banner171

Yazacağım rapor ile sizi küme düşüreceğim!

Köşe: Hangisine üzülelim!
Asli görevimiz olan “köşe yazarlığını” unutmaya başlamıştım, köşe yazısı yazmayalı çok zaman oldu. Aslında o kadar çok konu var ki yazmamı gerektiren! Son günlerde elimde fotoğraf makinesi saha, saha gezmeye devam ediyorum. Her sahada ayrı bir hikaye var. Her maç sonu ayrı bir dert var, sitem var. Bugün kısa bir değerlendirme yapmanın vakti geldi.

 
Yazacağım rapor ile sizi küme düşüreceğim!

Genelde canlı skorları toplarken, Teknik Direktörlerimizle çok kısa bir değerlendirme de yapıyoruz. Çok tecrübeli, çok saygıdeğer, eli öpülecek bir Hocamız, kendisini aradığım bir maç sonu “benimle röportaj yapmanın zamanı geldi, bugün bir Hakem vardı, bana “sizin hakkınızda öyle bir rapor yazacağım ki, küme düşeceksiniz” deyince, mağlup olan takımlarının Hocalarını sıcağı, sıcağına aramaktan vazgeçtim. Yine de bazıları hariç elbette… Hiçbir Hakemin böyle bir konuşma yapmaya hakkı yok, Hakemin dili kartlarıdır. Hem, Hakem raporları bazen çok dikkate alınır, bazen de hiç ciddiye alınmaz, bu Hakeme göre ve ceza alması istenilen Kulübe göre değişir!

 

Alt Liglerde sorun var, büyükler kategorisi nispeten iyi

İstanbul Süper Amatör Lig ve 1.Amatör Liglerin sonu yaklaşıyor. Aynı şekilde U17 ve U15 Liglerinde de sona gelindi. Bu sene iyi başlamıştı ancak son haftalar biraz zor geçiyor. Bu aralar her sahada olay var. Yarım kalan maç sayısında geçtiğimiz sezona göre oldukça ciddi bir düşüş olduğunu da kabul etmemiz gerekir. Ancak Hakem raporları yine enteresan bilgiler içeriyor. Bana göre, İstanbul İl Hakem Kurulu bu sezon elinden gelenin en iyisini yapıyor. En azından Avrupa Yakasında durum böyle. Büyükler kategorisinde en zorlu maçlar bazı istinaslar hariç sağ salim biterken, alt liglerde yine Hakem hataları var. Bunları sordum yetkili bir isme. “Alt kategorilerde 3 Hakem olsa daha iyi olmaz mı?” diye sordum. HİF Hakemlerinin genelde başarısız olduğunu da ekledim. Aldığım cevap, “270 HİF Hakemi vardı, 140 kişi kaldı. Sadece 40 tanesi koşabildi, 100 HİF Hakemi koşamadı, hepsi koşsaydı tümü İl Hakemi olacaktı. Biz her hafta ciddi eğitimler veriyoruz. Antrenmanlarımız aynı ciddiyet ile devam ediyor. Aslında çok kaliteli bir HİF kadrosu vardı, en az 30 tane HİF Hakemi, İl Hakemliğini her şeyiyle hak ediyor. Antrenmana gelen Hakemler daha başarılı oluyor. Biz İl Hakem Kurulu olarak saha, saha geziyoruz. Elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz. Birçok zorlu maçı İl Hakemlerimiz başarıyla yönettiler. Biz, Hakem Kurulu olarak çok çalışıyoruz” dediler. Haklılar, ben de şahidim, ancak geçtiğimiz hafta Anadolu Yakasında bir maç izledim; Süper Amatör Lig maçı, o maçın Hakemine ben Gözlemcisi olsam en düşük notu verirdim, bu hafta baktım yine Süper Amatör Lig maçı vermişler. Maçı kazanan takım neler söyledi neler! Bazılarını zorlasanız da Hakem olamaz benden söylemesi. Boşuna Kulüplerin tepkisini almayın, bu Hakemin velev ki Babası vaktinde iyi Hakem olmuş olsun, Kurullarda görev yapmış olsun. Ayrıca göğsünde Süper Lig finali kokartı ile maça çıkmak da Hakeme avantaj sağlamaz. Ayrıca İl Hakem Kurulu’na hariçten bir tavsiyem olsun, yaklaşan Feriköy-Küçükköyspor maçı için hiç endişelenmeyin, Hakem olarak Erdem İren’i maça atayın, yanına da iki tane Ulusal Yardımcı verin, en rahatı siz olun.

 

“Biz, karşıda maç kazanamayız”

Pazar günü maçlar sona erdikten sonra bu Ligin en tecrübeli Teknik Direktörü ile konuşuyoruz. Hoca aynen şöyle söyledi: “İster adımı ver, istersen verme hiç önemli değil. Anadolu Yakasında Hakemler bizi alenen doğruyor. Bugünkü maçımızın Hakemi değişmiş, adeta Yardımcı Hakemler maçı yönettiler. Hakem duymadığı ancak rakip takımın futbolcularının uyarısıyla ve onların sözüyle bir oyuncumu oyundan attı. Avrupa yakası ile Anadolu yakası Hakemleri arasında dünyalar kadar fark var. Biz, karşıda bu Hakemler olduğu müddetçe maç kazanamayız…

 

Kafasını kırsan daha az ceza alırdın!

Geçtiğimiz hafta arkadaşım olan bir Antrenör aradı. İstanbul Futbol İl Disiplin Kurulu’ndan 56 gün ceza almış. Soruyorum kendisine, “ne yaptın?” Hakeme, “sen ancak U15 maçı yönetecek kapasitedesin” dediğini iddia ediyor. Ben başka şeyler demiş olacağından emin olsam da o bunu kabul etmiyor. “Disiplin Kurulu’na ifade vermeye neden gitmedin mi?” diye soruyorum, “rapor edildiğimden bile haberim yoktu” diyor. Ayrıca konuştuğu yetkili bir ismin kendisine, “keşke Hakemin kafasını kırsaydın, o zaman daha az ceza alırdın” dediğini iddia ediyor. Anlaşılan birileri yine ikili hatta üçlü oynamaya devam ediyor… Bu cezalar konusunu defalarca yazdık. Hakem raporları ile doğrudan ceza verilmemeli, rapor edilen kişinin mutlak suretle ifadesi alınmalı. Hakemler bazen rapor edilmesi gereken kişileri bildirmiyor, bazı Hakemler de giydirdikçe giydiriyor. Yüz, yüze ifadeler alınsa, belki ceza alması istenilen kişinin cezası artar, belki de hatadan dönülür.

 

Nuri Bingöl, Saha Komiserine ayıp etti

Pazar günü Arnavutköy Belediyesi Hasan Doğan Stadında oynanan Arnavutköy Belediyespor-Kanaryaspor U17 Ligi 15.grup maçında maçın Hakemi Nuri Bingöl, karşılaşmanın başlamasının ardından maça gelen Saha Komiseri Sedat Nam’ı gelen tribünlere yollamış.  Nuri Bingöl benim sevdiğim bir isimdir. Çok defa kendisine Yardımcı Hakem olarak çıktım, birlikte görev yaptık. Biz kendisinden yaşça küçük olduğumuz halde bize karşı asla hiddetli değildi. Mesela bir Arnavutköyspor-Tepecik maçımız vardı kendisi ile (2-1), o maçta Hakemliğine hayran olmuştum. Ancak Nuri Hoca değişmeye başladı. Çok sinirli ve agresif tavırları oluyor. Yaptığı bu hareket de çok tepki çekti. Hakem Derneği ve İl Hakem Kurulu ile Saha Komiserleri Derneğini maalesef karşı, karşıya getirdi.

 

Nuri Bingöl o maça verilmemeliydi

Nuri Bingöl bana göre İstanbul’daki faal Hakemlerin en iyilerinden birisi. Ancak futbolculara karşı çok sert konuşuyor. Aynı şeyi Klasman Hakemi olduğunda da yapıyordu. Nuri Bingöl, Yardımcılarına çoğu defa uymaz ve res’en kararla verir. Onunla maça çıkanlar her an tetikte olurdu, tıpkı Şahin Kurt Hocamız gibi… Ancak İl Hakem Kurulu da bu atamada bana göre hatalı. Bu maç her ne kadar şampiyonluk maçı da olsa, bu maçın Hakemi Nuri Bingöl olmamalıydı. Nedeni ise, bu maçın ardından Arnavutköy-Küçükköyspor maçı var. Nuri Bingöl’ün Kadırgaspor- Küçükköyspor maçı halen akıllarda, o maçta iki tarafta Hakeme tepkiliydi. Arnavutköy-Küçükköyspor maçının Hakemi Bayram Başkan yolda kaza geçirse ya da başka bir nedenle son dakika maça gelemeseydi maçı kim yönetecekti? Yardımcı Hakemler Hüseyin Yüksel mi, yoksa diğer Yardımcı Ramazan Turan mı? İkisi de değil, bence o maçı Nuri Bingöl’ün yönetmesi gerekecekti. İl Hakem Kurulu hiç alınmasın ama bu atamada hata yaptı. Kulüpler her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünür, her şeyden şüphelenir, bu atamada bana göre hata vardı.

 

Maçların %60’ı yarım kalır

Ben Hakem iken bir İl Hakem Kurulu Üyesi vardı. Hakemlere alenen Saha Komiserlerine “güvenmeyin” derdi. “Esamileri onlara vermeyin, onlar sadece oyuncu değişikliği yapsın” derdi. Hiç sevmezdim o İl Hakem Kurulu Üyesini. Bana, “Saha Komiserlerine güvenme” diyemedi hiçbir zaman. Söylemeye yeltense, “sen kimsin?” diye sorardım o’na. Saha Komiserleri, Hakemlerin her şeyidir. En büyük destekçisidir. En büyük yardımcısıdır. İddia ediyorum, Saha Komiserleri 1 hafta görev yapmasın maçların %60’ı yarım kalır. Vakti zamanında Zeytinburnu Bozkurt sahasında kim olduğunu unutan bir Hakem (halen faal) Babası yaşındaki Saha Komiserine “git bana su getir” dediği için tokadı yemişti. Ben Hakemlik yaparken, Saha Komiserlerine her zaman büyük saygı gösterirdim, halen o günlerden kalma dostluklarım devam eder Saha Komiserleri ile. Çok defa maça çıkarken, Bazı Saha Komiserlerinin sahaya çıkarken elini öperdim, bundan da hiç gocunmam. Açık konuşmak gerekirse Hakemlerin, Kulüpler ve Teknik Direktörler üzerindeki otoritesi asla Saha Komiserlerininki kadar olmaz. Saha Komiseri istesin, o Hakem sahada kalır, maçı bitiremez.

 

Yetkisi var gönderir ancak yapmamalıydı!

Nuri Bingöl, Saha Komiserinin görev yapmasını kabul etmeyerek ciddi bir hata yaptı. Tamam, yetkisi var. Hakem, Yardımcı Hakemlerin ve Saha Komiserinin uygunsuz hal ve tavırlarında “ben senin görev yapmanı kabul etmiyorum” deme yetkisine sahipmiş. Ancak bu Saha Komiserimiz iyi niyetli, gelirken yolda kaza olmuş ve maça geç kalmış. Nuri Bingöl ise bu anlamsız hareketi ile tüm Saha Komiserlerinin tepkisini çekmiştir. Pazar günü İstanbul Futbol Saha Komiserleri Derneği Başkanı Ali Osman Özgül aradı. Uzun, uzun konuştuk. Bazı şeyler anlattı ki, onları buradan paylaşmak doğru olmaz. Ancak şunu söylemeliyim, İstanbul Futbol Saha Komiserleri Derneği oldukça ciddi bir protestoya hazırlanıyor. Nu Bingöl uyum içerisinde çalışan Kurumların arasını bozdu.

 

Barış öldü!

Barış Ölmez; benim 10 yıllık arkadaşımdı. Aynı zamanda komşum ve çok iyi arkadaşımdı. Kendisini trafik terörüne kurban verdik. Barış dünya iyisi bir insandı. Birlikte Hakemlik yaptık. Saha Komiserliğini de sahalardan kopmamak adına yapmaya başlamıştı. Barış, Sivas Divriği’li Ölmez ailesinin trafik terörüne verdiği 3’ncü kurban oldu. Olay günü acı haberi Çengelköy’ün kaptanı Mustafa Bayat verdi. Mustafa aradığında, “senin de tanıdığın bir Hakem kaza geçirdi ve galiba ölmüş” dedi. İlk başka aklıma bir başka isim geldi, bir Polis Memurundan bilgi rica edince, henüz net isim gelmeden olayın meydana geldiği yeri hesaplayınca Barış’ın öldüğünü anladım. Saha Komiserleri Dernek Başkan Yardımcısı Nezir Aydın ağabey ile Barış’ın evine gittik, Babası komaya girmişti, ailesi perişandı. Barış, evlilik hazırlığı yapıyordu, evini hazırlamıştı, evleneceği bayanı seçmişti ve kendi işini kurmuştu. Yazık oldu, hem de çok yazık. Ancak TFF’nin İstanbul yetkilileri Barış’a bir saygı duruşunu çok gördüler, buna daha da üzüldüm. Gerçi en az 10 tane Saha Komiserimiz izinsiz de olsa saygı duruşunu yaptırdılar, hele bir tanesi var ki, saygı duruşunda ağladı.

 

Barış’ın vefatından önce çıktığı son maçlardan bir tanesi yarım kalmıştı. Bir U17 maçında genç bir futbolcu, Hakemin göğsüne vurunca maç tatil oldu. Taraflar karakolda barıştılar. Ancak maçtaki takımlardan bir tanesi bu olayı kendi web sitelerinde “bir Gözlemci anlatıyor” başlığı ile duyurdu. Birileri de aldı bunu ortaya saçtı. Olayın gizli kalmasını isteyen Kulüp yetkilileri de bu Gözlemciyi Barış sandılar. Bunları Barış yazdı sandılar. O yazıdan sonra Barış ile adı geçen Kulüp yetkililerini görüştürdüm. Olayın doğrusunu anladılar ancak Barış bu olaya çok üzülmüştü. Adı geçen Kulübün Yöneticileri yarım kalan maç sonrası geçtiğimiz hafta İl Temsilciliğine dilekçe vererek, liglerde mücadele eden U15 ve U17 takımlarını ligden çektiler…

 

Çağdaş Yüksel’i kaybettik!

Çağdaş Yüksel genç bir Hakemdi. Babası da eski bir Hakem ve Faal Gözlemci. Ablası dahi Hakem. Bu kardeşimiz, 09 Aralık 2012 Pazar günü görevli olduğu müsabakaları yönettikten sonra evinde dönerken geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etti. Allah rahmet eylesin. İstanbul İl Hakem Kurulu, TFFHGD İstanbul Şubesi ve Hakemler, arkadaşlarını son yolculuğunda yalnız bırakmadılar. Amasya Merzifon’a kadar gittiler. Onlardan da Allah razı olsun. Umarım sporcuların kalp krizine yenik düştüğü üzücü ölümler son bulur. Hiçbir sporcu tam anlamıyla sağlık muayenesinden geçmiyor. Biz bu sağlık raporları olayını geçtiğimiz sezonun sonlarında yazmıştık. Sponsor diye adı geçen Hastanenin tüm Hakemleri ciddi bir sağlık muayenesinden geçirmesini istemiştik, kimse umursamadı.

 

Ben asla sağlık muayenesinden geçmedim!

Ben 15 yıl futbol oynadım, 6 yıl kadar Hakemlik yaptım, 2 yılda Antrenörlük yaptım. Ne yazı ki hiçbir zaman sağlık muayenesinden geçmedim. Futbolculukta Doktorun yüzünü bir görmedim. Hakemlikte sadece para verdim, evraklara mühür vurdular. Hem de bunu Hakem Derneğinde yaptılar. Menisküs ameliyatı olduğum halde maç yönettim, kimse “sakatlığın var mı?” diye sormadı. Defalarca maçlarda kriz geçirdim, kimse “senin sağlığın iyi değil!” demedi. Hiç unutamam, Esenay sahasında yöneteceğim 1.Amatör Lig maçı öncesinde evden sahaya yürüyerek gittim, çünkü midemden ciddi rahatsızlığım var. Dakikada bir mola verip, istifra ediyorum. Maç da önemli, İstanbulspor Kulübü-Piyalepaşa (kaybeden küme düşecek). Yardımcılardan birisi Yeliz Atalay, diğeri ise Saffet Murat Güldaş. Saffet, maçın öneminden dolayı, “bırak maçı ben yöneteyim, sen iyi değilsin” diyor, ben de o maçın Gözlemcisi Hakemliğe başlamamdaki en büyük destekçim olan Şükrü Var Hocam olduğu için “ölsem de bu maçı yöneteceğim” diyor. Mideme sıcak su bağlayarak sahaya çıktığımı unutamam. 5-4 ev sahibi İstanbulspor Kulübü’nün Teknik Direktörü Muhittin Hoca elimi sıkmak istiyor, ben koşara sahadan çıkıyorum, çünkü yine istifra edeceğim. Hakemliği bırakmamdaki en büyük nedenlerden birisi de mide rahatsızlığımdır. Soranlara “yediğim küfürlerden dolayı midem bozuldu” diyorum…

 

Yazılarımıza devam edeceğiz. Eskiden olduğu gibi hem Hakemlik konular hakkında hem de güncel konular hakkında yazmaya devam edeceğiz.

 

YAZI: ALİ KEMAL DEMİR


Not;Gphaber Olarak  Ali Kemal Demir “Aramıza Hoş Geldiniz” Şimdiden elinize ve yüreğinize sağlık diliyor ve keyifli yazıları ile her hafta bizimle olacağı için mutluyuz...
YORUM EKLE
YORUMLAR
ali şen
ali şen - 12 yıl Önce

sn.ali kemal bey gphaber ailesine hosgeldin. yeni yazılarını okuyabilmek için sayfayı devamlı tıklayacağız.sicak ve güncel haberlere şimdi çok daha fazla yakin olacağiz. başarilar.

SEDAT SALICI
SEDAT SALICI - 12 yıl Önce

hayirli kardeşim yazilarinin devamini bekliyorum...

banner208

banner148

banner150

banner153