banner171

ÖSYM Başkanı'na bir çizik de Erdoğan'dan

Başbakan Erdoğan, YGS'deki şifre iddiaların ideolojik olduğunu belirterek "Şifre diye bir şey de yok. Öğrencilere yapılmış bir haksızlık yok. Süreç sadece ÖSYM Başkanı tarafından iyi yönetilemedi" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ÖSYM Başkanı Ali Demir ile ilgili, ''Süreci isterdik ki böyle yönetmesin. Süreci başkan iyi yönetememiştir'' dedi.

AK Parti İstanbul İl Başkanlığında Show TV'de yayınlanan ''Siyaset Meydanı Seçim Özel'' programına katılarak, Ali Kırca ve Tuba Atav'ın sorularını yanıtlayan Erdoğan, YGS ve ALES sınavlarında yaşanan sıkıntılar hatırlatılarak, ''ÖSYM'de yaşanan sıkıntıları nasıl değerlendiriyorsunuz? ÖSYM Başkanı konusunda bir tasarrufunuz olacak mı?'' sorusu üzerine, ''Böyle bir sınavda aslolan nedir? Burada kopya var mı, yok mu? Kopya varsa tehlike, ama kopya yoksa şifreydi, sehvendi vesaire... Bunların hepsi işin çok çok detay şeyleri... Bunlar neticeyi ilgilendiren şeyler değil'' diye konuştu.

Konuyu ÖSYM Başkanına sorduğunu, başkanın kendisine ''Kesinlikle burada kopya yok, böyle bir şey kesinlikle söz konusu değil'' dediğini, daha sonra kendisine bazı teknik şeyler getirdiklerini, bunu aldıklarını ve değerlendirmesini yaptıklarını belirten Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Bu alanda deneyimi, tecrübesi olan hocalarla beraber... Daha önceki imtihanlarla gerek Türkçede gerek sosyalde, gerek matematikte... Bunların hepsine bakarak... Baktık ki özellikle alınan neticelerde eskiye göre şimdi o kadar yüksek bir şey söz konusu değil. (Başarı) Oranlarda daha da düşüş var. Eğer burada kopya olsa bunun yükselmesi lazım. Yükselmemiş, tam aksine düşmüş. Buradaki bu dijital baskı tekniği kopyayı ortadan kaldırıyor. Hareket ettikleri nokta bu. Mesela YGS'deki iddialar, temel matematik testine odaklı. 2010'da 1 milyon 473 bin 337 adaydan 2 bin 141'i temel matematikte 40 sorudan tamamını yapmış. O zaman Ali Bey yok, bu kadarını yapmış. 2011'de 1 milyon 609 bin 144 adaydan sadece 1801 tüm sorulara doğru cevap verebilmiş. Katılan artıyor, ama sayı düşüyor. 2010'da tüm puan türlerinde tam puan olan öğrenci sayısı 3, 2011'de sadece bir öğrenci tam puan alabilmiş. Bunların hepsi kopya şeyini, bir defa düşürüyor. YGS'de soru kitapçıklarındaki, özellikle fen bilimleri, hatalı baskı nedeniyle sınava girememiş 176 aday dün itibariyle sınava alındılar. Buradaki mağduriyet de böylece giderilmiş oldu. YGS konusundaki iddiaların ardından ÖSYM Komisyonu 10 bin 500 soru kitapçığını incelemişti. Hem ÖSYM içinden hem de üniversitelerden gelen kişilerden oluşturulmuş soruşturma komisyonunun aksaklıkların nereden kaynaklandığına ilişkin incelemesi de ayrıca sürüyor.''

ALES'te ise sadece İzmir'de yaklaşık 200 adayın mağduriyetinin olduğunu, bunun da kitapçıkların yeterli sayıda olmamasından kaynaklandığını hatırlatan Erdoğan, bu adayların 15 Mayıs'ta sınava gireceğini, onların da mağduriyetinin böylece giderilmiş olacağını bildirdi.

''SON AÇIKLAMALARDAN SONRA TATMİN OLDUM''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''(YGS) Son açıklamalardan sonra tatmin oldunuz mu, sizin için mesele kapanmış mı?'' soruları üzerine, son açıklamalardan sonra tatmin olduğunu, sürecin yargıda ve yargıdan gelen ilk sinyallerin de olumlu olduğunu söyledi.

Erdoğan, ''Burada bu işin sonuna kadar takipçisi olduğumuzu ve olacağımızı söyledim. Çünkü biz bir öğrencinin bu noktadaki mağduriyetine asla müsaade edemeyiz. Kaldı ki burada her adayın her ayrı bir kitapçık almış olması yeni metodu ortada şey yapıyor. Burada kopyanın olmamasının teyidi beni rahatlatan bir netice olmuştur. Eğer kopyaya yönelik bir şey olmuş olsa orada asla zaten tereddüt etmeyiz. Gereken neyse onu yaparız'' dedi.

''KOPYA OLMADIKTAN SONRA NEYİN TASARRUFUNU YAPACAĞIZ?''

Başbakan Erdoğan, ''Bir tasarrufunuz olacak mı?'' sorusuna da şu yanıtı verdi:

''Kopya olmadıktan sonra neyin tasarrufunu yapacağız? (Kamuoyunda algı oluştuğu iddiası) Algılar üzerinden hareket etmem. Burada bu olaya maalesef çok ideolojik yaklaşan çevreler var. Bunları da ben çok iyi biliyorum. Çok iyi bildiğim için... Burada çünkü arı kovanına çomak sokuldu. Bundan rahatsızlık duyanlar da var. Bundan rahatsızlık duyulduğu için belli bir grubun bu işi sürdürmesi ve bu işi daha sonra, böyle bir seçim öncesinde adeta bir siyaset malzemesi haline getirmiş olmaları çok manidardır. Kimlerin yürüyüş yaptıkları ortadadır. Ne yazık ki gençlerimizi bazı legal örgütlerin yanında illegal örgütler de bu işte kullanma yoluna gitmişlerdir. Yoksa 1 milyon 700 bin öğrencinin tamamının bu noktada böyle bir güvensizliği filan söz konusu değil ki... Nitekim şimdi ben kendilerine hep onu söylüyorum; siz ikinci imtihanınıza en güzel şekilde hazırlıklarınızı sürdürün, hiçbir şeyden endişe etmeyin. Sonuna kadar bu işin takipçisiyiz, takip edeceğiz. Öğrencilerin siyasi istismar aracı yapılmasına üzüldüğümü rahatlıkla söyleyebilirim. Bunda bazı medya gruplarının da opsiyonu var.''

''BİZ BU ÜLKEDE ASLA GERİLİM İSTEMİYORUZ''

Başbakan Erdoğan, bunların legal, illegal bazı örgütlerin 3-5 bin kişi toplamasıyla olduğunu söylediklerini ifade ederek, ''Biz de arzu edersek, istersek, gerektiğinde kalkar 5-10 bin kişiyi bunun tam karşıtı olarak buraya çıkartırız, ama biz bu ülkede asla gerilim istemiyoruz, gençler üzerinden istismar istemiyoruz. Onun için böyle bir şeye girmeyiz dedik'' diye konuştu.

''Bu söylem biraz tehlikeli değil miydi?'' sorusunu da Erdoğan, şöyle yanıtladı:

''Karşımdakiler, siyasi liderler bu tür şeyleri yapıyor ve ana muhalefet partisinin milletvekilleri o gençlerle beraber yürüyor, bunu kimse eleştirmiyor da biz burada tam karşıtı bir demokratik hak noktasında bu mücadeleyi verenlerin ortaya çıkmasından niçin rahatsız olalım ki? Düşünün, milletvekilleri kalkıyor bu gençlerle beraber yürüyor. Bu doğru mu? Bu istismar değil mi? Ortada çünkü netleşen bir şey yok. Olay yargıya da gitmiş. Niçin bunlarla beraber böyle yürüyüşe katılır bu milletvekilleri? Bunları birbirinden çok iyi ayıklamamız lazım. Biz kalkıp da gençlerimizi bugüne kadar bu tür olayların hiçbirinde sokaklara dökmedik, caddelere dökmedik. Benim gençlik teşkilatım var. Türkiye'nin bütün ilçelerinde var. Bütün okullarda aynı şekilde bizim de gençlerimiz var. Bu tür şeyleri yapmak bizim için problem değil. Ancak biz sokaklarda demokratik haklar neyse bu hak çerçevesinde yasalara uygun olarak her şeyi yaparız, ama hiçbir zaman kalkıp da illegal örgütlerle işbirliği halinde bu adımları atmayız. (ÖSYM Başkanı) Süreci isterdik ki böyle yönetmesin. Süreci başkan iyi yönetememiştir. Kopya veya öğrencilere bir zulüm şeyi değildi. Buna ilmi siyaset diyelim. İlmi siyaset başka bir şey.''

Gösterilerin illegal örgütlerle yapıldığını, içinde illegal örgütler olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, ''Ne işi var orada? Direk olarak Başbakana, AK Parti'ye, bunlar nedir, ne alakası var? ÖSYM bize direk bağlı olan bir kuruluş değil. Biz sadece atama safhasında varız. Ondan sonra bağımsız bir kurumdur. Biz oraya karışamayız. Yapmışlardır ve biz kendilerinden almışızdır brifingi. 'Burada kopya var mı, yok mu, bize bunu söyle.' 'Yok.' Yoksa mesele yok. Tatmin olduğumuz nokta orasıdır. Süreci iyi yönetememiştir'' dedi.

Esad adım atmadı bu iş patladı

Başbakan Erdoğan, Suriye'de Hama katliamının bir tekrarı halinde insanlığın tavır alacağını, Türkiye'nin de üzerine düşeni yapmak zorunda kalacağını söyledi. Erdoğan, Esad'ın adım atmaması nedeniyle bu işin patladığını söyledi

Başbakan Erdoğan, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'a sert politikasından vazgeçmesi mesajı gönderdi, bir katliamın ardından uluslararası müdahale gelebileceğini söyledi. Siyaset Meydanı programında soruları yanıtlayan Erdoğan "Önümüzde bir Libya olayı var. Bakın Amerika'nın, Batı'nın açıklamaları var. Sonunda BM Güvenlik Konseyi bunu da masaya yatıracak, büyük ihtimalle" dedi. Erdoğan şunları söyledi:

DOMİNO ETKİSİ ENDİŞEMİZİ İLETMİŞTİK

("Esad direnirse Batı yine devreye girebilir mi? NATO devreye girer mi?" sorusuna) Suriye olayına bir Libya olayı gibi bakmıyorum. Ama Suriye dediğimizde 850 km sınırımız olan ve tarihi birlikteliklerimiz çok ileri olan bir ülke. Kuzey Afrika'daki gelişmelerden sonra bunun bir domino etkisi olarak buralara da sirayet eder mi endişesini hep taşıdık. Son Şam seyahatimde bunu Halep'te çok uzun görüşme imkanımız oldu. Bu endişelerimizi orada da dile getirdik. Ne yapabiliriz? Olağanüstü hal kalkması lazım.

KARDEŞ GİBİ KONUŞTUM

Bir diğeri tek parti dönemini, bir Baas yönetimini aşmanız lazım. Bu güç sizde var. Şu anda muhalefet liderlerinin ciddi bir kısmı da aslında başta Beşar'a karşı çıkmıyorlardı. Siyasi tutuklular noktasında ciddi sıkıntılar vardı. Bunların hepsini dost olarak söyledim. Bir kardeş olarak, konuşalım, dertleşelim, filan. Bu samimiyet içinde bunları konuştuk. Bunun, dedim, bir demokratik parlamenter sistem için müşterek yaparız, deneyimlerimizi paylaşırız.

BU İŞ PATLADI

Tabii olumsuz bir bakış getirmedi ama adım da atmadı. Tabii şimdi bu iş patladı. Bu arada kendisiyle sürekli telefonda görüştüm. Özel temsilcilerimi de gönderdim. Yapmayacağım, demiyor, yapacağım diyor, ama bir yerden veya birileri tarafından bir engeller mi var, bir tereddütün içerisinde mi, kararsızlık mı yaşıyor, doğrusu çözmekte bir kararsızlık yaşıyorum. Çünkü bu sonunda bizi vuracak. Pat Yayladağı çıktı ortaya. Yayladığı'ndan girişte bu insanlara kapılarımız kapatamayız. Kapılarımızı açtık, tedbirlerimizi aldık, bunu geliştiriyoruz. Çünkü devamı gelecek gibi görünüyor şu anda. Suriye'nin bölünmesini asla istemiyoruz. Suriye bölünmeye fırsat verecek herhangi bir çıkışa müsaade etmemeli. Çünkü burada insanların özgürlükleri sözkonusu. İnsanlara kurşun sıkılmasın. Artık bunlar aşıldı. Kurşun sıkarsan olmaz.

BM MASAYA YATIRIR

Önümüzde bir Libya olayı var. Bakın Amerika'nın, Batı'nın açıklamaları var. Sonunda BM Güvenlik Konseyi bunu da masaya yatıracak, büyük ihtimalle. BM Güvenlik Konseyi bunu masaya yatırdığı zaman, tabii ki burada en büyük rol gelecek Türkiye'nin üzerine. Çünkü bizim gibi sınırı olan yok, ilişkileri olan yok. Onun için biz ilişkileri çok daha ileri noktaya taşımak durumundayız. Çünkü biz bir daha Hama, Humus yaşamak istemiyoruz. Bunu da özellikle söyledik. Bir Hama katliamını Suriye bir daha görmemeli, yaşamamalı, bu konuda çok titiz olmalısınız, hassas olmalısınız. Bunun hatırlatmasını yaptık. Böyle bir şey tekrar yapılacak olursa Suriye bunun altından zor kalkar diye düşünüyorum. Çünkü o zaman ister istemez insanlık tabii ki burada tavrını koyacaktır. Türkiye olarak biz üzerimize düşeni yapmak durumunda kalacağız.

İKİ ŞEHRİ ÇARŞAMBA GÜNÜ ANLATACAĞIM

Başbakan, İstanbul'un çevresine yapılacak iki şehirle ilgili de detay verdi: İstanbul çirkin bir yapılanmanın içindedir, deprem tehdidi altındadır. Bunun çözümü işte o iki şehir olayı var ya, onu çarşamba açıklayacağım, ama bu çarşamba değil öbür çarşamba (11 Mayıs). Hepsi birbiriyle bağlantılı ve bu iki şehrin dışında bu ayrı bir yapılanma olacak. Kordon boyu olarak. Bunlar yalı olmayacak. Güvenlik şeridinin çok çok dışında olacak. Buralardan nüfus kaydıralım istiyoruz. Oralarda yaptığımız yerlerde göstereceğiz, 'buyur sana ev'. Deprem tehdidini göre göre biz o vatandaşları orada nasıl bırakırız? 'Bak senin şu anki binanın bedeli şu, buyur sana şuradan bir iki daire'. Yeni dönemde Şehircilik Bakanlığı kuruyoruz.

CUMHURBAŞKANLIĞI

Erdoğan, başkanlık sistemiyle ilgili "Bunu halkım tartışacak. Hangi başkanlık sistemi olacağına ilişkin çeşitli modeller var. Bunun çalışması yapılır" dedi. Erdoğan, sunucu Ali Kırca'nın "gönlünüzden cumhurbaşkanlığı geçiyor mu" sorusuna "Çok uyanıksın ama ben de senden geri kalmam. Bu soruları sorma hakkınız olduğu kadar ben de istediğim cevabı verme hakkına sahibim" yanıtı verdi.

SENDİKALARIMIZ ÇOK İYİ BİR DİYALOG İÇİNDE OLDU

Başbakan Erdoğan, Siyaset Meydanı'nda 1 Mayıs kutlamalarıyla ilgili de şöyle konuştu: "Ben bu yıl için gerçekten mutluyum, memnunum. Şundan dolayı; sendikalarımız bu defa gerçekten güvenlik güçleriyle çok iyi bir diyalog içinde oldular, ellerinden gelen bütün tedbiri aldılar. Bu tedbiri almanın da yanında, örneğin orada bir sendika temsilcisi konuştu ve burada da mesela kalkıp 'Üçümüz de konuşalım' gibi bir yarışın içine girmediler. Eğlence, müzik gösterileriyle falan bu işi adeta bir bayrama dönüştürme olayı oldu ki Türkiye genelinde de aldığım raporlarda, o sizlerin söylediği birkaç olayı bile biz olay olarak kabul etmiyoruz. Temenni ederiz ki bundan sonraki yıllarda da aynı şekilde devam etsin ve bizler de AK Parti iktidarı olarak 1 Mayıs'ı işçilerimizin bu şekilde kutlamasının yolunu açan bir yasayı çıkarmanın mutluluğu içerisinde, sonraki süreçte de herhalde buna bir katkımız kayıtlara girmiş olacak.''


YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner208

banner148

banner150

banner153