En önemlisinin Cumhurbaşkanlığı seçimi olduğunu ifade eden Kurtulmuş, her Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde ve sırasında bir takım işlerin, ''karanlık icraatların'' ortaya konulduğunu ileri sürdü.
Kurtulmuş, 1961'de Ali Fuat Başgil'in ensesine silah dayanarak, Cumhurbaşkanlığı adaylığından vazgeçirilmeye çalışıldığını iddia ederek, şöyle devam etti:
''Her Cumhurbaşkanlığı seçiminde 'iyi saatte olsunlar' gündeme girdi ve milletin iradesine rağmen bir takım işler ortaya konulmaya gayret edildi. Şimdi çok şükür, 12 Eylül referandumuyla yapmış olduğumuz anayasa değişikliğiyle bu millet ilk sefer şu kararı veriyor. Artık bundan sonra bu millet kendi oylarıyla, helal oylarıyla seçecektir. Bu, Türkiye için devrim niteliğinde bir adımdır. İnşallah, 2014 yılında Türkiye Cumhurbaşkanı büyük oylarla seçecektir.''
''Yeni Türkiye''
''Yeni Türkiye'yi artık kurmak mecburiyetindeyiz. 'Eski Türkiye' dediğimiz bir takım kirli, pasaklı, gizli işlerin olduğu, bir takım olağanüstü müdahalelerle halkın iradesinin önüne geçildiği Türkiye, bütünüyle geride bırakılmalıdır'' diyen Kurtulmuş, şunları söyledi:
''12 Eylüllerin, 12 Martların, 27 Mayısların, 28 Şubatların, 27 Nisanların izleri bütünüyle kazınıp atılmalıdır. Türkiye, bugün geldiği demokratik seviye itibariyle bu noktadadır. Sadece bu da yetmez bundan sonraki süreçte de yeni anayasa, milletin de istediği demokratik, katılımcı, özgürlükçü yeni bir anayasa ile Türkiye, yeni Türkiye olma yolundaki adımları atmak ve bu süreci süratle tamamlamak zorundadır. AK Parti'ye milletin yüklediği en temel sorumluluklardan biri de budur. AK Parti, bu anlamda yeni Türkiye'nin mimarı olma görevi millet tarafın verilmiş bir partidir.''
Türkiye'nin, barış ve kardeşliğin sağlandığı, 75 milyon vatandaşın her birinin eşit ve özgür olduğu, ''esen bir ülke'' olmasını istediğini belirten Kurtulmuş, şunları kaydetti:
''Bu çerçevede uluslararası terör örgütünün her türlü teşviklerine, desteklerine rağmen çok şükür Türkiye'de terör meselesi ayrımcılığı sağlayacak bir noktaya gelmiyor. Terör örgütüyle her türlü mücadeleyi yaparken, Habur görüntüleri ile savsaklanan, arkasından Oslo görüşmelerinin deşifre edilmesiyle sürece balta vurulmaya çalışılan ve en son milletvekillerinin yolda terör gruplarından insanlarla kucaklaşmasıyla yine berhava edilmeye çalışılan bu sürece rağmen şu iradeden vazgeçmeyeceğiz. Ne olursa olsun 'Nerede kalmıştık?' diyerek, Kürt sorununu çözeceğiz ve bu ülkede bütün yurttaşların eşit olduğu bir Türkiye inşa edeceğiz.''
İmralı'daki görüşmeler
Bir gazetecinin, ''MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın İmralı'da iki gün terörist başıyla kalmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bunun partiye yansıması nasıl?'' sorusu üzerine Kurtulmuş, dünya genelinde bu tür durumların bir çok örneği olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:
''Burada bir taraftan Meclis içerisinde siyasi görüşmeler yapılırken, diğer taraftan da istihbarat birimleri bu konuyla ilgili görüşmelerini yapmışlar. Geçtiğimiz sene bildirilen Filipinler'deki Moro Müslümanları ile Filipinler Hükümeti'nin anlaşması. Burada da aynı yöntemler uygulanmıştır. İspanya'da aynı yöntemler kullanılmıştır. Dolayısıyla zaten çok kitlesel olarak varlığından söz ettiğimiz terör örgütü yok. Şimdiye kadar 4 bin tane küsur elemanı olmuş en fazla. Ama toplumsal bir takım destekleri olmuş. Şimdi bunu ortadan kaldırmak tabi ki bir takım istihbarat birimlerinin vazifesidir. Demokratik ülkelerde de bu görüşmelerin yapılması son derece doğaldır, normaldir.''
Terör örgütüne lojistik, siyasi, ekonomik ve silah desteği olduğunu, bunların zaman zaman azalıp, arttığını anlatan
Kurtulmuş, terör meselesini çözeceklerini söyledi.
Kurtulmuş, terör meselesini çözeceklerini söyledi.
Numan Kurtulmuş, terör meselesinin çözmenin sadece AK Parti'nin tek başına yapacağı bir iş olmadığını, bütün Türkiye'nin adım atması gerektiğini vurguladı.
Terörle Kürt meselesini birbirinden ayırt ettiklerini aktaran Kurtulmuş, şöyle konuştu:
''Terörle mücadele güvenlik meselesidir ama Kürt sorunun çözülmesi tek başına bir güvenlik işi değildir. Kürt meselesinin çözümü eşit, özgür yurttaşlık temelinden geçer. Bunun altın formülü de şudur; Hakkari Yüksekova'daki çoban kardeşimizle Ankara Çankaya'daki Cumhurbaşkanımızın, sadece lafta değil, eşit olduğu bir Türkiye'nin kurulması. Bu da ancak siyasetten geçer. Yine en baştan söylediğimiz gibi sorunun çözümü ne dağlarda ne meydanlarda ne Genelkurmay Karargahı'ndadır. Sorunun çözüm yeri TBMM'dir.''
Türkiye'ye sığınan Suriyeliler
Bir basın mensubunun da Suriye'li mültecilere ayrılan bütçeyi hatırlatarak, ''Öncelikle 75 milyonun yaşam kalitesinin daha yükseltilmesi gerekmez mi?'' şeklindeki sorusunu Kurtulmuş, şöyle yanıtladı:
''Bunun için gayret sarf ediyoruz, çaba sarf ediyoruz. Bu, zaten sürekli olan bir süreçtir ama Suriye'den gelen, oradan kaçarak gelen, hayatlarını zor kurtararak, terlikleriyle, gömlekleriyle buraya gelen insanlara yardım etmek de bizim insanlık vazifemizdir. İkisi birbirinin alternatifi değildir. 'Yani ona yardım etmeyelim bizim adama verelim.' Bu, bunun alternatifi değil. Hem bizim adama vereceğiz, hem dışarıdan gelen o Suriyeli kardeşlerimize bu yardımı yapacağız. Bu bizim milletimizin hamiyetperverliğinin bir sonucudur.''
Kaynak: AA
Güncelleme Tarihi: 04 Ocak 2013, 16:11