Abdülkadir Selvi/ Yeni Şafak
Büyük oyun... ve kehanetler..
Çok partili sisteme 1946 yılında yapılan seçimler damgasını vurdu.
Aynı zamanda CHP İl Başkanı olan valilerin gözetiminde, jandarmanın denetiminde yapılan seçimler, açık oy gizli tasnif yöntemi ile demokrasi tarihimize geçti.
O günden bu yana 16 genel seçim, 5 senato seçimi yapıldı. Ara seçimlerin kayıtlarını tutmak mümkün olmadı ama 14 kez yerel seçim için sandığa gittik.
Her seçimin kendine has özellikleri oldu.
Seçim konvoylarının silahla tarandığı, sert siyasi mücadelelerin yaşandığı kampanya dönemleri oldu.
Ama hiçbir zaman bir siyasi parti genel başkanı, rakibi olan ülkenin başbakanına,"Aa..."diye seslenmedi.
Siyaset yapılmalı ama ahlaklı olmalı.
O nedenle "Biz adamı ana rahmine kadar kovalarız" sözünden dolayı Kürşat Tüzmen'e tepkiliydim.
TV NET'te canlı yayındaydık. Duyduğum rahatsızlığı dile getirdim.
"Soğukkanlılığımı koruyamadım özür dilerim" dedi. Ben de,"Özür dilemek bir erdemdir" deme gereği duydum.
Aynı erdemi Kılıçdaroğlu'nun da göstermesi gerekiyordu. Ama o sözlerini tevil etme cihetine gitti.
Kılıçdaroğlu siyasette uzun soluklu olmak istiyorsa, "Erdemi" ve "İnandırıcılığı" önemsemeli.
Güneydoğu'ya gidip PKK'dan daha ileride vaatlerde bulunmak, Orta Anadolu'ya gidip MHP'den daha milliyetçi şeyler söylemek, Konya'da AK Parti'den daha muhafazakar olmak bir şey kazandırmaz. Çünkü bu millet, "Bir elde Bayrak, bir elde Kur'an, geliyor nurlu Süleyman "diye yıllarca oy toplayan Demirel'in CHP'nin kampanyasını yürüttüğünü görüyor. Yeni Demireller istemiyor.
CHP lideri dün Hakkari'deydi.
Meydan kalabalıktı. Kürt sorununun demokratik sistem içinde çözülebilmesi için CHP ve MHP'nin bölgeye gitmesini yararlı bulanlardanım. Ancak bir şey dikkatimi çekti. Hakkari meydanındaki coşkuyu görünce, bir önceki seçim sonuçlarına baktım. Yerel seçimlerde CHP sadece 331 oy alabilmiş Hakkari'den...
Başbakan'ın Hakkari'ye gelmesini önlemek için baskının her türünü devreye sokan örgüt, anlaşılan Kılıçdaroğlu'na cömert davranmış.
Milletvekili adaylarının belirlenme sürecinde CHP'nin güçlü olduğu yerlerde BDP'nin, PKK'nın etkili olduğu yerlerde de CHP'nin güçlü adaylarla seçime girmeyeceği iddia edilmişti.
Demek ki ateş olmayan yerden duman çıkmazmış.
Hakkari'de BDP'li eksenli bir dil kullandı Kılıçdaroğlu.
Öcalan'ın 1 Kasım 2010 tarihinde gündeme getirdiği "Hakikatleri Araştırma Komisyonu" kurulsun önerisini CHP seçim beyannamesine koydu.
Dersim Arşivlerinin açılması gibi önerileri de var.
Şiddetle de destekliyorum.
Çünkü altından CHP çıkacak.
İhsan Sabri Çağlayangil ne diyordu?" Mağaralara iltica etmişlerdi. Ordu zehirli gaz kullandı. Mağaraların kapısının içinden. Bunları fare gibi zehirledi"
Peki kime diyordu?
Bugün CHP Genel Başkanı olan Kemal Kılıçdaroğlu'na.
O zaman ülkeyi kim yönetiyordu?
CHP...
17 bin faili meçhul, bölgenin Susurluk zihniyetiyle yönetildiği 90'lı yılların mirası.
Peki 90'lı yıllarda ülkeyi kim yönetiyordu?
CHP destekçisi Süleyman Demirel'in DYP'si ile Kemal Kılıçdaroğlu'nun SHP ve CHP'si...
Dersim'in CHP'si ile Öcalan'ın BDP'si kol kola.
Arkada,"Kasetçi MHP"nin desteği...
Büyük bir oyun oynanıyor. Statüko, muhalefeti dizayn ediyor.
Devlet Bahçeli ise hala,"Büyük oyunu" anlayabilmiş değil.
Kendi topuğuna ateş ediyor.
12 Haziran sonrası için hesaplarda Bahçeli'ye yer yok.
Peki Ankara'da bu oyunlar oynanırken, anketler neyi gösteriyor?
23 Mayıs Pazartesi itibariyle ortalama sonuçlar:
15 Mayıs'tan itibaren kararsızların oranı azalıyor.
AK Parti yüzde 45-48
CHP yüzde 25-26
BDP yüzde 4.7
MHP ise bıçak sırtında. 8.5-10.5 arasında gidip geliyor.
SP,BBP ve DP ise toplam yüzde 3'e ulaşıyor.
İlginç gelecek ama bölgedeki gerginlik BDP'yi de vurmaya başlamış. Oyları 1 puan gerilemiş. Ancak Diyarbakır gibi isabetli aday tespiti nedeniyle 27 milletvekili çıkarabileceği hesaplanıyor.
Bir oyun var bir de milletin oyu var.
Kahpe Bizans'ta pardon Ankara'da oyunlar bitmez.
Ama son sözü oyunlar değil, oylar söyler.