir tavır olmuştur. Bu görüşme içeriğinin tarafımızca bilinmesi mümkün değilse de Sayın Gül'ün Başbakan Erdoğan'la istişare yaptıktan sonra böyle bir davette bulunduğu güçlü bir ihtimaldir.
Bununla birlikte, Milliyetçi Hareket Partisi'nin, yemin ve boykot krizinin taraflarıyla aynı kategoride değerlendirilmesi ve süren siyasi krizin sanki bir parçasıymış gibi sunulması çok çirkin ve yakışıksız olmuştur. Partimizin Meclisteki sorunu aşması için gösterdiği çabayı, katkıyı ve desteği göstermezden gelmek, Sayın Gül'ün düşebileceği en büyük hata olarak karşımızdadır.
Milliyetçi Hareket Partisi'nin meşruiyet alanından hiç taviz vermeyen siyasi tutumunu, sinsice değersizleştirmeye çalışmak da kimsenin haddi değildir. Yemin krizinin çözülmesi için, öncelikle bugünkü kaosa sebebiyet verenlerle irtibat kurulması yerinde, faydalı ve doğru olacaktır.''
Bu şartlar altında partisinin düşüncelerinin millet tarafından açıkça bilindiğini ve tutuklu bulunan milletvekillerinin tahliye edilmemelerinin hukuk skandalı olarak görüldüğünü belirten Bahçeli, şöyle devam etti:
''Sayın Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan Erdoğan'la girdiği rol paylaşımından ve AKP'yi önceliğine alarak yaptığı görevinden dolayı, inandırıcılığı, birleştirici özelliği ve objektif sorun çözme niteliği iflas etmiştir.
Eğer Sayın Gül, her geçen gün güçlenen demokrasi krizinin bitirilmesine samimi olarak destek vermek istiyorsa öncelikle şahsına göre daha açık ve berrak olan Başbakan Erdoğan'ın çekim alanından çıkmalı, tarafsız, adaletli ve eşitliği gözeten yönetim anlayışına bir an önce sahip olmalıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi, bu kapsamda Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül'ün kamuoyunu oyalamak için pozisyon aldığına inandığından ve Mecliste cereyan eden krizin tarafı olmadığından dolayı Çankaya Köşkü'nden gelen görüşme talebini geri çevirmiştir.''