Şimdi sizleri bu röportajımızla baş başa bırakıyoruz.
• Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
• Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Yazar, 1986 yılında İstanbul‘da doğdum. İçinde bulunduğu sosyal sorumluluk projeleriyle göstermiş ve birden çok ödül almıştır. Küçük yaşlardan beri tasavvufa ve şiire yatkınlığı olup şiir, ilk kitabını 2015 de piyasaya çıkardı ya sonsuz ya onsuz adlı eseri ise 2016 yılında okuyucusuyla buluştu.
• Yazmaya ne zaman başladınız?
• Yazmaya ne zaman başladınız?
Yazmaya başladığım yıllardı benim için küçük olan yaşlardı
Daha 14 yaşında almıştım ilk kalemi elime içimdeki acıların,boşluklarını dışarı atma gayretim on dört yaşında olduğum zamanlarda başlamıştı.
İlk yazdığım şiirdi
"Daha çocuktu yalnızlığım"
• Edebiyata ilginiz ne zaman doğdu? Size birileri mi sevdirdi yoksa doğuştan gelişen bir ilgiyle mi edebiyata yöneldiniz?
Bazı anlar vardır ki susmak konuşmaktan daha etkili olmuştur.Konuşmak sadece yarayı tekrar eşelemek gibi olduğunu anladığım anlardı. İçine attığım her şey için yazmaya başlamıştım artık.Sevdiklerim sevdirdiklerim kadar sevdirenler de olmuştur elbette her şeye bir sebep aranmakta o işin olması için malumunuzca,Edebiyatın içinde bulmuştum kendimi ama okuyucu olarak elbette yazar olmak büyük iş hala küçük bir niyetim var aday olmak için yazar olmak için yazar adayı yani …
,Üstad Necip Fazıl, (Kısakürek) “Bizce şiir, mutlak hakikati arama işidir. Eşya ve hâdiselerin, bütün mantık yasaklarına rağmen en mahrem, en mahcup, en nazik ve en hassas nahiyesini tutarak ve nisbetlerini bularak mutlak hakikati arama işi...” demiş ve açıklamış; “Mutlak hakikat Allah'tır. Ve şiirin, ister O'na inanan ve ister inanmayan elinde, ister bilerek ve ister bilmeyerek, O'nu aramaktan başka vazifesi yoktur. Şiir, Allah'ı sır ve güzellik yolundan arama işidir.”Kelimelere dökülemeyen bir hakikati, yine kelimelerle yakalamaya çalışmak, kolay iş değil. Üstad da zaten kolay demiyor, “Şiir, mutlak hakikati aramakta, fevkalâde sarp ve dolambaçlı, fakat kestirme ve imtiyazlı keçi yoludur.”
Bazen sayfalar dolu bilgiden fazlasını birkaç satırlık bir şiirin anlattığını hissederiz. Şairler gönle dolan ilhamı sığabildiği kadarıyla sözlere dökerler. O sözler insanların yürek ufkunda bir pırıltıdır, bir dokunuştur, bir titreşimdir. Hele ortak hislere dokunarak, gönül telini titreten mısralar bazen dile gelmeyenlere tercüman oluverir. Edebiyatın içinde bulmuştum kendimi ama okuyucu olarak elbette yazar olmak büyük iş hala küçük bir niyetim var aday olmak için yazar olmak için yazar adayı yani …
• Dünya Edebiyatı eserlerinden en çok beğendiğiniz karakter kimdir?
Mevlana, mesnevi şerif,yunus emre, yaman dedeyi unutmam mesela daha dışarı çıktığımızda ise bi kaç tane var elbette meşhurdurlar Dostoyevski viktor hugo gb sibgatullah arvasi ve minah ile.
• Türkiye’de kitap yayımlamak zor mudur? Bir kitabı yayımlatmak için hangi süreçlerden geçmek gerekir?
Aslında eskisi gibi değil artık hayatımızda bir çok şey değişti bunlar bir tanesi de basım ve yayın işleri de okuyucusuyla bütünleşip daha güçlendi ve daha kolay bir yayımlama işi ortaya koyuldu yollara ulaşmak kolay olmuş olsa da o yollarda yürüme işi daha bir zorlu süreç halini aldı
• Eserlerinizi yazdığınız yer sizin için önemli mi? Eserlerinizi yazdığınız belli bir yer var mı?
Şu zamanlarda, şu şekilde yazarım diyemem. Elbette içinizden kelimeler aktığı zaman hemen yazıya geçirmeniz gerekiyor. Edison’un “Deha yüzde bir ilham ve yüzde doksan dokuz çalışmadır.” Diye bir sözü var. Gayret gösterip hemen yazıya geçirmezseniz, unutur gidersiniz.
Şu zamanlarda, şu şekilde yazarım diyemem. Elbette içinizden kelimeler aktığı zaman hemen yazıya geçirmeniz gerekiyor. Edison’un “Deha yüzde bir ilham ve yüzde doksan dokuz çalışmadır.” Diye bir sözü var. Gayret gösterip hemen yazıya geçirmezseniz, unutur gidersiniz.
Bazı duygular kalıcı olsa da o duyguları anlatma yöntemleri değişebilir.
• Son Eseriniz "YA SONSUZ YA ONSUZ" dan biraz bahsedermisiniz?
Onca bekleyişimin bir sebebiydi o onla birlikte sonsuza kalkacak bir perdenin arifesindeydik hesaplarımız beklenti ne denirse hep o yönde idi ama kader vardır nasip deriz işte bu eser onun ürünüdür onsuz kalışlarımın acı birer hatırası