“Çanakkale içinde vurdular beni, ölmeden mezara koydular beni…”
Türküsünü mırıldanarak çıkıyoruz destanların yazıldığı diyara doğru… Masmavi denizi ve yeşiliyle eşsiz bir manzara karşılıyor bizi. Hayallerini, yarınlarını, eşlerini, çocuklarını, analarını ve yuvalarını vatan uğruna hiç düşünmeden, gözlerini bile kırpmadan bağışlayan yiğitlerin, Mehmetçiklerin, kınalı kuzuların diyarı. Tüylerimizi diken diken eden binlerce öykü var her karış toprağında. Ve her köşesinde başka bir Mehmetçiğin kahramanlık öyküsü yatıyor.
Sultangazi Belediyesi, Türkiye’nin önsözünün yazıldığı Çanakkale savaşlarının yaşandığı yerlere kültür gezilerini her yıl aralıksız devam ediyor. Modern otobüsler ve uzman rehberler eşliğinde gerçekleşen gezi programında yalnız bu yıl 10 bin Sultangaziliyi, Mehmetçiğin ‘Çanakkale Geçilmez!’ diye haykırdığı yerlerde ağırladı.
Metrekare başına 6 bin merminin düştüğü Çanakkale’ye yolcuğumuzun ilk durağı Eceabat oluyor. Burada rehberimiz Sulhaddin Aksakallı aramıza katılarak şehit kanlarıyla sulanmış Çanakkale’yi anlatıyor bizlere…
Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan Kilitbahir ve Çimenlik Kaleleri’nden geçiyoruz. Sonraki durağımız savaş boyunca namaz kılınan “Namazgah Tabyaları” oluyor. Bu tabyalara bir dakikada 35 mermi isabet etmiş ve bunların en küçüğü 140 kilo ağırlığında.
Mecidiye tabyasında Seyit Onbaşı’yı figür edildiği anıt karşılıyor bizi… Arkasındaki Niğdeli Ali Çavuş yardımıyla sırtlamış koca mermiyi.. Vatan aşkıyla, iman gücüyle 275 kilogramlık mermiyle dimdik ayakta duruyor.
Salim Mutlu Özel Harp Anıları Koleksiyonu müzesini geziyoruz. Savaştan kalan silah, mermi, askerlerin kullandıkları malzemelerin olduğu müzede Türkiye’nin dört bir yanından gelen askerlerin hatırası için alınan bir de toprak parçaları bulunuyor. Sultangazililer olarak vatan toprağının ne demek olduğunu anlatan bu küçük ayrıntı hepimizi etkiliyor.
Savaş tüm hızıyla devam ederken yaralı askerlerin tedavi edildiği sargı hastanelerini de gezme fırsatımız oluyor. Şahindere Sargı Hastanesi’ndeki anıt dikkatimizi çekiyor. Ay ve yıldızın üzerine kurulmuş bir hastane anıtı. Düşmanın saldırılarının hedefi haline gelen Sargı Hastaneleri yüreğimizdeki acıyı derinleştiriyor. Buradaki mezarlar başında dualarımızı okuyor, şehitlerimize rahmet diliyoruz.
Dünya tarihinde görülmemiş bir hoşgörüyle düşmanlarımız olan Anzaklar için yaptırdığımız anıta geldiğimizde ise M. Kemal Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” dizelerini yad ediyoruz.
Sonra yavaş yavaş Şehitlik Anıtı tüm heybetiyle karşıdan gözükmeye başlıyor. Asimetrik olarak yapılan anıtın üç ayağı önce gözük kırpıyor bize… Yüksekliği olan anıt tüm heybetiyle Çanakkale’nin kahramanlık ruhunu yansıtıyor.
Çanakkale Şehitliğinde Türkiye’nin dört bir yanından savaşa katılan Mehmetçiklerimizin mezarlarının başında tarihe tanıklık etmeyi sürdürüyoruz.
Sultangazili Asiye Koç’un büyük dedesinin de Çanakkale’de savaştığını öğreniyoruz sonra. Çanakkale kahramanlarından Hasan Çavuş’un mezarı başında dualar okuyan Asiye Koç, büyük dedesine kavuşmayla yaşadığı buruk mutluluğu paylaşıyor bizimle:
“Burada dedemizi mezarı başında anmak bizim için büyük bir acı ve büyük bir gurur oldu. Dedemizin ve tüm Mehmetçiklerimizin açlık ve sefalet içinde nasıl büyük bir mücadele verdiklerini burada tekrar yaşayarak gördük. Bize bu imkanı veren Sultangazi Belediyesi’ne teşekkür ediyoruz”
82 yaşındaki İsmail Özdemir de tarih kokan Çanakkale şehitliğini gezmenin ne demek olduğunu şu sözlerle anlatıyor:
“Burada vatan uğruna canlarını feda eden şehitlerimizi anmak yüreklerimizi parçalasa da onların kahramanlık öykülerini dinlemekten ayrı bir heyecan duyuyoruz.”
63 yaşındaki Cemal Kertek de katılıyor sohbetimize. “Tüylerimiz diken diken oluyor buradaki öyküleri dinlerken. İman gücüyle kazanılmış bir savaş.
Dedesini Sarıkamış’taki savaşta kaybeden 72 yaşındaki Ziya Onay’la birlikte bir kez daha anlıyoruz ülkenin dört bir yanından vatan için canını feda eden şehitlerimizin değerini.
Yolculuğumuz Conk Bayırı ile 57. Alay Şehitliklerini ve buradaki yılmaz zaferin izlerini sürmeyle son bulurken Mithat Cemal Kuntay’ın eşsiz dizeleri kulaklarımızda uğulduyor;
“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır; Toprak, eğer uğrunda ölen varsa Vatan’dır”.
Güncelleme Tarihi: 19 Eylül 2012, 13:47