banner171

SOMA: İĞNE-ÇUVALDIZ

 Kimseyi peşinen yargılayıp cezayı kesmek gibi bir niyetim yok. Ama aslında Soma’da neler olup bittiğinin hepimiz az çok farkındayız. Gerek devlet yetkilileri, gerek maden şirketi, gerek denetleyiciler, gerekse işçiler. “ Bana bir şey olmaz” yada “Allah korusun” cümleleri ile risk üstüne risk alınarak yapılan işler ve sonuçta ortaya çıkan dayanılmaz acılar. 


Kazanın olduğu andan itibaren gecesini gündüzüne katarak orada koordinasyon çalışması içinde bulunan Enerji Bakanı Taner Yıldız yaptığı açıklamada; madenin sürekli olarak denetlendiğini, herhangi bir aksaklık ve sıkıntı olmadığını defelarca bildirdi. Ama emin olun, hepimiz biliyoruz ki, o denetleyiciler o madene inmediler! Şirket merkezinde yemekler yenildi, hoş muhabbetler yapıldı, gerekli konular! Görüşüldü ve neticede imzalar atıldı.

Ne oldu? Oldu sana güvenli bir maden.
İşte insan hayatı bu kadar ucuz. Şimdi o denetleyenleri, şirket müdürlerini veya sahiplerini istediğiniz kadar ihmalden yargılayın, hatta hapsedin. Giden 301 can geri gelmeyecek. Umuyorum soruşturmalar bir an önce biter de , en azından bundan sonra böyle bir facia yaşanmaması için de caydırıcı cezalar ortaya çıkar.  
Bundan sonra dedim de..

Biz neden millet olarak önlem almayı bir türlü beceremiyoruz?


Tedbir alınması için mutlaka başımıza bir felaket mi gelmesi gerekiyor, Madenlerde yaşam odalarının kurulmasına dair bir anlaşma var, mutlaka duymuşsunuzdur. Türkiye’nin 19 yıldır bu anlaşmayı imzalamadığını da duymuşsunuzdur. İğneyi biraz da kendimize batırmamız lazım. Bu 19 yılın son 12 yılı Ak Parti iktidarında geçti. Bu 12 yılda da Soma faciasına gelene kadar da bir çok ölümlü maden kazası meydana geldi. Peki neden insan hayatına değer verecek , bir nebze de olsa yaşaması için bir imkan yaratacak, tanesi yaklaşık 250.000 dolar olan bu yaşam odaları için bir şey yapılmadı? Kusura bakmayın, ama konuşulması gereken konular bunlar. Kaza olduktan sonra, insanlar öldükten sonra , ailelerine ne kadar tazminat verileceği, ölüm maaşının bağlanıp bağlanılmayacağı, kirada olanlara ev verilip verilmeyeceğini sorguluyor herkes. 

Aynı durumu büyük Marmara depreminde de yaşadık aslında. Ülkenin deprem fay hattı üzerinde olduğu aşikar, ara ara mutlaka büyük depremlerin yaşandığı gerçeği var. Ama yine de herhangi bir çalışma yok. Birbirimizi yiyip durmuşuz sürekli. Ne zaman ki resmi olmayan rakamlara göre 30-40 bin kişi hayatını kaybetti, o zaman çalışmalar başladı. DASK çıktı mesela, zorunlu deprem sigortası. Şu an evinize su yada elektrik bile bağlatmak isteseniz DASK isteniyor ki oldukça yerinde bir uygulama. Yapı denetim şirketleri kuruldu, inşaat firmalarına sürekli denetimde bulunuyorlar. Örneğin dökülen her beton sırasında, yapı denetim şirketinden elemanlar gelip beton numunesi alıyorlar ve laboratuarda inceletiyorlar. Buna birebir şahidim. Ama yukarda da dediğim gibi, tüm bu çalışmalar hep iş işten geçtikten sonra oluyor.



Tedbir kuldan, takdir Allah’tan. 
Allah’a emanet olun.
YORUM EKLE

banner208

banner148

banner150

banner153