Başlıktaki deyimin sözlük anlamı aynen şu şekilde ; HEM SUÇLU HEM GÜÇLÜ
“ Gerçekte kendisi suçlu olduğu hâlde suç işlememiş gibi davranan ve karşısındakini suçlamaya çalışan kimse. “
İşte Ekrem İmamoğlu ve CHP’lilerin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin YSK tarafından yeniden tekrarlanma kararı vermesinin akabinde tam olarak içinde bulundukları hal bu. Hayır hayır yanlış anlaşılmasın, CHP’yi itham etmiyorum. Ne de olsa mazbatalarda kaydırma yaparak oyları başka adaylara yazdıran, memur olması gereken sandık başkanlarını farklı mesleklerden seçenler onlar değiller. Üstelik bu detayı YSK ya itiraz başvurusunda bulunan Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz defeatle kamuoyuna bildirdi. Ne demişti peki?
“Ben CHP’nin tavrını kesinlikle anlamıyorum. Ben şunu demiyorum, baştan sona CHP kurguladı, bu usulsüzlüğü yaptı yaptırdı iddiasında değilim. Ama bu oldu ve belgeleriyle ortaya koyuyoruz. CHP’ye de düşen, bu kadar kanunsuz iş ve işlemleri onların da takip etmesidir. Neden? Eğer biz bu sistemi arındıramazsak, bu hataları, şüpheleri; bundan sonraki seçimlere ilişkin soru işareti kalır.”
İyi ama CHP suçlu değilse neden bu feryat ve figanlar?
Aynı hal ve hareketleri iptal kararı açıklanmadan önce de yaptılar. Daha resmi sonuçlar açıklanmadan Anıtkabir’e koşup deftere yazı yazmalar, itiraz sürecinde “ Verin mazbatamı! “ diye ilçe ilçe dolaşmalar.
İptal kararı sonrası da kankası Fatih Portakal’ın programına çıktı İmamoğlu, aklımızla alay edercesine zarf ve pusulalar üzerinden algı yapmaya çalıştı. Neymiş, zarfta 3 pusula var, ilçe belediye başkanı, ilçe meclisinde bir sorun yok ama İBB pusulası sorunlu. İşte bu sav üzerinden YSK kararını çürütmeye çalışıyor aklınca. Yahu kimsenin sandıkla, zarfla, pusulayla ilgili bir itirazı yok zaten. Ne olduysa oylar sayılıp, tutanaklara işlendikten sonra oldu. Sandık iradesini yansıtan tutanaklar YSK sistemine girilirken ne hikmetse Ak Parti ve Binali Yıldırım oyları kaydırma yapılarak başka partilere yansıtıldı. Peki bu nasıl oldu?
İlçe seçim kurulları marifeti ile, kaymakamlıkların yollamış olduğu devlet memuru listesine rağmen alakasız kişiler sandık başkanı yapıldı. En az 1 yıl öncesinden hazırlıklara başlanmış organize bir hırsızlık var ortada. Hepsi bilgi ve belgeleriyle mevut. Yapılan itiraz sonucunda seçimin tekrarlanma kararı verildi diye bu korku neden?
Belki de Sayın İmamoğlu, mağdur olduğunu ifade etmeye çalışıyor. Ona sormak istiyorum; Hayırdır Sayın İmamoğlu, şiir okuduğun için mazbatan elinden mi alındı yoksa? Üstüne üstlük hapse mi girdin? Siyaset yapman mı engellendi? Bunlar başına gelseydi belki mağdur olduğuna inanırdım. Ne oldu da bu kadar celallendin? Kimsenin hakkını yediği yok, Hodri meydan! Şehir aynı, seçmen aynı, adaylar aynı. Madem alnınızın akıyla seçildiniz bu telaş, bu yaygara neden? Mazbatayı alana kadar YSK’ya güveniyordun, hatta güvendiğim tek kurum diyordun, şimdi işine gelmeyen bir karar alındığı için mi YSK’yı kınıyor, gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde olabilirler diye açıklamalar yapıyorsun?
Şimdi yapılması gereken şey üstünlerin hukukuna değil hukukun üstünlüğüne saygı duyup, alınan karar gereğince 23 haziran tarihinde demokrasi şöleni ile yeniden sandıklara koşmaktır.
Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler.
Volkan Karayel 6 Yıl Önce
zafer 23 haziranda hak ile birlikte bizimle inşallah. zillet ittifakı batılın makus kaderine birkez daha yenik düşücek