Merhaba sevgili okurlar.
Gphaber.com sitemizde düzenli bir şekilde olmasa da yaklaşık 15 yıldır görüşlerimizi ifade etmeye
çalışan bir kardeşinizim. 2012 yılında Suriye Meselesi ve Suriye Son-Baharı başlıklı yazılarımız ile bu
Beşşar Esed yönetiminde başlatılan kanlı bir iç savaş hakkında mütalaamız olmuştu. Nihayet geçen
bunca süreden sonra Suriye’de yeniden güneşler açtı, uzaklarda umut gözünü kırpmaya başladı.
Suriye, 2011 yılındaki halk ayaklanmasından bu yana on yıl süren bir iç savaşın etkileriyle mücadele
ediyor. Savaşın başından beri, Suriye halkı özgürlük, demokrasi ve daha iyi yaşam koşulları talep etti.
Ancak bu talepler, Beşşar Esed rejiminin sert müdahaleleriyle karşılaştı ve Suriye, bölgesel güçlerin
müdahalesiyle karmaşık bir çatışma ortamına dönüştü. Beşşar Esed’in devrilmesinin ardından,
Suriye’nin yeniden inşası ve siyasi istikrarı sağlamak, hem iç hem de dış faktörlerin etkileşim içinde
olacağı bir süreç olacaktır. Bu yazıda, Esed sonrası dönemde Suriye’nin karşılaşacağı olası geçiş süreci
ve Türkiye ile olan ilişkilerinin nasıl şekilleneceği üzerine bir değerlendirme yapacağız.
Geçiş Süreci: Zorlu Bir Dönem
Beşşar Esed’in devrilmesinin ardından, Suriye’de siyasi istikrarın sağlanabilmesi için bir geçiş süreci
gerekecek. Bu süreç, ülkenin yeniden yapılandırılması, ulusal uzlaşı ve toplumsal barışın tesis edilmesi
açısından kritik öneme sahip. Uluslararası toplum, Suriye'nin geleceğinde, kapsamlı bir anayasa
değişikliği, siyasi reformlar ve çoğulcu bir yönetim öneriyor. Ancak Suriye'nin etnik, dini ve mezhebi
yapısı göz önünde bulundurulduğunda, bu tür reformların uygulanması son derece karmaşık
olacaktır.
Özellikle, devrimci hareketlerin ve muhalefetin temsilcileri ile Esed rejimi yanlıları arasında bir denge
kurulması gerekecek. Birleşmiş Milletler gibi uluslararası aktörler, bu sürecin yönetilmesinde önemli
rol oynayabilir. Ancak, Esed sonrası dönemde her kesimin taleplerinin ve haklarının dengelenmesi,
Suriye'nin gelecekteki siyasi yapısının temel taşlarını oluşturacaktır. Ayrıca, bu sürecin sadece siyasi
değil, ekonomik ve sosyal boyutları da olacaktır. Savaşın yarattığı yıkımın onarılması için hem yerel
halkın desteği hem de uluslararası yardımlar kritik olacaktır.
Türkiye ile İlişkiler: Yeniden Yakınlaşma mı?
Türkiye, Suriye iç savaşının en büyük komşusudur ve savaşın ilk yıllarından itibaren Esed rejimiyle
ciddi bir ayrılık yaşamıştır. Türkiye, muhalefeti desteklemiş, aynı zamanda Suriye'den gelen
milyonlarca mülteciye ev sahipliği yapmıştır. Esed sonrası dönemde, Türkiye'nin Suriye ile ilişkileri
yeniden şekillenmeye başladı. Türkiye, Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı duyarak, yeni hükümetle
yakınlaşma çabası göstermekte. Ancak, bu süreç, özellikle PYD/YPG gibi grupların Suriye'deki rolü,
İdlib gibi bölgesel meseleler ve güvenlik endişeleri gibi unsurlar nedeniyle karmaşıklaşabilir.
Türkiye’nin, Suriye’deki yeni hükümetin kurulmasına yönelik politikaları, bölgesel istikrar ve kendi
güvenliği açısından önemli olacaktır. Ayrıca, Türkiye’nin ulusal çıkarlarını savunarak, Suriye’deki siyasi
sürecin şekillenmesinde aktif bir rol alması beklenebilir. Ancak, Türkiye’nin Suriye ile olan ilişkilerini
normalleştirmesi, bölgedeki güvenlik dinamiklerine ve uluslararası dengeye bağlı olarak zaman
alacaktır.
Sonuç
Suriye, Beşşar Esed sonrası yeni bir döneme girmeye hazırlanıyor. Savaşın yıkıcı etkilerinin ardından,
siyasi istikrarın sağlanması, suçluların cezalandırılması ve yeni hükümetin dünya tarafından tanınması,
son derece karmaşık bir süreç olacaktır. Uluslararası toplumun desteği ve iç uzlaşı, Suriye’nin yeniden
inşasında anahtar rol oynayacaktır. Ancak, bu sürecin başarıya ulaşabilmesi için, tüm paydaşların
işbirliği yapması ve toplumun tüm kesimlerinin haklarının güvence altına alınması gerekecektir.
Gelecek, Suriye için belirsiz olsa da, ulusal uzlaşı ve barışa dayalı bir yönetim, ülkenin geleceği için en
umut verici yol olacaktır.