Muhasebeciler ve mali müşavirler işverenlerin sigorta borçlarını mı ödeyecekler? Olur mu olur. İşi en iyi şekilde anlaması gerekenler çok açık hükümleri bile böyle yorumluyorlarsa o da olur. Mecliste meşum darbe günü kabul edilen ve henüz Cumhurbaşkanı tarafından imzalanarak yayınlanmayan 6728 sayılı kanundaki aşağıdaki düzenleme bir yazarımız tarafından öyle yorumlanmış. Şimdi hep beraber madem öyle gel böyle diyelim.
“31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 12 nci maddesinin ikinci fıkrasına aşağıdaki cümleler eklenmiştir. “Bu Kanun gereği internet, elektronik ve benzeri ortamda Kuruma gönderilecek muhtasar ve prim hizmet beyannamesinin defter ve kayıtlara ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasından işverenlerle birlikte yazılı sözleşme ile yetki verilmiş serbest muhasebeci, serbest muhasebeci malî müşavir ve yeminli malî müşavirler de müştereken ve müteselsilen sorumludur. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Kurum tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.” 6728 Sayılı Kanun Madde 46”
Bu düzenlemeyi nasıl anlamak lazımdır. Elbette ilk bakışta elimizde bulunan bordro ve makbuzları yazdığımız yevmiye ve işletme defterine yazılan kayıtlara uygunluğundan sorumlu olduğumuz anlaşılıyor. Sosyal medya platformlarında konunu vahim bir şekilde anlaşılabileceği şeklinde yaptığımız bir takım yorumlar üzerine mesleğin duayeni diyebileceğimiz bazı meslektaşlarımız bunun vergi Usul Kanunu Mükerrer 227 Maddesi ile paralellik arz ettiğini belirterek “bizim işimiz uygunluk denetimi doğruluk denetimi değil” şeklinde savunma yapmışlardı. Biz de bunun üzerine rezervlerimizi durdurmuştuk.
Ancak işin içinde biri Sosyal Güvenlik Denetmeni Bünyamin Esen, 5 Ağustos tarihli yazısında “6728 sayılı kanuna koyulan madde gereğince de SGK’ya gönderilecek muhtasar ve prim hizmet beyannamesinin defter ve kayıtlara ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasından işverenlerle birlikte yazılı sözleşme ile yetki verilmiş serbest muhasebeci, serbest muhasebeci malî müşavir ve yeminli malî müşavirler de müştereken ve müteselsilen sorumlu olacaklar. Türkçesi şu: Artık muhasebeciler ve mali müşavirler de SGK’nın prim borçlarından “MÜŞTEREKEN ve MÜTESELSİLEN” borçlu olacak!” diyor.
Kanun çok açık değil mi? Yapılan düzenlemede belgelerin verilmemesi halinde verilecek idari para cezaları düzenlenmiyor mu? Bu böyle düzenlenmişken sahte işyerinden, sahte sigortalılardan, tahakkuk eden borçlardan neden muhasebeciler ve mali müşavirler sorumlu olsun ki? Elbette yukarıda yapılan işler işverenin direktifi ve bilgisi dışında meslek mensubunca yapılmışsa elbette sorumluluk doğacaktır. Ama bunun dışında işveren “şu sigortalımı işe başlat, işten çıkar, işçim 10 gün çalıştı, işe gelmedi, işten çıktı” gibi talimatlarını yerine getiren ve buna uygun hizmet belgesi düzenleyen ve deftere bu şekilde kaydeden neden sorumlu olsun ki! Meslek mensubunun “hadi getir işçilerini bir de kendileri ifade etsin bu durumu, bakalım seni doğrulayacak mı” deme hakkı var mı?
Yazar hızını alamamış olacak ki “MALİ MÜŞAVİR SORUMLU OLACAK ara başlığı altında “Muhasebeci mali müşavirlerin müştereken müteselsilen sorumlu olduğunu söyledik. Müştereken ve müteselsilen sorumluluk şu demek: Eğer bir işveren çalıştırdığı sigortalılar için ödemesi gereken primleri ödemezse bu parayı bizzat muhasebeci ödemek zorunda kalacak. Zira müşterek müteselsil sorumluluk en ağır borç sorumluluklarından biri… SGK işverene başvurmaya gerek kalmadan doğrudan muhasebeciye haciz uygulayabilecek… Bu muhasebeci mali müşavir okurlarımız açısından ağır bir yükümlülük. Ancak bu yükümlülüğün mükelleflerine ücret olarak yansıtılacağı açık…” He he biz muhasebe ve mali müşavirlik ücretlerimizi çatır çatır alıyoruz, bunu da çok kolay bir şekilde ücretlerimize yansıtırız. Bizler işverene “önce sigorta primini ödeyeceksin yoksa bozuşuruz ha” diyebilir miyiz?
Hukukun en temel kurallarından biri olan suç ve cezanın şahsiliği prensibini sevgili denetmene birinin anlatması gerekecek galiba. Ayrıca bir kimse bir başkasının borçların da sorumlu tutulamaz.
a. Temsilin hükmü
MADDE 40- Yetkili bir temsilci tarafından bir başkası adına ve hesabına yapılan hukuki işlemin sonuçları, doğrudan doğruya temsil olunanı bağlar.
Temsilci, hukuki işlemi yaparken bu sıfatını bildirmezse, hukuki işlemin sonuçları kendisine ait olur. Ancak, karşı taraf bir temsil ilişkisinin varlığını durumdan çıkarıyor veya çıkarması gerekiyor ya da hukuki işlemi temsilci veya temsil olunandan biri ile yapması farksız ise, hukuki işlemin sonuçları doğrudan doğruya temsil olunana ait olur. (Borçlar Kanunu)
Bizim müşterilerimiz ile ilişkilerimiz vekalet ilişkisidir kefalet ilişkisi değildir. Ancak böyle bir yorum iyi oldu. Kanun imzalanır ve Resmi Gazetede yayınlanırsa yetkililerin yayınlayacağı genelgelere şimdiden gözaltı uygulamalıyız. Çünkü onların kanun koyucunun hedef ve kapsamını kurum lehine genişletmesine alışığız. Yine bu monşerlerin kanun koyucunun hedef ve gerekçelerini daraltacak yorumlarına da alışığız. Bu konuda en güzel örnek ise kadınların doğum borçlanmasıdır.
Zaman uyku zamanı değil; uyanık olalım…