banner171

Sabri varken Eboue alınır mı ?

Sabri varken Eboue alınır mı ?

Sabri varken Eboue alınır mı ?

Sarı-kırmızılı teknik adam, Fildişi Sahilli yıldız için bastırdı, “Milli Takım’ın sağbeki Sabri varken, Eboue alınır mı?” muhalefetiyle karşılaştı. Arda’nın vedası şok yarattı, Reyes ve Forlan seferinden Ujfalusi ile dönülmesi Başkan Aysal’ı zor durumda bıraktı

Türkiye’yi sarsan şike-teşvik soruşturması sezon başında iç sorunlarla uğraşan Galatasaray’da eksen kaymasına yol açtı. Bu durum ister, istemez transfere de yansıdı.

Fatih Terim kendisinden önce transfer edilen Elmander ismine olur vererek, değiştiğinin işaretlerini daha ilk günden veriyordu. “Söz konusu Galatasaray ise gerisi teferruattır” diyerek görevi kabul eden Terim, büyük bir olgunluk gösteriyor, bu durum Başkan Ünal Aysal’ın vizyonu ile de örtüşünce, transferde doğru adımların atılması artık kaçınılmaz oluyordu.

Yine de kolay değildi yeni bir takımı yaratmak. Özellikle yabancı transferinde ince hamleler yapıldı. Bolton’dan Elmander, Lazio’dan Muslera, Atletico Madrid’den Ujfalusi, Arsenal’den Eboue, Juventus’tan Melo, Olympiakos’tan da Riera getirildi. Ujfalusi ve Elmander’de, Bülent Tulun, Muslera’da ise Ünal Aysal faktörü yadsınamazdı. Muslera’nın ismini ilk gündeme getiren Terim’di. Melo, Eboue ve Riera transferinde ise Terim’in istediği olmuştu.

Sadece Ujfalusi

Ancak özellikle Eboue transferinde hocanın başı çok ağrıdı. Terim, Fildişili oyuncuyu çok istiyordu, ama transfer bir türlü bitmiyordu. Üstelik oyuncu ile de söz kesilmişti. Eboue transferine şerh koyanlar, A Milli Takım’ın sağ beki Sabri varken transfere ne gerek var?” savunmasını yapıyorlardı. Sonunda Terim kazanıyor ve çok istediği Eboue alınıyordu.

Yerli transferinde Fatih Terim büyük risk alacaktı. Selçuk İnan’la temaslar çok önceden Adnan Polat döneminde kurulmuş, ama işi bitiren yine Terim’in işaretiyle yardımcısı Hasan Şaş oluyordu. Bu transferde Bülent Tulun’un hakkını da teslim etmek gerek. Engin Baytar 900 bin euro gibi bir rakama alınıyor, Ceyhun ise yine Trabzonspor’dan bedelsiz transfer ediliyordu. Engin gibi bir diğer riskli transfer de Sercan Yıldırım’dı. Ancak Sercan verilen şansları bir türlü kullanamadı.
Reyes ve Forlan için Madrid’e giden Başkan Aysal’ın sadece 33’lük Ujfalusi’nin işini bitirebilmesi ağır eleştirilere neden olmuştu. Koca yaz sezonu Drogba ismi ile geçmiş sonuçta ne o, ne Klose ne de Fabiano’da mutlu sona ulaşılmıştı. Sonradan Keita ve Podolski tranfseri de yine KAP’a bildiriliyor, ama gerçekleşmiyordu. Ara transferdeki KAP furyası da Shaqiri ile sürdü!

Arda şoke etti

Galatasaray yeni sezona büyük bir değişim geçirip 17 futbolcusu ile yollarını ayırarak başlamıştı. Buna karşın kadronun sınırlı kapasitesi gün gibi ortadaydı. Bir de Arda Turan konusu var ki bütün planları alt-üst eden. Terim, kamp döneminde Arda’ya göre bütün stretjisini yapmıştı. Ama Arda hayallerinin peşinden gitmek istedi. Galatasaray’a 12 milyon euro gibi hatırı sayılır bir para kazandırdı ama yine de eksikliği ilerleyen dönemde fazlasıyla hissedilecekti.

Riera konusunda aceleci davranılmasının nedeni de buydu. Terim sonradan “Arda’nın gideceğini bilsem Culio’yu bırakmazdım” diyerek ne denli etkilendiğini açıkca ifade etmişti. Hazırlık döneminde Liverpool, Inter, Real Madrid ve Olympiakos ile oynayan Aslan, ışık veriyor, büyük bir sabırsızlıkla ligin başlanması bekleniyordu.

Büyükşehir Belediye kazası hayal kırıklığı yaratıyor, eleştiriler ilk haftadan başlıyordu. Bu istikrarsız tablo bir süre devam etti. Ardından Karabük ve Antalya’da takılan Aslan için gerilim 8. haftada Türk Telekom Arena’da yaşanıyordu. Sabri ve Servet’in atıldığı maçta Gaziantep’e 4-2 yenilen Cim-Bom’da, Terim de artık ciddi şekilde tartışılmaya başlıyordu.

Kayseri’de alınan galibiyet kadar 20 yaşındaki Semih Kaya ile 35’lik Ayhan’ın performansı alkışlanıyordu. Riera da ilk kez elini taşın altına sokmuştu. Ama Yekta’yı kaybetmişti Galatasaray. Arena’daki Mersin beraberliği moralleri tekrar bozuyor, Fenerbahçe’nin kaybıyla teselli bulunuyordu.

İki takviye yapıldı

Beşiktaş derbisinde bir puan Muslera’nın mucizevi performansı ile elde edilmişti. Arena’daki Sivas maçı bir dönüm noktasıydı. Yine 2 kırmızı kart çıkıyor ve son dakikalar heyecan fırtınasına sahne oluyordu. Ama bu kez 9 kişi ile Terim’in öğrencileri 2-1 kazanıyordu. O moralle başkentte Gençlerbirliği’ni Eboue ile deviren Aslan, 7 Aralık’ta sezonun kilit maçlarından birine Arena’da Fenerbahçe’ye karşı çıkacaktı.

Derbide Terim büyük sürprize imza atıyor, Semih’ten sonra bu kez Emre Çolak’ı takıma monte ediyordu. Bu bir riskti ama maç başladığında Terim’in kararının doğruluğu kendini gösteriyordu. Galatasaray ezici bir oyunla 3-1 kazanıyor ve arkasından seriye bağlıyordu. Trabzon, Ordu ve Manisa maçlarını rahat kazanan Aslan sıkıştırılmış ligin ilk perdesini 2 puanla Fenerbahçe’nin önünde kapatıyordu. Ara transfer dönemi hareketli geçiyor ama sadece Manisa’dan Yiğit Gökoğlan ve Antalyaspor’dan Necati, Florya’ya getiriliyordu.

9 puanla fark attı

İkinci yarı; Büyükşehir, Samsun ve Karabük’e karşı alınan farklı galibiyetlerle başlıyordu. Üst üste 9 kez kazanan ve 10. maçla rekoru kırmak isteyen Aslan için Eskişehir sınavı çok kritikti. Buzlu zemin, maç saati ve soğuk hava, beraberliğin nedenleri olarak tartışılacaktı.
Ankaragücü maçı beklendiği gibi farklı geçiyordu. Ama Bursa deplasmanı ve maceralı yolculuk, Aslan’ın çilesi oluyordu. Doğal sorunlar ve sert kış etkisini burada da gösteriyor, Cim-Bom haftalar sonra kaybediyordu. Arena’da berabere kaldığı Antalya ise bu sezon Aslan’a yenilmeyen tek takım olarak kayıtlara geçiyordu.

Hikmet Karaman’lı Gaziantep’e karşı alınan 2-1’lik galibiyet Aslan’ı tekrar kendine getiriyordu.
Ligin ilk yarısında da yine bir Antep maçı sonrası Aslan ayağa kalkmıştı. Kayseri, Mersin ve Elmander’in son dakika golüyle kazanılan Beşiktaş maçları ile puan farkı artık Fenerbahçe ile 9’a çıkıyor ve büyük avantaj yakalanıyordu.

Sivas deplasmanı tahmin edilenden rahat atlatılıyor, Gençlerbirliği galibiyeti ile Kadıköy’deki derbi öncesi moral takviyesi yapılıyordu. Şükrü Saracoğlu’nda 2-0 geriden gelip 2-2’ye maça getiren Cim-Bom, son dakikada Baros’la direğe takılıyor ama beraberliğe üzülen taraf oluyordu. Hesapta olmayan Trabzon beraberliği keyifleri kaçırıyor, kalan iki haftada Ordu ve Manisa maçları rahat atlatılıyordu.

Galatasaray sonuçta 34 haftalık maratonu 9 puan önde tamamlıyor ve ilk defa uygulanacak Süper Final öncesi büyük avantaj sağlanıyordu.

Galatasaray ailesi yeniden ortaya çıktı
Galatasaray’da bu yıl her şeyden önce büyük bir aile fotoğrafı sergilendi. Özellikle taraftar ve futbol takımı arasında çok sıcak bir ilişki kuruldu. Arena’da 35 bin ortalama tutturuldu, her maç müthiş bir koreografiye imza atıldı. Tabii bu ortamın oluşmasında, özellikle Teknik Direktör Fatih Terim’in rolü büyüktü. Ordu deplasmanından dönerken UltrAslan Genel Koordinatörü Oğuz Atay ve tribün lideri Sebahattin Şirin’in takım uçağına alınması ise önemli bir mesajdı. Ardından sadece taraftara açılan antrenmanlar da... Bugün taraftarı, hocası ve yönetimiyle birlikte hareket edilebiliyor.

Borges’i çizdi, Necati’yi seçti

Ara transferi Manisaspor’dan Yiğit Gökoğlan ile açan Cim-Bom’un asıl hedefi Xherdan Shaqiri’ydi. Ribery’ye benzetilen İsviçreli için Fatih Terim en baştan beri beri çok ısrarlıydı, ama yüksek maliyeti Başkan Ünal Aysal ve yönetimi kara kara düşündürüyordu.
Galatasaray, bonuslarla birlikte 10 milyon euroya kadar çıkmıştı. Ama Basel kulübü, 15 milyon eurodan aşağı düşmedi. Bu genç yeteneği alamayan sarı-kırmızılılar, golcü transferine odaklandı. Santos’un tecrübeli golcüsü Borges ile Antalyasporlu Necati Ateş gündeme geldi. Yönetim Borges’in işini büyük ölçüde bitirmişti hatta. Ama Terim, eski oyuncusu Necati’de karar kıldı ve tecrübeli futbolcu da performansıyla hocasını yüzünü kara çıkarmadı.

Aysal’dan balans ayarı

Galatasaray’da futbol takımı ne kadar istikrarlı ise yönetim kurulu o kadar istikrarsız ve kendi içinde bölünmüş bir yapı sergiledi koca sezon. Gaziantep’teki iki ayrı fotoğraf karesi yönetimin dağınık halini gözler önüne sermişti. Başkan Ünal Aysal’ın iki yöneticinin sert şekilde dikkatini çekmesi ve sonradan Ali Gürsoy, Celal Gürcan ve Sedat Doğan’ın özürleri ile olay tatlıya bağlandı. Bir yönetici o günleri Milliyet’e şöyle anlatmıştı: “Hangi sinemaya gidelim? desek bile tartışma çıkar.” Evet Ünal Aysal biraz geç olsa da masaya yumruğunu vurdu ve balans ayarı yaptı.

Milliyet


Kaynak : //www.spor3.com/sabri-varken-eboue-alinir-mi--1336824h.htm#ixzz1v2xoNJV9

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner208

banner148

banner150

banner153